Bazı sorunların çözümü yoktur, arasan bile bulamazsın. Bu yüzden tek yapman gereken yaşananlara ayak uydurmaktır.
Jessica'nın bana getirdiği küçük çantayı da alıp aşağıya indim. Saat daha dokuzdu ama biz kahvaltımızı edip hazırlanmıştık. Aşağıya indiğimde herkesin hazır olduğunu gördüm. Yazlığa geldiğimizi belli eden her şeyi düzeltip temizledik. Birisi Robert'in diğeri de Thomas'ın toplam iki arabamız vardı. Herkes bineceği arabaya doğru ilerlerken ben yerimden kıpırdamadım.
-"Thomas..." Thomas araba kapısını açıp bana baktı. Tabi diğerleri de merak ederek bana baktılar. Robert ve Jessica ise Çoktan arabaya binmişlerdi. Onların kıpırtı seslerini ve Jessica'nın neden binmiyorlar sorusunu duydum. Onları dinlerken arabaya doğru yürüyordum.
Robert: Hepsi o arabaya binsin böylece bizde yalnız kalmış oluruz.
Jessica'nın kıkırtısını duyduğumda onları dinlemeyi bıraktım. Romantik aşıklar hiçbir fırsatı kaçırmıyor. İstemsizce yüzüme gülümseme yerleşti.
-Victoria benim deney hakkında onunla konuşmak gerekiyor. Bu yüzden Robert'in arabasına biner misin?
Victoria nedenmiş der gibi tek kaşını kaldırıp bana baktı.
"-Ben varken konuş. Sonuçta ilk önce Michael'in tanıdığına gidiyoruz. Yolu o tarif edecek ben sizinle gidebilirim bence." Victoria o mavi gözlerini bana dikmiş sert sert bakıyordu. Doğruyu söylemek gerekirse amaçlarımdan bir tanesi de Thomas ile baş başa kalmaktı. Tabi bu Victoria'nın düşündüğü sebepten dolayı değildi. Gülümseyerek Michael'e baktım. Ben bir şey demeden eşyalarını aldı.
-Benim için sorun değil. Kaynaşmam için güzel bir zaman, diyerek diğer arabaya gitti. Her zaman ki gibi gülümsüyordu.
-Victoria bence bunu sende denemelisin zira onların gözünde sen sadakatsiz ve güvenilmez bir insansın. Victoria sinirle üzerime doğru bir adım attı. Onu durduran şey Thomas'ın konuşmaya başlaması oldu.
-Victoria lütfen diğer arabaya bin ve onlarla biraz muhabbet etmeyi dene. Victoria sinirle diğer arabaya bindi. Bende en öne oturup kemerimi taktım. Thomas'ta kemerini taktıktan sonra sessizce arabayı çalıştırdı.
- "Bana kızdın mı?" Bana bakmadan hafifçe gülümsedi. Takip ettiği arabaya bakıyordu.
-Hayır. Sadece onun binmesiyle diğer araba birden bire sessizleşti. Onu gerçekten de sevmiyorlar. Victoria böyle durumlarda sert bir insana dönüşür. Bu, onun için endişelenmeme sebep oluyor.
Endişesini gözlerinden okuyabiliyordum. Ne konuştuklarını duyabilmek için onları dikkatlice dinledim. Michael neşeli bir sesle kendisini anlatıyordu. Diğerleri de ona eşlik ediyordu ama Victoria hiç konuşmuyordu.
Thomas'a dönüp dikkatlice ona baktım. Acaba dün deneyi kendine yaptığında ne oldu. Acaba o da benim gibi duyu organlarını çok iyi kullanabiliyor mudur?
-Bana bakmaya doyamadın bakıyorum.
-Ne?
Thomas gülümseyerek bana baktı. Arabayı sürüyordu ama yola bakmıyordu. İster istemez bakışım gülüşüne gitti. Gerçekten de hayatımda gördüğüm en güzel gülümsemeye sahip. Gözlerimi kaçırıp kendime gelmeye çalıştım. Yandan baktığımda gülümseyerek yola bakıyordu.
-Ne düşünüyorsun?
Ona gülümsemesinin ve gözlerinin ne kadar güzel olduğunu söylesem acaba ne düşünür. Ah... Kendine gel Vanessa. O, Victoria ile sevgili. Bunları düşünmem çok yanlış.
-Vanessa...
-Ben... Şey... Deneyin sende nasıl etki ettiğini düşünüyordum. Uyumadan önce mi yaptın deneyi?
-Evet... İlk başta kendimi kontrol edemedim. Her şeyin sesini duyabiliyordum. Anılarımın en ince ayrıntısına kadar hatırlayabiliyordum ve birçok etkisi oldu. Sen anlattığın için sendekilerle aynı özelliğe sahip olup olmadığımı kontrol ettim.
-Şimdi nasılsın? Ben odada olduğum için çok sorun olmamıştı. Dışarıya çıktığımda çoktan alışmıştım.
-Ben hemen kendimi topladım. Ama diğerleri bu kadar kolay toplayabilir mi emin değilim.
-Benim biraz daha kendimi kontrol etmem gerek. Şuan sorun yok ama üzerinde çalışmalıyım. Umarım diğerleri içinde sorun olmaz. Deneyi onlara da yapacak mıyız? Büyük ihtimalle Ghost deneyi birçok kişiye yapmıştır.
-Yapmayı düşünüyorum ama önce deneyi gözlemlesek daha iyi olur. Bu iğnenin beyni nasıl etkilediğini öğrenmemiz gerek.
Bir süre sessizce yola devam ettik. Yola çıkalı neredeyse yarım saat olmuştu. Michael'in söylediğine göre bir saatimizde daha vardı. Tabi bunda hızlı gitmemizin de etkisi var. Aklıma hep merak ettiğim soru gelince heyecanla yerimde kıpırdandım.
-Sence telekinezi(eşyaları hareket ettirme), prikonezi(ateşi kontrol etme), telepati, prekognisyon(olayları önceden algılama) gibi şeyler yapma şansım var mı?
-Bilmiyorum... Belki olabilir ama herkesin yapabileceği bir şey değil.
-15 yaşımdan beridir telekinezi ve prikonezi ile uğraştım. Defalarca kez denedim ama sadece çok odaklandığım zaman yapabiliyordum. Bu da beni çok yoruyordu. Üniversiteye geçince yeterince ilgilenemedim. Biliyor musun kuzenim benden daha çok ilgileniyor. Ne öğrendiysem ondan öğrendim. Ama o daha çok astral seyahatle uğraşıyor. Bu korkunç. Yani beni çok korkutuyor.
-Senin adına sevindim. Bence çalışırsan kolayca yaparsın.
-Belki... Sende denemek ister misin?
-Hocam olmayı kabul edersen neden olmasın.
...
Michael'in akrabasının evine geldiğimizde varmış olmanın verdiği keyifle arabadan indim. Konuştuğumuz için zaman çok çabuk geçmişti ama yine de yolculuk beni yordu. Deney hakkında aklımıza takılan, gerçekleşebilecek her ihtimali ayrıntısıyla konuştuk. Tabi sadece deney hakkında değil biraz da nasıl durdurabileceğimiz hakkında konuştuk. Victoria hakkındaki düşüncelerimi de dile getirdim. Üzüldüğünü görsem de bunu ona söylemem gerekiyordu çünkü bundan sonra benim muhattabım oydu.
Herkes Chris Bey'e selam verirken sadece kafamla merhaba dedim. Evi iki katlıydı ve bahçesi neredeyse evin iki katıydı. Bahçe yemyeşildi. Her yer ağaç, çimen ve çiçeklerle doluydu. Onlar konuşurken bende iki çocuklarıyla oyun oynadım. Muhabbet bittikten sonra atış talimi yaptık. İkinci atışımda bana Micheal eşlik etti.
M: Vanessa silahı çok gevşek tutuyorsun biraz daha sıkı tut. Michael'in dediğini yapıp karşımdaki şişelere odaklandım ve ateş ettim. 5 kere ateş etmeme rağmen sadece bir kere vurabilirdim. Zaten vurabileceğimi de düşünmüyordum. Victoria yanımızdan geçerken Michael'e gülümsemedi. Michael'in kalbinin atışını duydum gerçekten de çok hızlı atıyordu. Şaşkınlıkla Michael'e baktım. Bir gülümsemeyle bir kalp nasıl bu kadar hızlı atabilir ki! Michael bana gülümseyerek baktı.
-Ona söyledin mi?
M: Neyi?
"Ondan hoşlandığını..." Ben gülümseyerek ona bakarken o gözlerini büyüterek bana baktı. Bu şekilde çok tatlıydı. Çocuk ruhlu, ona yakışıyor.
-Bunu nasıl anladın? Lütfen Thomas'a ve Victoria'ya söyleme.
-Michael kalbin o kadar hızlı atıyordu ki anlamamam mümkün değildi. Şuan Victoria neyse ama kalp atışlarını Thomas'ta duyabiliyordur. Bu yüzden ona bahsetmelisin. Hatta yakında ilacı sizde alacaksınız o zaman herkes duyabilecek.
-Lanet olsun..! Bu nasıl bir ilaç. Duygularımı kendime bile saklayamıyorum. Peki... Başka nasıl bir etkisi var?
-Aslında pek etkisi yok sadece beynimiz daha iyi çalışabiliyor. Bu tıbta nasıl ifade edilir pek fikrim yok. Mesela benim reflekslerim eskisine nazaran daha iyi. Ayrıca ben Thomas'tan daha iyi duyuyorum diyerek göz kırptım. Michael gözlerini kaçırıp konuyu değiştirdi.
-O zaman bu şey herkeste aynı etkiyi yapmaz.
-Büyük ihtimalle...
Saat ikiye doğru içeriye geçip yemek yedik. Daha sonra hepimiz için ayarlanmış olan silah çantasını arabanın bagajına yükledik. Hiçbirimiz bu silahların nereden geldiğini sorgulamadık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN BORCU
Science FictionBirisine can borcunuz olsaydı bunu ödeyebilmek için neler yapardınız? Mesela bir suçu üstlenir miydiniz? Ben üstlendim. Serbest kalacağımı zannederken mahkum oldum ve her şeyimi kaybettim. NOT: Bu benim ilk yazım bu yüzden muhakkak ki hatalarım olac...