İnsanlar ne kadar da tuhaf. Monoton hayata sahip olan heyecanlı bir yaşam tarzı isterken bazıları da monoton bir hayat istiyor. Bir şeyi isterken iki kere düşünmeliydim çünkü benim hayatım maceralı değil tehlikeli.
Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Bakışlarımı bembeyaz duvar karşıladı. Kendimi çok farklı hissediyordum ve korkuyordum. Acaba o bana emir verdiğinde uygulayacak mıyım? Yoksa deney bende işe yaramadı mı? Yavaşça yataktan kalktım. Cama doğru yaklaştım. Yaklaştıkça şok geçiriyordum çünkü camın arkasını görebiliyordum. Bu nasıl olur diye düşündüm.
-Deneyi deneme zamanı geldi bakalım işe yaramış mı? Şaşkınlıktan ağzım açık bir şekilde Ghost'a baktım. Camın arkasında olmama rağmen onun sesini duyabiliyordum. Şanslıydım ki bana bakmıyordu. Düşünmeyi erteleyip saçlarımı düzeltmeye başladım. Sanki halime şaşırmış gibi bir izlenim vermeye çalışıyordum. Zaten gerçekten de çok kötü durumdaydım. Yüzümü ifadesiz tutmaya çalışarak yatağıma uzanıp battaniyeyi üzerime çektim. Daha sonra birisinin odadan çıktığını duydum. Yanıma geleceğini bildiğim için hızlıca düşünmem ve bazı şeyleri anlamam gerektiğini biliyordum. Bildiklerimi hızlıca aklımdan tekrar ettim. Bu nasıl mümkün oldu. Deneyi yeniden yapmışlardı. Daha iyi görüyorum, daha iyi duyuyorum demek ki deney işe yaramış. Bunu belli etmemeliyim. Belki farklı şekilde sonuç göstermiştir. Ben kendi düşüncelerimle deneyi anlamaya çalışırken Ghost içeriye girdi. Sessizce yatağımda dikleştim. Ne olacağını kestiremiyordum bu yüzden sadece bekledim. Umarım ona itaat etmem. Ve umarım yaşadığım değişimi anlamaz. Çünkü bu benim buradan kurtulmak için son şansım olabilir.
Ghost yatağımın önüne geçerek bana bakmaya başladı. Yüzü oldukça ciddiydi.
-Nasılsın Vanessa?
İfadesiz bir şekilde yüzüne baktım. Ona itaatkar olup olmadığımı deneyecek buna eminim. Peki ben ne yapmalıyım?
-Zorla tutulan bir insan nasılsa öyleyim. Yani kötü.
Ghost ellerini sarı saçlarına geçirdi. Doğruyu söylemek gerekirse oldukça yakışıklı birisiydi. Yine de bu onun içindeki kötülüğü gizleyemiyordu.
"-Elini duvara vur." İşte bu, beklediğim emir gelmişti. Ama ben ne yapmam gerektiğini karar vermemiştim. Eğer emrini yerine getirmezsem beni öldürebilir. Eğer emrini yerine getirirsem ben kaçma şansı yakalayamadan deneyi başkasına yapabilir. Bu da yalanımı ortaya çıkartır. Hangisi benim için daha iyi olur onu anlayamıyordum. O an aklıma gelen ilk şeyi yaptım.
-Hayır, istemiyorum. Ghost sinirle kahretsin diye bağırdı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Daha sonrada hızlıca odadan çıktı. Bende sırtım cama dönük bir şekilde uzandım. Çok korkuyordum. Buradan çıkamamaktan, ölmekten, en çokta denek olarak kalmaktan çok korkuyordum. Bir telefon sesi duymamla gözlerimi sıkıca kapattım. Eminim ki kameradan beni izliyordu. Açık vermemem gerekiyor.
Ghost: Efendim
....
-Maalesef deney işe yaramadı efendim. Yine de biraz gözlem altında kalmasının iyi olacağını düşünüyorum.
...
Emredersiniz efendin. En kısa sürede orada olacağım.
Telefon görüşmesi bittikten sonra gözlerimi açmadım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Yaptığım tek şey kaçmam için bir fırsatın doğmasını dilemekti. Camın arkasında hışırtı sesleri geliyordu ama bunun ne olduğunu pek anlamamıştım. Belki de yüzüncü kez "Tanrım! Lütfen kaçabileceğim bir ortam oluşsun. Yalvaralım buradan kurtulabileyim." Diye dua ettim.
Ghost: "Onu doktora götürün. Üzerinde yapabileceği bütün testleri yapsın. Önemli bir şey bulursanız hemen bana haber verin. Anlaşıldı mı?"
Ses: "Anlaşıldı efendim"
Bir süre ses gelmedi. Ben yine de gözlerimi açmadım. Gülümsememi saklamak için yastığa iyice sinmiştim. İçimden bütün minnetlerimle Tanrıya teşekkür ettim. Kapının sesini duymamla rahatladım.
Yarım saat geçmişti, bende onların beni almaya gelmesini bekliyordum. Bir yandan da odada tur atıyordum. Aklımda hiçbir plan yoktu. Gerekirse öldüreceğim gerekirse öleceğim ama daha fazla denek olarak kalmayacağım. Er ya da geç bu deneyi başkasına da yapacaklar o zaman tüm gerçeği öğrenecekler ama benden değil. Tek şansım belki de buydu. O yüzden hayatımın en iyi oyunculuğunu yapmalıyım. Kapının açılmasıyla derin bir nefes verdim. Zamanı geldi. Sanki hiçbir şey olmamış gibi arkamı döndüm. Karşımda güvenlik formalarıyla iki kişi duruyordu arkalarında da bir tane kadın hemşire vardı.
-"Vanessa Hanım hemşirenin size iğne yapmasına izin verin. Karşı koyarsanız devreye biz girmek zorunda kalacağız." Bir hemşirenin elindeki iğneye bir de iki güvenliğe baktım. Daha sonra kapıya ama kapı kapalıydı. Bu şekilde kaçma imkanım yoktu. Sessizce yatağıma oturdum. Beni uyutacaklardı bundan eminim. Buradan asla kaçamayacağım daha ne yapmam gerektiğini bile bilmiyorum. O zaman bende ölürüm. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken bileğimde soğuk bir şey hissettim. Ve son hatırladığım şey hemşirenin bana gülümseyerek iyi şanslar demesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN BORCU
Ficção CientíficaBirisine can borcunuz olsaydı bunu ödeyebilmek için neler yapardınız? Mesela bir suçu üstlenir miydiniz? Ben üstlendim. Serbest kalacağımı zannederken mahkum oldum ve her şeyimi kaybettim. NOT: Bu benim ilk yazım bu yüzden muhakkak ki hatalarım olac...