İyi okumalarrr
-----------------------------------------------------
İki sene önce
Üzerime aynada son kez bakıp odamdan çıktım. Bugün üzerimde gezinen hafif bir gerginlik vardı. Nedeni ise yumurtalıklarımda kist varmı diye test vermiştim. Test sonuçlarım çıkıyordu.
Aşağı inerek anneme baktım. Evde yoktu. Muhtemelen Burak'lara gitmişti. Bende daha fazla Burağı bekletmemek için evden çıktım. Bugün önce yürüyüş yapıp yemek yiyecektik. Zaten sonrada bizimkilerle mahalle maçımız vardı. Karşımda ellerini cebine atmış yere bakarak bir şeyler düşünen sevgilimi gördüm. Yanına yaklaşıp kollarımı beline doladım. Oda aynı şekilde yapıp saçlarıma bir buse kondurdu. Hafifçe benden ayrılarak yüzüme baktı.
-Evlen benimle.
Söylediği şeyle önce kendime gelmeye çalıştım. Sonra yüzüne bakıp ciddi olup olmadığını kontrol ettim. Gayet ciddiydi. Yüzünde alay içeren bir ifade yoktu. Aksine meraklı bir bekleyiş içerisindeydi.
-N nasıl yani? Nee?!
Ondan ayrılarak bir adım geriye gittim.
-Evlen benimle. Her gün beni cırlayarak uyandır, pamuk şeker yüzünden kavga edelim, çocuklarımız olsun sana benzeyen, mesela bir kızımız olsun güzelliği senin gibi olsun senin gibi koksun en çok beni sevsin, bir oğlumuz olsun en çok seni sevsin, biz yaşlanınca bir köye yerleşelim, yatağımızda el ele tutşurken verelim son nefesimizi.
Ben kalakalmış bir şekilde ona bakarken o umutla konuşuyor umutla bana bakıyordu. Tam da test sonuçlarının açıklanacağı günü buldu. Ya test pozitif çıkarsa. Napacağım ben şimdi bana umutla bakan bu adama ne diyeceğim. En iyisi kırmadan bu konuyu ertelemeye çalışmak.
-Aşk olsun yani Burak.
Sinirlenmiş numarası yapmaya çalıştığım için ilk ismiyle seslenmiştim.
-Aşk olsun tabi güzelim aşksız olmaz zaten ama sen niye sinirlendin ki şimdi.
-Bir de neden sinirlendin diyor. Yakışıklım ileride çocuklarımıza senin bana öküzce evlenme teklifi ettiğini mi anlatalım. Gerçi 'evlen benimle' kelimesi ne kadar teklif sayılır bilmem ama.
Yüreğime çöreklenen korkuyu ona belli etmemeye çalışıyordum.
-Haklısın güzelim. O zaman yarın seni bir yere götüreceğim hazırlan.
Ona kocaman gülümseyerek baktım ve yaklaşıp yanağına bir öpücük bıraktım. Hadi gidelim. Ellerimi tutup yürümeye başladık. Deniz kenarına gelince yağmur hafifçe çiselemeye başlamıştı. Yaklaşık yarım saattir yürürken aklımdan n'olacağını düşünüyordum. Yağmur yağdığı için yerler hafif ıslanmıştı. Dalgın bir şekilde yürürken ayağıma takılan taşla öne doğru düşmeye başladım. Burak beni belimden tutup kendine yaslayarak tutmuştu. Gerginliğimi belli etmemeye çalışarak gülümsedim.
-Teşekkür ederim sevdiğim.
-Güzelim sen iyi misin? Sabahtan beri üzerinde farklı bir hava var sanki.
-Şey yok ben iyiyim. Biliyorsun finallerim yeni bitti birazcık gerginim o yüzden. Bir de son sene olunca haliyle aklımdan çıkmıyor.
Ben iç mimarlık okuyurdum. Bu sene sondu. Eğer finallerden de geçersem mezun olacaktım.
-Hmm eminsin değil mi? İyisin?
-Evet evet iyiyim. Hadi devam edelim yürüyüşe.
Bir saatin sonunda benim yorgunlukla homurdanmalarım yüzünden önümüze çıkan ilk cafeye girmiş yemeğimizi yemiştik. Şimdi de Emre abinin ayarladığı bir halı sahaya gelmiştik. İçeriye girip üzerimizdeki hırkalardan kurtulduk. İlk gelen bizdik. Biraz sonra diğerleri de gelince maça başladık.
-Lan pas atsana bana sap gibi duruyorum burada.
Bana bağıran Kereme topu attım. Ustalıkla tutup kaleye şut çekti. Her zaman ki gibi gol olmuştu. Sevinçle bana doğru koşan Kereme bende koşmaya başladım. Sarılırken ikimizde bağırıyorduk.
-Gollllll!
Ayrılırken kahkaha atmaya başlamıştık. Kafamı çevirip diğer takıma baktım. Gözlerim Burakta takılı kalmıştı. Çünkü bana gülümseyerek sevgiyle bakıyordu. Biz Burak'la birbirimize aşık değildik. Sevdalıydık. Aşk hevesin bittiği kadar sevda ömrün yettiği kadar derler. Bizde öyleydik. Sevgili olana kadar tabi ki de hayatımızdan bir sürü insan geçmişti. Bizde aşık olmuş terk etmiş, terk edilmiştik. Ama sonunda birbirimizi bulmuştuk işte.
Hala ona bakarken Emre abinin sesiyle ona döndüm.
-E hadi amma abarttınız alt tarafı bir gol attınız hadi devam. Daha maç bitmedi.
Maçın bitiminde bizim takım yani Kerem, ben, Ali, Aylin kazanmıştı. Biz maçı kazanmanın sevinciyle dansımızı yaparken buranın çalışanı elinde bir telefonla bize bakarak konuştu.
-Gençler bu telefonun sahibi kim? İki saattir ısrarla çalıyor içeride.
Telefona dikkatle bakınca benim olduğunu anlayınca adama doğru ilerledim ve telefonu elinden aldım.
-Sağol abi.
Ekrana bakınca doktorun ismini görmemle bütün neşem kaçmıştı. Arkamı dönüp bizimkilere seslendim.
-Annem arıyor konuşup geliyorum.
Halı sahadan çıkarak biraz uzaklaştım ve kapanmak üzere olan telefonu cevapladım.
-Alo.
-Alo Vuslat Hanım sizle mi görüşüyorum?
Ailemin durumu bilmesini istemediğim için doktoru da bu konuda tembihlemiştim.
-Evet benim buyrun?
-Vuslat Hanım bugün sizi hastanemize bekliyoruz. Biliyorsunuz ki bugün test sonuçlarınız açıklandı.
-Evet biliyorum fakat gelemem ben. Sizden rica etsem sonucu telefondan bildirir misiniz?
Bizimkilerle her zaman yaptığımız gibi maçtan sonra yemek yemeğe gidecektik. Acil bir şey olmadığı sürece her zaman yapardık bunu. Şimdi de ben annem çağırıyor diye yalan söyleyip gitsem muhtemelen endişelenip durumu anlamaya çalışırlardı.
-Test sonucunuz pozitif. Zaten belirtileri de var-
Pozitif kelimesi duyduktan sonra doktorun söylediklerini duymamaya başlamıştım. Bir elimle ağzımı kapatırken diğer elimle telefonu sıkı sıkı tuttum. Yavaşça yere otururken çoktan gözümden bir damla yaş akmıştı bile...
----------------------------------------------------
Umarım beğenirsinizzz canlarrr ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAN MAHALLESİ 🤍 (Mahalle Serisi 2)
ChickLitKarşımda ki adama özlemle baktım. Her şeyini gerçekten çok özlemiştim. Söylediği şarkının sözlerini dinleyince umarım içinde de böyle hissediyorsundur diye düşündüm. "Kusura bakma seni unutamadım..."