%35

289 38 17
                                    

Soğuk rüzgar tenimi karıncalandırıyordu. Yanaklarım buz gibi olmuştu ve her rüzgar çarptığında sanki milyonlarca iğne batırıyorlarmış gibi hissettiriyordu ama aldırmadım.

Yüksek çatıdan şehrin ışıklarını izliyordum. Bacaklarımı boşluğa sarkıtmıştım ve bazen kendimi aşağıya bırakmak istiyordum. Öyle bir yorgunluk haliydi ki, atlasam hafifleyecekmişim gibi.

Kasa görevinin üzerinden bir hafta geçmişti. Bir haftadır Çet'in yüzüne bakmıyordum. Başlarda beni fark edeceğine ve telafi etmek isteyeceğine dair umudum vardı ama bir kaç gün önce o da tükenmişti.

Vaktimin çoğu Alice ve Şapkacıyla geçiyordu. Eğlencelilerdi. Çift olarak aşırı marjinallerdi. Mesela Şapkacı sakıza bağımlıydı. Tuhaf bir bağımlılık olduğunu düşünüyordum ama cidden krize filan giriyordu. Bu yüzden Alice yanında mutlaka bir kutu sakız taşıyordu. Birbirlerini çok iyi tanıyorlardı, önceki hayatlarında birbirlerini tanımamalarına rağmen burda tanıştıkları andan itibaren çok iyi anlaştıklarını söylemişlerdi. Zaten çok benziyorlardı.

Ve yemekleri Sezarla birlikte yiyordum. Bazen yüzümü güldürse de çoğunlukla beni sinir ediyordu. Ama tuhaf bir şekilde onunla vakit geçirmeyi seviyordum. Parmaklarındaki yanık izlerinden, koyu göz makyajına ve ruh haline göre değiştirdiği renkli göz kalemine bile aşinaydım artık. Ve beni sinir ettiğinde ona mavi kafa diyordum ben de. Pek hoşuna gitmiyordu ve intikamımı aldığım için mutluydum.

Freddy ise kendi halindeydi. Onunla ve Judith le hiç konuşmamıştım.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" Diyen sesle yerimde sıçradım birden. Sonra sesin sahibinin Çet olduğunu idrak ettiğimde gözlerim iri iri oldu ve pervaza tutunarak arkamı döndüm.

Bir kaç adım ötemde siyah uzun paltosunun ceplerine soktuğu elleriyle ve dik omuzlarıyla bir tanrı gibi dikiliyordu. Keskin buz mavisi gözlerinin baskısını karanlığa rağmen hissedebiliyorum.

Telaşla bakışlarımı ondan çekip kenarlara tutunarak çatının kenarından uzaklaştım ve gitmeye hazırlandım.

Elbette onunla konuşmayacaktım.

Kalbimi bu kadar çok kırdıktan sonra yüzüne bakmak bile acı veriyordu. Başlarda sorun etmemeye çalışsam da aslında sandığımdan fazla incinmiştim.

Bir zamanlar Onun sayesinde kurtulduğum kabuslarım geri dönmüştü. Geceleri uyuyamıyordum. Bana bıraktığı siyah tişörtünü üzerinde kokusundan bir iz arayarak çoğu gece çaresizce kıvranıyordum. Çok aciz hissettiriyordu.

Tek istediğim.. Her neyse, artık önemi yoktu.

Geçip gideceğim sırada sanki demirden bir mengene gibi koluma yapıştı ve beni olduğum yerde durdurdu. Soğuk dövmeli eli kumaş parçalarının üzerinden bile sanki tenime değiyormuş gibi irkilmeme sebep olmuştu.

Bakışlarımı hızlıca yan profiline çevirdim ve düz bakışlarımla suratını izledim. Konuşmadım ve o da bir şey demedi bir süre.

"Ne yapmaya çalışıyorsun?" dedi sonra. Az önceki sorusunu tekrarlayarak.

İç çekip bakışlarımı yüzünden çektim ve önüme baktım. İkimiz de faklı yönlere bakıyor fakat yan yana duruyorduk.

"Gitmeye çalışıyorum." dedim düz bir sesle. Bir avuç taş yutmuşum da hepsi boğazıma dizilmiş gibiydi. "Yarın görev var, uyumam gerek."

Kolumu elinden kurtarmak adına bir kaç defa silkeledim ama bırakmadı. Soğuk baskısı canımı acıtmaya başlamıştı. Kumaş parçalarına lanet ettim. Dokunuşlarını tenimde hissetmeyi özlemiştim.

"Amacın ilgimi çekmek mi?" dedi alay ederek. İçim burkuldu. Her defasında beni yaralayacak doğru cümleyi bulduğu için onu tebrik etmek istedim. "Bu yüzden mi böyle davranıyorsun?"

Bağazımdaki acı hissin geçmesi için kısa bir süre bekledim. Ağzımı açtığım an sesimin üzgün çıkmasından endişe ediyordum. Hissiz olmalıydım, onun gibi. Gözlerimi sıkıca yumup, kolumu bir kez daha çekerek, "Siktir git." dedim dişlerimin arasından.

Sözlerimin ardından beni kolumdan çekip kendine çekerek çenemi yakaladı uzun parmaklarıyla sıkıca. İki yandan ezici bir şekilde yanaklarımdan sıkıştırmıştı ve canım acıdığı için kısık sesle acıyla inledim. Mavi gözleri öyle fırtınalı bakıyordu ki gözyaşlarımı tutmak çok zordu. Ben ne olduğunu anlamadan gözlerimden bir iki yaş, onun çenemi sıkıştıran parmaklarına doğru süzüldü zaten o anda.

Gözlerimi yumup ondan saklanmaya çalıştım. Bu kadar güçsüz olduğum için utanç duyuyordum.

"Bırak beni." dedim zar zor. Gitmek istiyordum. Ve sonsuza kadar bir mağarada saklanmak. "Senden hiçbir şey istemiyorum," Yanaklarımı tutan parmakları biraz gevşediğinde devam ettim. "Sana bakmıyorum bile, dediğin gibi."

Boştaki elimle çenemdeki elini tereddütle de olsa tutup yüzümden ayırdım ve ateşe değmiş gibi bir çırpıda bırakıp bir adım geri gittim.

Kolumu da bırakmıştı. Elinin soğuk baskısı kaybolunca yer ayağımın altından çekilmiş gibi boşluğuna savruldum sandım.

Burdan gitmeliydim, hemen gitmeliydim. Bana tekrar saldıracak gibi bakıyordu çünkü.

"İyi." dedi gözlerime dikkatle bakarak. Sanki bir şey daha söylemek istiyormuş gibiydi ama söylemedi. Ben de bir kez daha arkamı dönüp gitmek için asansöre doğru yürüdüm. Kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. Ve ben ilk defa korkudan olduğunu fark ediyordum.

"Bekle." dedi tam kayı tuşlayacağım sırada. Öylece dondum kaldım. Arkamı dönüp ona bakamadım bile. Kalbimin hızlı ritmi kulaklarımda yankı yapıyordu sanki.

Bir kez daha bana vurursan, bunu kaldıramam. Yapma lütfen, yapma.

Asansör kabinin sarsılmasıyla onun da bindiğini anladım. Belki de o da aşağı inecektir, diye düşünüp derin bir nefes bırakacağım sırada beni birden tutup aynaya sertçe yasladığında gözlerim irileşti.

Korkuyla çalkantılı gözlerine bakarken bir kaç defa sesli bir şekilde yutkundum. Bakışlarındaki öfke beni daha çok korkutuyordu ve bakmaya katlanamıyorum. Halbuki, bakmayı en çok sevdiğim şey onun gözleriydi.

Yüzüme yaklaştığında korkuyla gözlerimi kapattım ve kendimi çekmeye çalıştım ama soğuk elini yanağımda hissettiğimde kaskatı kesildim. Ve kapattığım gözlerim bir kez daha iri iri oldu.

Üzerime eğilip dudaklarını dudaklarıma kapattığındaysa öldüm sandım. Çünkü kalbim o saniyede atmayı bırakmıştı. Nefes dahi alamıyorum.

**************

Dün bir kavgayı ayırmaya çalışırken arada kaynadım amk. Kız elinin tersiyle ağzıma bir vurdu, dudağım patladı. Her güldüğümde tekrar kanamaya başlıyor çok sinir bozucu.
Kamu spotu: Kavgada taraflardan biri değilseniz, araya girmeyin amk. Bırakın yesinler birbirlerini.

Maça Ası ve Sinek Valesi - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin