Bölüm 2

36 4 0
                                    

fotoğraf Victoria

Hayatı yönlendiremezsin sadece şekil verebilirsin. Bazen istemediğin yerlere sürüklenirsin, bazen de yaşamaman gereken şeyler yaşarsın. Ben onlardan bir tanesini yaşadım. Hani derler ya hayat sen plan yaparken gerçekleşenlerdir diye, evet bu doğru. Sen bir plan yaparsın ama hayatta kendi planını yapar.

Hayat bana oyun mu oynuyorsun. Ne yapmalıyım, hiç bilmiyorum.

O olay yaşanalı iki hafta olmuştu. Ben işime ve hayatıma devam ediyordum. Çevremdeki herkes kaza hakkında sorular sorup duruyordu. Herkese yalan söylüyordum ama en zoru yakın arkadaşlarım Jessica ve Robert'e yalan söylememdi. Onlara polise söylediğim gibi Victoria adlı arkadaşımdan araç sürmesini öğrenmek için araç ödünç aldığımı ve park etmeye çalışırken ona yanlışlıkla çarptığımı söyledim. Neyse ki artık konuşulmuyordu. O olaydan sonra bir daha Victoria ve Thomas'ı görmemiştim. Her zamanki gibi işimden saat 6'da çıktık. Arkadaşlarımla beraber takılmayı sevdiğimiz kafeye gittik. İşimin en sevdiğim yanı buydu: İşten erken çıkmak. Bazen eve iş götürsem de çoğu zaman kendime zaman ayıracak vaktim oluyordu. Kafeye oturduktan sonra kahve söyledim.

Jessica: Vanessa biz akşam bara gitmeye karar verdik. Sende gelmek ister misin?

Vanessa: Hmm... O gürültücü yere mi? Sağol ben almayım. Açıkçası ben sıcak evimde film izlemek istiyorum.

Robert: "Sıkıcı... Onu boş ver bebeğim biz beraber gideriz." Robert, her zaman dalga geçer gibi konuşan ve beni takmayan arkadaşım. Ama ihtiyacım olduğunda da her zaman yanımda olan arkadaşım. Sürekli yan yana olmalarına rağmen birbirlerinden hiç sıkılmıyorlardı. Bense evimde mutluydum. Karşımda çifte kumrular birbirleriyle konuşurken birden bire yalnızlığım ağır bastı. Her zaman üçüncü kişiydim bu akşam yanlarından ayrılmayan boğucu arkadaş olmaya karar verdim.

-Aslında ben kararımı değiştirdim. Bende geliyorum, Robert bizi akşam saat kaçta alırsın?

J: Süper... İnan bana çok eğlenceli olacak. Zaten sürekli evdeydin artık sıkılmışsındır.

R: Pekâlâ kızlar sizi saat 10'da alırım-Sanırım 10.30 gibi gelirsem beklemek zorunda kalmam-

J: Seni duyabiliyorum Robert hani hemen yanındayım ya. Ayrıca seni o kadar bekletmiyorum. Robert bana göz kırparak haklısın bebeğim dedi. Tabi Jessica 'da dirseğini onun karnına geçirdi. Bir saat daha oturduktan sonra Robert bizi eve bıraktı. Yavaş yavaş hazırlandık. Ben mavi dar elbisemi giydim, saçlarımı açık bırakıp her zamanki gibi parlatıcı mı sürdüm. Jessica siyah dar mini bir elbise giydi. Saçlarını sadece sağ taraftan salıp kırmızı rujunu sürdü. Daha sonra oturarak Robert'i bekledik. Saat 10'da geldi. Her zaman gittikleri discoya gittik. Saat daha erken olduğu için çok dolu değildi. Ben zaten kalabalığı pek sevmezdim. Bir kenara oturup içkilerimizi söyledik. Hafif bir şeyler söylediğimiz için sarhoş olmamıştık. Robert ve Jessica dans etmek için piste çıktılar, ben onlarla gitmemeyi seçtim. Jessica'yı izlerken Thomas'ı gördüm. Yanına gidip gitmemek arasında kararsız kalmıştım. Acaba bana hala daha kızgın mıdır? Victoria ile araları iyi mi acaba? Bu sorular sürekli aklıma gelip duruyordu. En sonunda yanına gitmeye karar verdim. Bana kızgınsa bile beni affetmesi için kızgınlığını atması gerekiyordu. Yavaş yavaş yanına yaklaştım. İçtiği içkiyi bilmiyordum sanırım ağır bir içkiydi.

-"Merhaba Thomas..." Thomas beni süzüp içkisinden yudumladı.

-Merhaba... Aramızda sessizlik oldu. Ahh... Ben buraya susmak için gelmemiştim.

-Victoria nasıl, iyi mi? Bana yandan bakarak sert bir bakış attı.

- "Şimdi daha iyi. Sonuçta en yakın arkadaşını kaybetti." İşte bu beklediğim bir şeydi. Gerçi cümlesi garibime gitmişti. Açıkçası en yakın arkadaşının ölümüne sebep oldum ama o Victoria'nın arkadaşı olduğunu söyledi. 

-Özür dilerim. Biliyorum o senin çocukluk arkadaş...

-Hayır o benim çocukluk arkadaşım değildi. O Victoria'nın arkadaşıydı. Biz onunla çok nadir görüşürdük.

"-Ne?" Victoria bana Thomas ile çocukluk arkadaşı olduğunu söylemişti yalan mı söyledi yani. Ama neden?

-Benim arkadaşım olduğunu mu zannediyordun?

-Evet... Peki neden bana o şekilde bakıyordun? Nefret eder gibi.

-Bak! Victoria benim için çok önemli. Onun üzülmesi benim en son isteyeceğim şey. Ama olan oldu, Victoria bir şekilde kazayı atlattı. Sonuçta bu bir kazaydı?

-"Elbette kazaydı, bak gitmeliyim. Sohbet için teşekkür ederim." Sandalyeden kalkarak benim hakkımda ne düşüneceğini umursamadan hemen oradan uzaklaştım. Victoria bana yalan söylemişti. Kaza da bir tuhaflık olduğunu anlamıştım ama pek üstelememiştim. Şimdi de bu yalan... Neler olduğunu öğrenmek zorundayım. Ya bu bir kaza değil de cinayetse. Hayır bir şey bilmeden yorum yapmamalıyım diye hatırlattım kendime. Hemen diskodan çıkıp taksiye bindim. Victoria'yı arayıp nerede olduğunu öğrendim, evindeymiş. Adresi taksiciye verdikten sonra Jessica'ya beni merak etmemelerine dahil mesaj attım. Eve gittiğimi onları rahatsız etmek istemediğimi yazdım. Victoria'nın evine geldiğimde düşüncelerime boğulmuş bir şekildeydim. Yavaş adımlarla evine doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde sanki saatler geçmiş gibiydi. Derin bir nefes alarak kapıyı çaldım. Belki de ben abartıyordum. Belki de bunun bir açıklaması vardı. Gerçi bu bana yalan söylediği gerçeğini değiştirmezdi. Kapı açıldığında Victoria biraz endişeli bakıyordu ama duruşuna baktığımda umursamıyormuş gibiydi. Adım gibi emindim ki neden geldiğimi merak ediyordu. Hiçbir şey söylemeden içeriye girdim. Victoria'nın salonu beyaz ve mor renklerin hakim olduğu sade bir odaydı.

-Salonun güzelmiş. Oturabilir miyim?

-"Tabi ki..." diyerek tekli koltuğa oturdu. Ben de üç kişilik koltuğa oturdum. Yönüm ona dönük olmasına rağmen koltuğun karşısındaki televizyondan agresif yüzümü görebiliyordum. Yüz ifademi biraz yumuşatmaya çalıştım.

- Vanessa bir şey mi oldu? Bu saatte buraya kadar geldiğine göre iyi bir şey olmasa gerek.

- "Bugün Thomas ile konuştum" Bunu söyledikten sonra bilerek sustum. Tepkisini gözlemliyordum. Hayatımı ortaya koyduğum bir konuda bana ne olursa olsun yalan söyleyemezdi. Victoria gözlerini bile kırpmadan bana bakıyordu.

-" David ile arkadaş değillermiş. Senin arkadaşınmış. Bana neden onun en yakın arkadaşı olduğunu söyledin?" Bunları sakin bir şekilde söylemiştim. Sanırım bunun sebebi yolculuk boyunca kendimi hazırlamış olmamdı.

-Özür dilerim. Benim istediğim tek şey kabul etmendi. O an hiç düşünmeden söyledim.

Sinirle gülümsedim. Ona kızgındım ama bu, bana bu konuda yalan söylediği için değildi. Beni bu olaya sürüklediği için kızgındım. Şuanda bile kabul ettiğim için pişmandım. Büyük bir yük edinmiştim kendime, üstelik ölen biriside vardı. Bu konuyu daha fazla uzatmamaya karar verdim. Zira işin içinden çıkabileceğim bir konu değildi.

-"Bana söylediğin başka yalan var mı?" Varsa bile söyleyeceğini düşünmüyordum yine de sormak istedim. Gözlerini benden hiç ayırmadan yok dedi. Cevabının hemen ardından bana kızacağı bir soru sordum.

- "Gerçekten de kaza mıydı?" Bana kızmasını ve bana darılmasını bekledim. Victoria ise sadece yutkundu ve kazaydı dedi. Bu tepkisi beni korkutmuştu. Çünkü masum olduğum halde suçlansaydım sakin kalamazdım. Kalsam bile kendimi açıklamak isterdim. Sahte gülümsememi takınarak;

-Güzel! Aramızdaki sorunları hallettiğimize göre artık ben gitsem iyi olur. Malum yarın işe gitmeliyim diyerek ayağa kalktım. Victoria'ya bakmadan kapıya doğru yürüdüm. Her ikimizde ciddiydik ve konuşmuyorduk. Kapıdan çıkarken birbirimize iyi geceler dileklerimizi sunduk. Evden çıktığımda yavaşça merdivenlerden indim. Victoria ben merdivenlerin yarısına geldiğimde kapıyı kapattı. Alt katın merdivenine oturdum. Ne düşünmem ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Aslında hiçbir şey düşünemiyordum. Düşündüğüm tek bir şey vardı onu da kendime söylemek istedim.

-Bu işin peşini bırakmayacağım, yemin ederim.

CAN BORCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin