3.BÖLÜM "DERTLEŞMEK"

853 115 56
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum:)

3.Bölüm "DERTLEŞMEK"

Neredesin anne, gökyüzünde parlayan bir yıldız mısın, yoksa bu gezegendeki herkes mi? Hala yok mu vereceğin bir haber , bir gün karşıma çıkacak mısın yoksa ölene kadar bu merakla mı yaşayacağım?

Bir kardeşim var mıydı? Peki ya bir yuvam? Doğduğum gün kapının önüne koyulmuş olamam. Beni istemediniz mi ya da bakacak durumunuz yok muydu?Doğduğum gün çektirdiğimiz bir aile fotoğrafımız olmadı mı?
Merak beynime işliyor. Aklımda yüzlerce senaryo var ama bu aralar aklıma az geliyorsunuz desem yalan olmaz. Aklımı karıştıran biri var, kalbime işlevini hatırlatan...

Her gün yazıyorum işte böyle. Belki bir işe yarar diye. Düşüncelerim öylesine birikti ki, birine ya da bir şeye düşüncelerimi aktaramazsam patlayacakmışım gibi hissediyorum.

Gözümde biriken yaşların çıkmasına izin vermeden kafamı oturduğum banka yasladım. Buharlar ağzımdan bulutlar halinde çıkıyordu. Hava buz gibiydi. Üşüyordum ama bu hoşuma giden nadir şeylerdendi.

Yanımda açtığım kısık müzikle ruhum dinleniyordu. Gözlerimi gökyüzüne diktim ve soğuk havaya inat parlayan yıldızlara baktım.

Hangi yıldız annem , hangisi babam... Uçsuz bucaksız gökyüzünde gözlerim dolandı. Onları yeryüzünde olduğu gibi gökyüzünde de bulmam imkansızdı sanırım.

Gözlerimi kapattığım an yanımda bir hareketlenme olduğunu hissettim. Birisi yanıma mı oturmuştu?

Doğrulmadan, sadece kafamı sağıma çevirip gözlerimi açtım. Ama gördüğüm kişiyle ister istemez doğrulmuştum.

Aral.

-"Bu soğukta dışarıda ne yaptığını sormamda bir sakınca var mı?" Dedi sakince bir ses tonuyla.

-"Dertleşiyorum, kendimle."

-"Benimle de dertleşebilirsin" demesine sadece dudağım kıvrıldı. Ne anlardı, ne anlayacaktı? Ailesi olan biri ailesini bilmeyen, görmeyen bir insanı nasıl anlayacaktı? Anlatsam sadece benim için üzülecekti. Başka ne olabilirdi ki?

-"Sen neden buradasın, saat akşamın on u?"

-"Annem önemli bir evrak unutmuş, almaya geldim." Onaylar anlamda kafamı salladım ve sonrasına sessizliğin hakim olmasına izin verdim.

Ceketini bir çırpıda çıkarıp omuzlarıma bırakmak istese de engel oldum. "Soğuk havayı çok severim, yine de teşekkür ederim"
Anlamaz bir bakış attı. "Üşümek hoşuna mı gidiyor?" Dedi ve hafifçe gülümsedi.

Derin bir iç çektim." Soğuk hava beni kendime getirir. Ciddi bir hale sokar beni. Ne zaman huzursuz olsam dışarı çıkarım ve bu sert hava hayatta neden olduğumu, arzularımı, hedeflerimi hatırlatır. Yıldızlar da eşlik eder bana, günlüğüm de şahit olur düşüncelerime. Beni kendime getiren şeyler bunlar galiba." 

Kollarını bağlayıp sırtını banka yasladı ve gözlerini benim yaptığım gibi karşıya dikti. Sükunet inatla sürüyordu aramızda. Ne konuşacaktık, bilmiyorduk belki de.

Bir anda beklemediğim bir soru sormasıyla afallamıştım. "En büyük hayalin ne?"

Bu soru biraz düşündürse de cevabı çok basitti. Kendimden emin cevabımı verdim. "Ailemi görmek. Ölmüş olsalar bile isimlerini bilsem yeter."  

Bana döndü ve gözlerini biraz kısarak yüzümü incelemeye başladı. Böyle bakması rahatsız etmiyordu ama utanmama neden oluyordu. Gözlerimi olabildiğince kaçırmaya, onun gözleriyle buluşturmamaya kararlıydım.

EVSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin