İyi ki bu masum çocuklara bir velinin refakat etmesi mümkündü. Aksi takdirde onların burda iyileşmek yerine, daha çok hastalanacakları ihtimaldi.
Öğlen vakti baya kalabalıklaştı. Hemşiresinden doktoruna, mutfak görevlisinden hasta yakınlarına kadar herkes vardı.
Herkes vardı ama ben bu kalabalığın içinde yoktum sanki.
Bedenim orda duruyorken, ruhum başka diyarlarda uçuyordu. Zaten beden ile ruh arasındaki fark tam da buydu. Beden yapmak zorunda olduğunu yapar ve ona biçilen rolü oynardı hayat bildiğimiz tiyatro salonunda. Ruh ise yapmak istediğini, ona yakıştırılmasa bile doğru bildiğini yapar, hayallerinin peşinden uçardı.
Bende ruh dostluklarını biriktirip onlarla birlikte uçmayı geçiriyordum gönlümden... Bence bir ruh dostu ilk bakışta anlaşılır. Ayrı bi hoşlar onlar.
Hemşireler odasının masası başında ekmeğimin son lokmasını ağzımda ufalayıp, mideme postalamaya niyetlenmişken, telefonunun sesiyle ruh dünyasından geri döndürülmüştüm.
Karşımda kahvesini yudumlayan hemşire Hanna bana 'telefona sen bak' der gibi bi bakış atınca, ağzım dolu telefonu açtım.
" Cocuk hastalıkları bölümü, Buyrun ? "diye geveleyip hemen lokmamı yuttum.
" Dr.Neumann ben, Alina yanında mı ? Ambulansa kafa tramvası geçirmiş yeni bir hastamız geldi de. Görünürde mühim birşeyi yok ama 24 Saat gözetim altında tutmalıyız. Annesi yanında. İşim bitince birazdan alabilirsiniz burdan. "
-" Ben öğrenciyim, Alina nerede bilmiyorum ama bulup haber veririm. Birde ne zaman alabiliriz hastayı? "
" 10 dakikaya işim biter. Tekerlekli sandalye getirmeyi unutma lütfen ..."
-" Tabi, tamam " derken gözlerim Alinayı çoktan aramaya başlamıştı.
Odadan çıkıp koridorda bu saçma mimari sistemde aradığın insanı bulmak da zordur derken, Alina tam karşımda kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu.
Güzel olmasına güzel bir kadındı da, çok sempatik biri değildi sanki. Yoksa baş hemşire olmak bunu mu gerektiriyordu? Bilmiyordum, çünkü daha önce hiç bir başa geçmemiştim. Orta şeker tadında bir hayat yaşıyordum. Toplam 6 Kardeşte de 3. numaraydım zaten. Ortaları seviyordum demekki...
" Ne var ? Birşey mi arıyorsun? " diye sormuştu Alina, hatamı yakalamak ister gibi.
-" Dr. Neumann yeni bi hastanın geliceğini sana iletmemi istedi. Kafa travmasıyla şuan ambu.." diyemeden lafımı bölmüştü.
" Nedense hep bu Neumann burda olunca gelenimiz bitmiyor zaten. Hayır yani ikiye mi bölüneyim..."
diye söverken, cümlesi ilerledikçe hep daha çok sessizleşiyor, içine doğru mırıldanıyordu sinirli adımları ile odaya doğru ilerleyerek...
Ne benimle konuşuyordu. Ne de ikna edilmesi için müsaade edicekti bana. Anlaşılan kızmak, yorgunluğunu çıkarmak istiyordu.
Bu durumda Dr. Neumann ve ben de kum torbası seçilmiştik.
Ben ise öfkeli bir baş hemşirenin arkasından yürüyor, derin bir "EyvAllah" çekiyordum. Gerçekten ne de özel bir kelimeydi bu ... Tüm dertlere uygun bir karşılıktı...
O arada koridorda yere yeşil birşeylerin sürülmüş olduğunu farkettim. Galiba Avocado tarzında birşeydi, ama emin de değildim. Çok da tanımıyordum zaten o meyveyi. İçimden " Bu kadın şimdi Avocado yüzünden kayıp düşse ne kadar kötü olurdu... Heralde siniri ikiye katlanır, ve bu rezillikten dolayı basıp giderdi evine" diye düşündüm.
Şükür, düşmemişti. Ama bi durup kafasını sallayarak "Bu pislik ne ya?" diye kendi kendine sövmüştü odaya dalmadan önce.
Nimete hiç pislik denirmiydi ya ? Denmezdi...
Ben eğilip, cebimdeki bir peçeteyle yerdekilerini biraz temizlerken, Alina da az çok hızını Hannadan almış sakinleşmişti. Artık işine tekrar konsantre olup bana doğru dönmüştü.
" Hastanın neyi varmış? Sormadın mı yoksa? "
Haklıydı aslında sormamıştım hastanın rahatsızlığını. Ama sadece gerek kalmadığı için, doktor zaten herşeyi anlattığı için sormamıştım.
-"Kafa travması geçirmiş, ve en az 24 saat kalıcakmış dedi doktor"
Alina kafasını hannaya çevirerek:
" Hanna, 9 ve 13 de boş yatak var sadece değil mi? 13 olmaz zaten, Marvin bugün midesini bozdu, bulaşıcı bir şey de olabilir. Yapıcak bir şey yok, 9 numaralı odada kalsın. Tamam mı Sally " diyerek, beklenti dolu bir bakış attı...
Bana bir görev vermişti sanırım. Zaten Hanna ve benden başkası yoktu ki odada. Benden başka Sally de olmadığına göre...
Aslında bende Sally değildim de neyse...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avocado
Teen FictionHayatım boyunca birşeylere katlanmak zorunda kaldım. Yeri geldi gururumu bile ayaklar altına aldığım zamanlar oldu... Ama bu sefer durduğum yer çok farklıydı. Hayat benden haksızlık karşısında susmamı bekliyordu... Oysa bilmiyordu ki, benim karşıs...