on üç

1.7K 139 134
                                    

Jimin ailesigille konuşmuştu, bu yüzden onlar teyzesigilde kalmıştı. Bugün buraya bir kaç doktor gelecek ve bize test yapacaktı. Sonuçtan korkuyordum. Umarım benim yüzümden onlara ciddi bir şey olmazdı. Doktorlar öğlen geleceklerini söylemişlerdi. Kahvaltımızı yapmış salonda oturuyorduk.

"Kook aslında yan yana kaldığımız şu iki gün fizik çalışsaydık keşke." demişti Taehyung.

Camın oradaki koltuğa oturduğundan güneş mavi saçlarını parlatıyordu ve güzelliğine güzellik katıyordu. 

"Bu durumda inan yemek bile yiyesim gelmiyor Tae."

"Kahvaltıda beni yiyeceksin diye korkmuştum Kook."

Evet, yiyebilirdim. Yeni uyanmış, saçları dağınık o hali gözlerimin önüne her geldiğinde çıldırıyordum. Çıldırası bir güzelliği vardı ve onu daha ilk kez görmem bile yetmişti aklıma kazınmasına.

"Hey Jungkook daldın gittin yine." demişti  oyun oynayan Yoongi hyung.

"Kook bir şey olmayacak tamam mı? Sadece sakin ol. Senin yüzünden sayılmaz ki hem. Suratını asarsan yanık kek bile yapmam sana." ayaklarını uzattığı masadan indirirken kurmuştu bu cümleleri Jimin.

"Bugün derslere de girmedik."

"Jungkook harbi dalgınsın sen. Yılbaşı tatili ya."

"Oh, doğru."

Taehyung da dahil benim bu halimden mutlu olmamışlardı. Elimde değildi, sebepsizce veya ne düşündüğümü tam olarak bilmeden asıyordum suratımı. Gökyüzünde olan gözlerimi tekrar bana bakan üç çift göze çevirmiştim. Ayağa kalkıp pencereyi açmış derin bir nefes almıştım. Onlara sormadan açtığım için üşüyebilirler diye düşünüp geri kapatmış ve yerime geçmiştim.

"Tamam, ben gerçekten iyiyim. Salın beni artık."

"Jungkook resim yapalım mı?"

"Hm?"

Sorusunu tekrarlamamış veya daha net açıklamamıştı. Oturduğu cam kenarından kalkıp güneşe isyan ettirmişti, çünkü güneş bile özlerdi böyle güzel bir yüzü. Benim oturduğum üçlü koltuğa gelip bileklerimden tutmuş ve kendine doğru çekip ayaklandırmaya çalışmıştı. Ben kalkmak istemediğim için bütün gücümü bedenime vermiş beni kendisine çekmesine izin vermemiştim. Hali ile üstüme düşmüş, tam kucağıma oturmuştu. Burunlarımız birbirine sürttüğünde gözlerim bir anlık dudaklarına kaymıştı. Bunu fark etmişti ve dudaklarını yalamıştı. O hareketi ile dudağımın kenarları biraz havalanmıştı.

"Babanız buradayken bu hareketler... hayırdır?" 

"Babalarınız diye düzeltirsen Yoongi."

"Hoşt ulan. Evlatlarımı çalıp beni elde edemezsin Park Jimin."

"Peh ileride görürüz Park Yoongi."

Tae kucağımda Yoongi ve Jimin'in tatlı tartışmasını izliyorduk.

"Bir dakika. Niye Park oluyormuş olursa Min olur."

"Sen ol gerisi önemli değil Yoongi."

"Jimin bunları daha sonra konuşalım. Ben şakaya vurmuştum fakat sen cid-"

"AHAHAHAAHAHAH ne ciddisi Yoongi. Salak mısın; İRONİ, ŞAKA yaptım."

Onlar hala orada tartışırken ben istifini bozmayan Tae'ye dönmüştüm. Sanırım bu durum ikimizinde hoşuna gitmişti. Ama bir sorun vardı ne kadar zayıf gözükse de uzun süre durduğundan bedeni ağırlaşmış bacaklarım ağrımaya başlamıştı.

Jeon Jungkook To EveryoneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin