Fotoğraf Jessica ve Robert.
Doğrular herkesin bakış açısına göre değişir. Değişmeyen şey gerçeklerdir ve gerçekler çoğu zaman bilinmeyen de saklıdır.
Hmm... Güzel bir kahve tüm yorgunluğa iyi gelir. Tüm gece uyuyamadığım için kendime ağır bir kahve yaptım. David'e gerçekte ne olduğunu düşünmeden edemiyordum. Gerçeği bulmak için yemin etmiştim ama kendi adıma durumları kötüleştirmekten korktuğum için Victoria ve Thamas'tan uzak duruyordum. Düşünmeden duramadığım için kendimi işe vermiştim. Bu yüzden işlerim oldukça yoğundu. Düşünmemek için bence mükemmel bir yöntemdi. Belki patronumun gözüne girerdim. Masama oturup reklamını tasarlamamı istedikleri ürüne baktım. Oldukça farklı ve etkili olması gerekiyordu. Tabi bir de iyi bir slogana ihtiyacım vardı. Herkes yarın toplantı da fikirlerini sunacak ve arasından en güzeli seçilecekti. Ama benim hiç fikrim yoktu.
-Vanessa Gelbero
Dosyalardan başımı kaldırıp buyurun dedim. Karşımda üç polis duruyordu. Şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı, polislerin burada ne işi var.
-Vanessa Gelbero ,sizi isteyerek birisini öldürmek suçundan tutukluyoruz diyerek kelepçeleri bileklerime taktı. Şoka uğramıştım, hiçbir şey diyemiyordum. Ben birisini mi öldürmüşüm. Bekle ben değil Victoria. Korktuğum şey gerçekmiş. Victoria senin ben biiiiippp...
Jessica: Merak etme bir şey olmayacak. Ben avukatına haber veririm.
Robert: Biz de seninle geliyoruz. İşin aslını çok yakında öğreniriz.
Polislerden biri kolumdan tutup beni çıkışa doğru yönlendirdi. Ben karşı gelmeden onlarla yürüdüm. Düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim. Etrafımdaki insanların meraklı bakışları ve fısıltıları eşliğinde şirketten çıktık. Sanki ben kaybolmuşumda sadece etrafımdaki insanlar varmış gibi hissediyordum. Fısıltılar sanki kulağımın dibinde söyleniyordu. Düşündüğüm tek şey hiçbir şeydi. Temiz havayı hissedince kendime geldim. Sanki balyoz yemiş gibi yaşadıklarımı daha yeni idrak ediyordum. Ben tutuklanmıştım. Victoria bana yalan söylemişti. Polis beni arabaya bindirdi. Sessizce ağlamaya başladım. Son gördüğüm şey ise Robert'in şirketten çıkışıydı.
Sorgu odası küçük, karanlık ve korkutucu bir yerdi. Saatlerdir sorgu odasında polisin gelmesi için bekliyordum. Karşımdaki camdan ise kendime bakıyordum. Ellerimin titremesini durdurmak için ellerimi sıktım. Buraya geldiğimden beridir ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Benim acilen Victoria ile konuşmam gerekiyordu. Hayır hayır benim ihtiyacım olan şey her şeyi polise anlatmaktı. Ama ilk önce ellerindeki kanıtı görmeliydim. İki tane polis odaya girdi. Bir tanesinin elinde laptop ve dosyalar vardı. Elinde dosyalar olan polis karşıma oturdu. Laptobu açıp kurcalamaya başladı. Ben ise korkarak bekliyordum.
-Önceki tutuklanmanda ucuz yırttın bakalım bu sefer nasıl kurturacaksın. İzle bakalım.
Laptopu bana doğru çevirdi. Ekranda video vardı. Video oynamadan emin oldum. Gerçekten de cinayetti. Bu sefer kurtuluşum yoktu. Ama bir dakika eğer kanıt videoysa ben neden buradaydım. Yoksa Victoria gözükmüyor mu? Ben düşüncelerime dalmışken polis videoyu başlattı.
Video otopark da park halindeki arabaların görüntüsüyle başlar. Daha sonra görüntüye rengi beyaz camları siyah bir araba girer. David arabanın önüne geçip arabayı durdurur. Daha sonra arabanın sol tarafından şoförle konuşmaya başlar. Sürücü, video da belli olmamaktadır. Daha sonra araba geri geriye gitmeye başlar. David, Thomas'ı kurtaramazsın diye bağırır. Daha sonra arabanın tam tersi yönde gitmeye başlar. Tam objektiften çıkacağı sırada araba hızla gelerek adama çarpar. Ve her ikisi de objektiften çıkar.
Şaşkınlıktan ağzım açık kalmış bir şekilde ekrana bakıyordum. Polis beni kendime getirebilmek için masaya vurdu. Gözlerinde kızgınlık vardı.
-Artık daha fazla polisi kandıramayacaksın. Harika bir plan yapmışsın doğrusu ama bunu unutmuşsun.
Her şeyi polise anlatmalıydım. Asıl suçlunun Victoria olduğunu söylemeliydim. Benim bu suçu üstlenmemin tek sebebi onun masum olduğunu zannetmemdi. Gözlerimden yaşlar döküldü.
-Ben... ben...
-Ne söyleyeceksen bunu mahkemeye sakla artık bu işten kurtuluşun yok. Ama benim merak ettiğim bir şey var. Onu neden öldürdün? Thomas'ı kurtaramazsın derken ne demek istiyordun?
Bu sefer geri dönüşü yoktu, her şeyi anlatmak zorundaydım. Kararlı bir şekilde polisin gözlerine baktım. Gözyaşlarımı sildim. Tam anlatmaya başlayacağım sırada içeriye polis girdi.
-Komiserim sizinle konuşmak isteyen iki kişi var. Acilmiş.
Komiser bana sertçe bakıp dışarıya çıktı. Diğer polisinde çıkmasını bekliyordum ama o çıkmak yerine yanıma geldi. Kulağıma
-"Beni Victoria gönderdi. Sana her şeyi anlatacağını, onu ihbar etmediğine pişman olmayacağına emin olmanı ve senden sadece biraz daha sabretmeni istiyor. Ondan sonra tüm sorularını cevaplayacak. Yine de anlatmak istersen bu sefer sana engel olmayacağını söylememi istedi." Polis dikleşerek hiçbir şey olmamış gibi sorgu odasından çıktı. Ben ise yaşadığım şoklar yüzünden kalakalmıştım. Şimdi ben ne yapmalıyım?
------------------------------
Hakim tokmağı vurarak karar verirmiştir dedi. Herkes ayağa kalktı. Vanessa elinde kelepçe ağlayarak hakime bakıyordu. Arkada ise Thomas, Victoria, Jessica, Robert ve David'in annesi vardı. Ve tanımadığı başka kişiler.
-Vanessa Gelbero'nun; David Till'i öldürmek suçundan 20 yıl hapsine ve 4 yıl da mahkemeyi ve polise kandırmak suçundan toplam 24 yıl hapis cezası almasına karar verirmiştir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN BORCU
Bilim KurguBirisine can borcunuz olsaydı bunu ödeyebilmek için neler yapardınız? Mesela bir suçu üstlenir miydiniz? Ben üstlendim. Serbest kalacağımı zannederken mahkum oldum ve her şeyimi kaybettim. NOT: Bu benim ilk yazım bu yüzden muhakkak ki hatalarım olac...