•İyi Okumalar•
Elma~
Yarım saati aşkındır Emre'nin kedimi getirmesini bekliyordum. Onu beklerken babam aramıştı, küçük çaplı bir tartışma yaşamıştık ve şu an sinirlerim doruk noktasındaydı...
Kısa bir süre sonra kapı zili evi doldurunca oturduğum yerden ayaklanıp kapıya ilerledim. Elim kapı kolundayken kendimi hazırlayıp kaşlarımı çattım.
Sinirli gözükmeliydim.
Kapıyı açtığımda direkt olarak kedi kafesini alıp sinirli bakışlarımı Emre'nin üzerine diktim.
Kafesi taşıyan eli havada kalmış, gözleri mahçup bir şekilde bana bakıyordu. Havada kalan elini ensesine götürüp bir süre orada oyalandı.
Kedi kafesini açıp Aaronu çıkarttım. Çıkartır çıkartmaz mutfağa son sürat ilerlemeye başladığında tekrar bakışlarımı Emre'nin suratına çektim.
"Sen benim kedimi aç mı bıraktın?"
Dediğim şeyle gözleri ve ağzı şokla aralanırken, ellerini kaldırıp sallamaya başladı. "Hayır, hayır. Bak,"
Sırt çantasını çıkartıp açtığında içindeki neredeyse boş paketi çıkardı. "Sen çağırmasaydın bitirecekti hepsini." Paketi elime tutuşturup devam etti.
"Asıl sen kedini aç mı bırakıyorsun?" Mahçup ifadesini bırakıp alayla konuştuğunda onu es geçip mutfağa yöneldim.
"Aaron, hemen bırak o mamayı!"
Tabii bu dediğim karşısında aldığım cevap isyankar bir miyavdı.
Kedimin isyan edip etmediğini karıştırmayın! Babasıyım ben onun, tanıyorum miyavlamasını.
Eğilip hızlıca mama kabını alınca, bana bakıp kısaca tıslayıp oturma odasına ilerledi. Arkasından bende tıslayınca Emreyle göz göze geldik.
"Güzelim, kafayı mı yedin acaba?"
"Yedim, sayende! Hem sana içeri gir demedim?"
Gözlerini devirerek, "Bırak yesin mamasını. Ne istiyorsun kediden?"
"Diyette o."
Bana gerçekten mi bakışı atarak Aaron'un arkasından oturma odasına ilerleyince, bende elimdeki mama kabını ve paketi tezgaha bırakıp yanlarına gittim.
Yalnız bıraksam tekrar kaçırırdı oğlumu.
Aaron Emre'nin kucağına geçmiş uslu uslu otururken Emrede kafasını okşuyordu.
"Hiç utanma ya, kendi evinmiş gibi otur, rahatına bak. Zaten girip çıktığın yer. Alışıksındır(!)"
"Beni sen çağırdın. Şimdi de kovacak mısın?"
"Kedimi getir diye çağırdım. Hem siz ne ara bu kadar yakın oldunuz? Sevmiyordun hani?"
"Sevmediğimi söylemedim. Sadece çok saldırgan."
Tekrar alaylı ifadesini alınca devam etti. "N'oldu ya? Kıskanmış gibisin. Senide seveyim ister misin?"Kaşlarımı çatıp ellerimi yakasına geçirdim. "Emre seni döverim bak, yeter!"
"Hım, sert sevdiğini biliyorum ama biraz erken değil mi?"
Ellerimi çekip sessiz bir çığlık atıp tekrar mutfağa girdim. Daha fazla konuşacak takatim kalmamıştı.
"Döndüğümde orda olma!"
Kendime bir bardak su doldurduğumda arkamda hissettiğim kıpraşmayla gitmediğini anladım.
Bıkkınlıkla nefesimi dışarıya verip konuşmaya başladığımda sözüm yarım kalmıştı.
"Emre sana dedim ki—"
Konuşmamı bölen bir çift dudak karşısında gözlerimi şokla açmış, ellerim havada kalmıştı.
Hareket etmiyordu, gözleri kapalı ve kaşları korkuyla çatılmıştı.
Birkaç saniyenin ardından dudaklarını çekince yumruğumu kafasına indirdim. Kulaklarımı çığlığıyla doldurup benden birkaç adım uzaklaşınca ellerini kanayan kaşını tuttu.
Ellerini indirip baktığındaysa yere çakılması bir olmuştu.
Hemen yanına diz çöküp dürtmeye başladığımda ses çıkartmıyordu. "Emre! Emre iyi misin? Emre?! Kalk!"
Yere düşerken kafası hasar almış mı diye bakıp düz bir şekilde yatırdım. Bedenini sarsarken aynı anda konuşmaya çalışıyordum.
"Emre, lütfen bana şu berbat şakalarından birini yaptığını söyle!"
Mutfağın kapısında patisini yalayan Aarona baktığımda bizi hiç siklediği görünmüyordu.
"Babacım, katil oldum galiba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma kurdu | bxb
RomanceBilinmeyen Numara: Elma kurduyum ben, seni yemeğe geldim Elma: Çok şakacısınız, engelliyorum. Bilinmeyen Numara: Tamam dur bir iki dakika Elma: Ne istiyorsunuz? Bilinmeyen Numara: Seni Gelecekten Not: Arkadaşlar bence başlamayın, silmeye kıyamıyorum...