Bölüm 16

10 1 0
                                    

Dünya, evren ve insan bilinmeyenlerle doludur. Keşfetmeye çalıştıkça yeni bilinmezlikler karşına çıkar. İnsan ise en çok merak edilen bilinmezliktir.

Sessizce yattığım koltuktan doğruldum. Yatacak yerimiz olmadığı için üçer gruba bölünüp arabada uyumaya çalışmıştık. İyi ki iki araba vardı yoksa hepimiz perişan olurduk, en azından şimdikinden daha kötü olacağımız kesin. Thomas'ın annesi bizimle ancak yarın buluşabilecekti. Bu yüzden bugünü burada bilgileri analiz ederek geçireceğiz. İşimiz bitince Victoria ile her zaman buluştukları eve gideceğiz. Uyuyanlara son bir kez daha baktıktan sonra sessizce arabadan çıktım. Ev dağın başındaydı bu yüzden rahatlıkla dışarıya çıkıp hava aldım. Güneş daha yeni yeni doğuyordu. Aslında istediğim tek şey uyumaktı ama telekinezi çalışmak için başka şansım olmayabilir. Bahçede oturabileceğim güzel bir yer bulduktan sonra güneşin doğuşunu izledim. Bence bu an daha önemliydi. Her fırsat bulduğum anımda güneşin doğuşunu ya da batışını izlerdim. Bu bana huzur veriyordu, daha da önemlisi dünyanın güzelliğini hatırlatıyordu. Güneşin oluşturduğu kızıllık neredeyse bitmiş ve yüzünü dünyaya göstermişti. Artık çalışmaya başlamalıyım. Yakında herkes uyanır. Arabadan çıkarken yanıma aldığım kağıdı ikiye katladım. Bahçe de uzun düz bir alan aradım. Kağıdı dik koyduktan sonra beş adım geriye gittim. Kuzenimin bana öğrettiklerini teker teker aklımdan geçirdim ve öğrendiklerimi uyguladım. Telekinezi yapmaya çok küçükken başlamıştım. Merak etmemi sağlayan şey kuzenimdi. İlk başta çok hevesli değildim ama onun az olsa bile yapabildiğini gördüğümde vazgeçmedim. Üniversiteye gidince maalesef ilgilenmediğim için neredeyse körlenmişti. Ara verdiğim için ilk başta zor olsa da sonradan alıştım. Farklı farklı şeyleri hareket ettirmeye çalıştım. Ağırlığı hafif şeyleri oynatmakta zorluk çekmiyordum ama ağırlığı fazla olanları oynatamıyordum. Ayağımla toprağa vurup "Anlaşılan daha fazla antrenman yapmam gerekecek." Diye mırıldandım.

-Merak etme başarman çok uzun sürmeyecektir.

Arkama dönüp Thomas'a baktım. Gülümseyerek günaydın diye mırıldandım. O da bana günaydın diye mırıldandıktan sonra bana doğru gelmeye başladı.

-Hani bana da öğretecektin. Tek başına yapmaya mı karar verdin.

-Hayır... Merak etme sana de öğreteceğim ancak ilk önce kendim denemek istedim. Diğerleri uyandı mı?

-Evet uyandılar. Gerçi gece kimse uyuyamadı. Senin gecen nasıldı?

-Berbat... İstediğim tek şey rahat bir yatakta uyumak. Dün gece hiç uyuyamadım. Bir şeyler hatırladın mı?

-Çoğu şeyi hatırladım. Hala daha hatırlamadığım şeyler var. Victoria bana her şeyi anlattı. O yüzden sürpriz olmuyor. Biliyor musun David benim üniversiteden arkadaşımmış.

-Aileni hiç araştırmadın mı yani hafızanı kaybettiğinde?

-Araştırdım tabi. Prodüksiyon sıkı çalışmış Victoria'nın anlattıkları dışında hiçbir şey bulamamıştım.

Yürüme sesiyle kapıya baktım. Jessica evin kapısından bize seslendi.

J: Kahvaltı etmek için sizi bekliyoruz hadi...

Thomas: Hemen geliyoruz.

Telekinezi için kullandığım kağıdı alıp Thomas'ın yanına gittim ama durmadan yürümeye devam ettim. O da bana eşlik etti.

-Eve girdiğinizi hiç hissetmedim nasıl daldıysam artık...

-Fark ettik... Bu yüzden seni rahatsız etmedik.

Kafamı evet anlamında sallayarak içeriye girdim. Önden merdivenleri çıkarken

-İğnelerin etkileri ne durumda? Kontrol edebiliyor musun?

-Eskiden bütün sesleri duyuyordum şuan sadece istediklerimi duyuyorum.

-Ahh, demek bu yüzden Michael'ın kalp atışlarını duymadın.

David'in ilk çalışma odasına gelmiştik, Thomas kolumdan tutarak beni durdurdu. O an yaptığım hatayı anladım.

-Michael'ın kalp atışları ne demek?

 Acaba bunu söylesem Michael bana kızar mı? Gerçi ben söylemesem de bir kaç gün sonra kendisi öğrenir. Hem ben Michael'ı uyarmıştım. Thomas kolumu sıkarak gözlerimin içine baktı. 

-Ihmm...şey...tamam. Michael, Victoria'yı seviyor. Onun yanındayken kalbi çok hızlı atıyor.

-Ne, ne zamandan beridir?

"-Bilmem... " Thomas düşünceli bir şekilde bakışlarını yere çevirdi. Sanki dalıp gitmişti. Bir şeyler düşündüğünü anlayabiliyordum. Gözlerinde kıskançlık namına bir şey var mı diye baktım. Ancak bakışları bomboştu. 

-Thomas neden onu kıskanmış gibi durmuyorsun?

Thomas ilk defa yerden bakışlarını ayırıp bana baktı. Saniyeler geçiyordu ama cevap yoktu.

-Biz senin sahte cenazenden sonra hiç ilişkimiz hakkında konuşmadık. Sanırım ben eskisi gibi hissetmiyorum.

-Birbirinizle konuşmalısınız. İlişkiyi bitirmeye karar verseniz bile en azından sonuçlanmış olur.

Thomas hiçbir şey söylemeden gizli kapıyı işaret etti.

-Geç kaldık, gitmeliyiz. Thomas beni beklemeden aşağıya indi. Bende hızlıca ona yetiştim. Biz aşağıya indiğimizde onlar çoktan kahvaltıya başlamışlardı. Bizde aralarına katılıp kahvaltımızı etmeye başladık.

Kahvaltı günler sonra ilk defa neşe içinde geçmişti. İlk başta tatlı bir azar işitsek de eğlence devam etmişti. Kahvaltımızı etmemizle beraber yiyecek her şeyimizi de bitirmiş olduk.

Robert: Deneyi bize yapacak mısınız? Siz iğneyi yapalı kaç gün oldu.

Açıkçası kaç gün olduğunu bilmiyorum. Ben sessiz kalarak Thomas'a baktım.

-Deneyi size yarın yapmayı düşünüyoruz. O eve gittiğimizde hem dinlenme şansımız hem de eğitim yapabilme şansımız olacak.

M: Eğitim mi?

T: Evet, eğitim. Vanessa ile birbirimizi kıyasladığımızda ufak tefek farklılıklar gözümüze çarptı. Bu da deneyin farklı etki edebileceği anlamına gelir.

Vic: Ne gibi farklılıklar?

Jessica: Umarım kötü bir şey değildir.

Van: Merak etme kötü bir şey değil. Mesela benim reflekslerim gelişti ancak bu Thomas da ult seviyede. Ben Thomas'a kıyasla daha uzaktaki mesafeleri duyabiliyorum ve görebiliyorum.

Jessica: İyi bari kötü bir şey değilmiş, gerçi kötü yanları da var.

M: Biz de farklılık gösteriyorsa onlarda da farklılık gösterecektir. Hangi özeliklere sahip olduklarını bilemeyiz.

Robert: Sadece 9 tane iğnemiz kaldı.

Vic: Onlar çoktan iğneyi yapıp eğitime başlamışlardır. Artık işe koyulalım.

Victoria'nın yönlendirmesiyle dosyaları paylaşmaya başladık. Eğer önemli bir bilgi bulursak birbirimize haber verecektik. İşimiz bitince en önemli dosyalar dışında hepsini burada bırakacaktık.

Dosyaları incelemeye başlayalı neredeyse bir saat olmuştu. Thomas arada sırada Victoria'ya bakıyordu. Sanırım yaptığımız konuşmadan dolayı aklı ona takılı kaldı. Thomas'la göz göze gelince hafifçe gülümseyip işime devam ettim. Thomas ile Victoria'nın yokluğunu anladığımda yarım saat geçmişti. Bir saat sonra beraber geldiler ve hiçbir şey söylemeden işlerine devam ettiler. Ne konuştuklarını merak ettiğim için yavaş yavaş Thomas'a yaklaştım.

"- Nasıl geçti?" Thomas gözlerimin içine baktı. Neredeyse 5 saniye geçmişti ama cevap gelmemişti. Bende tam gidecektim ki;

-Arkadaş kalmaya karar verdik. Rahatladığımı hissediyorum... Teşekkür ederim.

CAN BORCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin