*Fotoğraf Vanessa...
Hayat o kadar tuhaftır ki bazen en mutlu günün en kötü gününe dönüşebilir. O gün bu günlerden biriydi. Hayatımın değiştiği, kaldıramayacağım bir yükün altına girdiğim gündü. Aslında bu sadece bir başlangıçtı...
Kapının hızlı bir şekilde vurulmasıyla korkarak yerimden kalktım. Bu şekilde kapımı çalan kimdi acaba diye düşünerek kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığım da gözleri kızarmış arkadaşım Victoria vardı. Ben kapıyı açar açmaz bana sarıldı bir yandan da ağlıyordu. Biraz bekledikten sonra:
-Victoria ne oldu? Neden ağlıyorsun? Diyerek onu salonuma götürdüm. Ona su verdim ve sakinleşmesi için bekledim. Beş ya da on dakika geçtikten sonra biraz olsa bile sakinleşmişti. Ağlayarak
-Vanessa ben ben çok kötü bir şey yaptım... Birisine çarptım. Onu hastaneye götürdüm ama yaşıyor mu bilmiyorum.
-"Victoria..." Söylediği şeyler beni şaşkınlığa uğratmıştı. Ne söyleyeceğimi bilemedim.
-En kötüsü de çarptığım kişi sevgilimin arkadaşı.
-Bu bu ne zaman oldu?
-3 saat önce. Bunu söylemesiyle şaşkınlığım iyice arttı. Yoksa benden onu saklamamı mı istiyordu? Ben onu polisten nasıl saklayabilirim ki. Saçmalama Vanessa sadece acısı paylaşmaya gelmiş olmalı. Düşüncelerimi atmak için kafamı iki kere salladım hafifçe.
-Neden buradasın Victoria? Beni yanlış anlama başına gelen olaya çok üzüldüm ama olman gereken yer burası değil. Yani şey...
-Ben hapse giremem. Hızlıca ayağa kalktım. Tahmin ettiğim şey doğru çıkmıştı, bunu benden isteyemezdi. Suçluya yardım edersem bende ceza alırım.
- Vanessa bak beni dinle. Lütfen benim yerime suçu üstlen. Sana söz veriyorum senin hapse girmene asla izin vermeyeceğim. Kimse ona çarptığımı bilmiyor. Onu hastaneye götürdüm yarın benim yerime teslim olduğun da seni kefaletle çıkarta bilirim. Eğer kefalet olmazsa en iyi avukatları tutarım ve en az ceza almanı sağlarım.
Söylediği şeyle şoktan donakaldım. Sanki beynim durmuş düşünemiyordum. Ben yardım yataklıktan ceza almaya korkarken benden suçu üstlenmemi istiyor. Victoria ismimi söyleyerek kendime getirmeye çalıştım. Söylediklerini idrak ettikçe sinirden yerimde duramıyordum. Bu ne kadar da bencilce bir düşünceydi. Daha fazla dinleyemedim.
-Victoria yeter. Bunu yapamam benden başka bir şey iste, yapabileceğim bir şey.
- Bak teslim olursam kaybedeceğim tek şey hayatım olmaz. Thomas'ı da kaybederim. O, onun en yakın arkadaşı.
O an ona nasıl baktığımı bilmiyorum ama sanki aklımı okur gibi hemen cevap verdi.
"-Bana böyle bakma, lütfen. Sana yemin ederim bilerek olmadı. Ben asla böyle bir şey yapmam." İkimizde birkaç saniye hiç konuşmadan durduk. Ben ona vurmamak için yumruklarımı sıktım. Çenemi sıkmaktan ağrımaya başlamıştım. Victoria devam etti.
- Onun durumunu bilmiyorum. Ne olur onu da bilmiyorum. Sadece seni bırakmayacağıma güven ve bana olan can borcunu öde. Ödeyeceğine yemin ettin bundan dönemezsin.
-Victoria...
-Lütfen!!!
Hiçbir şey söylemeden odama gittim. Çığlık atmak istedim ama yastığı yüzüme kapatıp ancak o şekilde bağırabildim. Yorganı dağıtıp istemsiz ağlama krizine girdim. Victoria bir yıl önce beni bir sapıktan kurtarmıştı. Gece arkadaşlarımdan ayrıldıktan sonra sokakta tek başıma yürüyordum. İçki içen birisi peşime takılmıştı. Victoria tam zamanında yetişmeseydi belki de ben... Ona bir yemin etmiştim. Benim için bu durum can borcu gibiydi. Her zaman bu borcumu ödemek istemiştim ancak bu çok ağır bir istek. Düşünmem gerekiyordu. Bu hemen kabul edebileceğim bir şey değildi. Sinirimi yatıştırıp sakinleşmeye çalıştım. Her sinirlendiğimde yaptığım gibi yazmaya başladım. İlk başta duygularımı ve düşüncelerimi yazdım. Daha sonrada artı ve eksi listesi yapmaya çalıştım. Dediği gibi hemen hastaneye götürdüğü için ve teslim olduğum için kefaretle çıkabilirim. Şikayetçi olmazsa belki buna bile gerek kalmaz ayrıca araba kullanmadığım için sicilime işlenmesi de beni çok etkilemez. Kötü tarafı ise bu işimi etkileyebilir ve en kötü ihtimalle hapis yatabilirim. Bunu düşünmek bile korkmama sebep olmuştu. Tabi bir de bu işin yalan söyleme kısmı vardı. O an aklıma Victoria'ya olan can borcum ve ettiğim yemin geldi. Daha fazla düşünmeme gerek yoktu. Vazgeçmemek için hızlıca odamdan çıktım. Victoria ağlamaktan kırmızı olmuş gözleriyle beni bekliyordu. Beni görünce hemen ayağa kalktı.
-Kabul ediyorum. Ama sende beni kurtaracağına söz ver.
-Söz veriyorum.
-Tamam, o zaman bana her şeyi anlat.
O gün hayatımın en kötü günüydü. Nasıl oldu da mutlu başlayan günüm bu şekilde bitmişti. Ne düşünerek kabul etmiştim. Can borcunu ödemenin bedeli bu kadar ağır mıydı? Hapis yatmamak için ettiğim yemini bozabilir miydim? Kabul etmiştim ama işin komik yanı araba sürmesini bilsem de benim taşıt fobim vardı. Kaykay ve bisiklet dahil hiçbir şey süremiyordum çünkü korkuyordum.
Victoria o gece olan her şeyi anlattı. En ince ayrıntısına kadar ezberleyip bunu kendime uyarladım. Ertesi gün sabah teslim oldum. Ben yapmamış bile olsam en büyük duam onun iyileşmesiydi. Hemen hastaneye götürdüğüm, kendi isteğimle teslim olduğum ve ailesi şikayetçi olmadığı için kefaletle dışarı çıkabildim ama maalesef ki o ölmüştü. Ancak normal olmayan bir şey vardı. Bunu ben de polis sayesinde fark etmiştim. Ama daha fazla sorgulamadım. Belki de sorgulamak istemedim.
Çıktığımda en büyük sevincim Thomas'ın nefretle bakan gözlerini bir daha görmeyecek olmamdı. Acaba bunu Victoria'nın yaptığını öğrense ne tepki verirdi?
İşim bundan etkilenmedi. Ve ben hayatıma kaldığım yerden devam ettim. Oysa bilmediğim bir şey vardı. O da hayatın benim için bir planı olduğuydu. Bu sadece başlangıçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN BORCU
Science-FictionBirisine can borcunuz olsaydı bunu ödeyebilmek için neler yapardınız? Mesela bir suçu üstlenir miydiniz? Ben üstlendim. Serbest kalacağımı zannederken mahkum oldum ve her şeyimi kaybettim. NOT: Bu benim ilk yazım bu yüzden muhakkak ki hatalarım olac...