Tenimde tenin eksik.
"Çömelin ahali!"
Senem olduğu yere oturup bize bağırdığında direkt çömelmiştim. Saat 6 gibi bir şeydi ve biz Senem, Tuna, Akay, ben olmak üzere dışarıya çıkmıştık. Uçurum gibi bir yerin tepesinde oturuyorduk. Tamam, uçurum derken abartmış olabilirim, tepe.
"Şimdi ben bu gitarı neden yanıma almış olabilirim?"
Senem gitarı kutusundan çıkarırken bize dönüp, konuştu. Evet, evden çıkarken yanına bir gitar almıştı. Nedenini de söylememişti. Kendisi çalamazdı herhalde, nerden bilsin o gitarı falan?
"Bizde sana onu soruyoruz."
Tuna Senem'e doğru konuştuğunda başımla Tuna'ya onay verdim. Nerden bilelim yani?
"Çalacağız mallar."
Oha yani ben bunu nasıl düşünemedim acaba(?)
"Gitarla başka bir şey yapamazsın zaten."
Diye ekledim. Ne yapacaktı ki başka zaten?
"Yoo yaparım, mesela alır Akay'ın kafasında parçalarım. Ki yapmışlığım var."
Yüzümü büzerek Akay'a döndüm. Senem'e kötü bakışlar atıyordu. Dudağımı büzerek saçlarını karıştırdım. Anında bana döndü zaten.
"Ayrılın lan! Ben size aile var diyorum ya gerizekalılar!"
Elindeki çekirdek kabuğunu bize doğru fırlattığında gözlerimi devirdim. Senem bizi asla rahat bırakmıyordu. Asla!
"Hadi Akay, hadi koçum, şuradan bize bir şarkı patlat."
Senem söylenerek gitarı Akay'ın eline bıraktığında şaşırdım. Akay'ın gitar çaldığını biliyordum ama şarkı da mı söyleyecekti? Nedense heyecanlanmıştım.
"Az dur kız, şarkı düşüneyim."
Akay gitarı eline alıp biraz düşündükten sonra galiba bulmuştu. Gitarın yaylarıyla birkaç kez oynadığında bir melodi girdi. Tanıdık. Ardından şarkıya girdi.
Öyle bir cefa biriktirdim.
Hiçbir kadeh bulamadı cevap.
İçimden geçeni istedim ama
Hiçbir kadın yetemedi bana.Gözleri gözlerimi buldu.
Sen dışında.
Sen dışında.Ben dışında...garip ama utanmıştım. Neden böyle yapıyor şimdi bu ya...
Sıcak bir aralık gecesi,
Islatır yanmış tenimi.
Yaklaşık o güzel bedeni.
Kendisi yakamoz güzeli.Nakarata girip, şarkıyı söylemeye devam ettiğinde sesinin çok naif olduğunu fark ettim. Hiç hissetmediğimi hissetmiştim. Birinin bana değer verdiğini hissetmek, işte bundan sonrası hep güzel. Akay o sırada başka bir şarkıya geçti. Baştaki melodi yine çok tanıdıktı.
İlk bakışta aşk mı olur?
Yoktur öyle şey.
Kandırıldım a dostlar,
Varmış öyle şey.
Gelin görün halimi.Yeşilleri yine beni buldu.
Eskilerim sarhoşluk eseri
Ama hanımefendi sarhoşluk sebebi.Bu cümleyi bana kurduğu günü hatırladığımda sırıttım. Sarhoş olup bana yazmıştı. Gecenin köründe evin önüne gelmişti. Şapşal.
Ve paylaşmıyor sevgisini
Bir İstanbul beyefendisi
Ve centilmenlik akıyor her yanımdan
Bu aşkın hanımefendisiBendim o hanımefendi. Ve oydu o beyefendi.
Bir İstanbul beyefendisi gibi
Önümde İstanbul hanımefendisi
Kaynatır köpüklü kahvemi
Bir İstanbul hanımefendisiŞarkıyı ne ara bitirdiğini anlamamıştım. Onu izlerken gözümü bile kırpmamıştım. Çünkü bir salise bile olsa onu görmemek ölüm gibiydi.
"Yalnız bu şarkılar hep Amaç'a gidiyor, fark etmedim de değil."
Tuna bana bakıp göz kırptığında sırıttım. Eee tabii benden başka kime gidecek? Hele bir gitsin, kellesiyle bedeni ayrılır.
Akay başka bir şarkıya giriş yaptığında şarkıyı bilmediğimi fark ettim. Ama melodisi çok hoşuma kaçmıştı.
Dur iki dakika otur karşımda
Seni benzeteceğim bir sürü çiçek var aklımda
Ömür dedikleri sığarmış bir ana
Göğsümde uyudun ya
Dur zaman, uyu dünyam.Şarkının sözlerini duyunca şarkıyı bilmediğime emin oldum. Ama o kadar güzeldi ki, şarkıyı bilmemek çok büyük bir hataydı sanki.
Ben iki dudağının arasında
Bölünecek masalların tam ortasında
Mucizelere hiç inanmazdım aslında
Yanımda yürüdün ya
Ve bunu gördü dünya.Sözleri o kadar anlamlıydı ki, kim bilir bu sözlerin altında yatan asıl anlam neydi?
Ruhun var ruhumda
Yüzün hep aklımda
Geceler uzun
Seni görmek var uykum daEvin şu göğsümdür
Sebep tebessümdü
İçimde yangın var
Ya öldür, ya sen söndür.Şarkıyı bitirdiğinde gitarı geri yerine koydu. Yani bende bu kadar şarkı söylesem ağzım yorulurdu. Yanıma geri oturduğunda bugünün çok eşsiz bir gün olduğunu fark ettim. Öyleydi.
Başımı omzuna yasladığımda kolları belimi buldu. Gözlerim bir an Senem ve Tuna'ya kaydı. Kendi halindelerdi.
"Seni çok seviyorum."
Diyerek kulağına fısıldadığım da dudakları alnımı buldu.
"Ben seni inekler uçana kadar seveceğim."
Odun derken gayet ciddiydim.
"Ya ayı! Ben ne diyorum sen ne diyorsun?"
Koluna birkaç kere vurduğumda Akay sadece gülüyordu. Senem ve Tuna bize garip garip bakıyorlardı.
"Ne oldu be?"
Diyerek Tuna çemkirdiğinde Akay'a bir kere daha vurdum. Tamam, bu biraz hızlıydı.
"Seni inekler uçana kadar seveceğim diyor!"
Herkes güldüğünde ben Akay'a kötü bakışlar atıyordum.
"O kadarını bulamayan var lan, şükür et!"
Senem dalga geçtiğinde Akay'ın hala güldüğünü gördüm. Ya sen ne hakla gülersin? Bir tane karnına geçirdiğinde bağırdı.
"Abi insan sevgilisiyle öpüşür, benimki beni dövüyor!"
Güldüm.
"Kalk şurdan şapşal."
Kolunda tutup onu doğrulttuğumda benden biraz uzaklaştı. Ne deniyordu? Kılıbık...işte böyle yola gelir! Zafer!
Bacaklarımı hafif sola çektiğinde başımı dizine yatırdım. Gözlerimi bir an kapadım. Sonra geri açtım. Hava sıcak esiyordu. Akay burnumu sıkıp söylendi.
"Kızım seni yerim ama sıçmam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstanbul Beyefendisi | Yarı Texting
Historia Cortaİlk bakışta aşk mı olur? Yoktur öyle şey. Kandırıldım a dostlar, varmış öyle şey...