12 Mart, herşeyin başladığı gün...
Beynimdeki melatonin üretimi azalmamış, kortizon ise üretime geçmemişti henüz. Hava karanlık, gün ise daha aymamıştı biz insanlar için. Hava karanlıkken nasıl kortizon salgılamam bekleniyordu ki?
Kimse bana sormamıştı tabi. Her zamanki gibi.
Zorunda kaldığım bir çok şey gibi, o anda da uyanmak zorundaydım.
Saatim 04.37'yi gösteriyordu bana dalga geçercesine. Gözlerim ise o kadar açılmıyordu ki, bir umut belki yanlış görmüşümdür de, saat daha erken ve ben biraz daha uyku aleminde gezebilirim diye geçiriyordum gönlümden.
Dakikalar aleyhime işlemeden, bu tür durumlarda yapmam gerekeni hatırlayarak, bunların hepsini ne için yaptığımı getirdim aklıma. "Bismillah" diyerek daha az acıması icin hızlı bir kalkış yaptım yatağımı geri de bırakarak.
Aslında bakarsan uyanmak değildi zoruma giden. Bugüne uyanmaktı beni zorlayan. Yine bilinmedik, alışılmamış, değişik, yorucu bir gün olucaktı benim icin büyük ihtimalle. " Kendine gel, sen nereden biliceksin ki " diyerek, kovdum aklımda gezinen moral bozan bu düşünceleri. Tabi o da kovabildiğim kadar.
Geri de kalanlar da vardı ama onlar da işin tuzu, biberi olsundu.
Nihayet evden çıkıp ilk adımlarımı atmıştım Güne. Yolum uzundu ama zaten alışkındım uzun yollara. Severdim değişik yerlere gidip yanımda sadece kendimi taşıyarak insanları arkamda bırakmaya. Ara ara kötü düşünceler aklıma girmek için yol arıyordu. Yolları kapatıp, önlerine ne kadar bariyer koymaya çalışsam bile, sanki daha çok hırs yapıp bariyerlerin arasından sızıp aklimi bulandırmaya çalışıyorlardı.
Biliyordum ki bugün böyle geçicekti ve yarin çok daha güzel bir gün beni bekliyordu. "Herseyin başı zordur" demişti eskiler ne de olsa.
Düşünceler içinde, karanlık bir gökyüzü altında üç vasıta değiştirerek varmıştım, varmayı hedeflediğim iş yerime. Iş yeri dediğime bakmayın. Bir iş yerinden çok daha fazlasıydı. Hem çekindiğim, alışamadığım bir yerdi, hemde hayallerime ulaşmanın tek çaresi.
Bir yanıma sorsan olmak istediğim yerdeydim. Diğer yanıma sormana bile gerek yok, çünkü daha sen sorunu tamamlamadan hemen kaçışa geçip, oradan uzaklaşmak isterdi. Biraz çelişkili durumlardı anlıyacağın.
Beni orda tutan tek şey Allaha güvenim, ve hayallerime olan sevdamdı.
Büyük bir Hastaneydi, içinde hızlı adımlar attığım ve ulaşmak istediğim daireye doğru kendimi zorlayarak yürüdüğüm. O anda çok farkında olmasam da sonrasında o Hastanenin, bir şehir kadar büyük olduğunu, çeşit çeşit branşlar sunduğunu öğrenmiştim.
Çocuk hastalıkları dairesine hemşire öğrencisi kimliğimle giriş yapmakla beraber bir sıcaklık sarmıştı bedenimi. İçimde kötü bir his vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avocado
Teen FictionHayatım boyunca birşeylere katlanmak zorunda kaldım. Yeri geldi gururumu bile ayaklar altına aldığım zamanlar oldu... Ama bu sefer durduğum yer çok farklıydı. Hayat benden haksızlık karşısında susmamı bekliyordu... Oysa bilmiyordu ki, benim karşıs...