%55

218 37 2
                                    

Sezar, üzerine düşeni yapmıştı. Şimdi sadece toplanma yerine gitmek ve diğerlerinin dönmesini beklemek kalmıştı. Telsizden aldığı bilgilere göre herkes bir bir rapor veriyordu fakat Soğuk Kralla, Şeker Prensten haber yoktu. Bu biraz endişelenmesine sebep olmuyor değildi çünkü burnundan kıl aldırmayan Maça bozuntusunun Barbie'ye göz kulak olmayacağı açıktı. Başına bir iş gelmemesini umuyordu. Sonuçta o daha çok yeniyi ve bu ikinci göreviydi. İlkini düşününce de başına bir iş açma olasılığı oldukça yüksekti.

Hafif hafif çiseleyen yağmurun altında toplanma alanlarına herkesten ve zamanından önce ağır ağır ilerlerken ara sokaklardan birinde duyduğu bağırış sesleriyle olduğu yerde duraksadı. Kimseye görünmemesi esas olduğundan başta yolunu değiştirmeyi düşündü fakat sonra seslerden birinin oldukça tanıdık olduğunu fark ettiğinde tamamen olduğu yerde durdu.

Barbie?

Adımları istemsizce o yöne ilerlerken, kesinlikle aklında böyle bir sahne yoktu. Köşeyi döndüğü an dar sokağın ortasında iki silüet gibi görünen beden birbirlerine oldukça yakın ve aynı zamanda uzaktan sarılıyormuş gibi görünüyordu.

Dondu ve ne düşünmesi gerektiğini bilemedi.

Başta yanlarına gitmeyi düşündüyse de hızla bu fikrinden vazgeçti. Ne diyecekti ki? Ne olacaktı? Birbirlerine olan bakışlarının altında tuhaf bir ilişki yattığını anlamıştı Sezar. Aptal değildi ama işte bunu beklemiyordu.

Bir süre duymadığı tartışmanın ardından kısa olanın, hızla ayrılıp arkasını döndüğünü gördüğünde hızla köşeye saklandı ama kafasını uzatıp gizlice gözetlemekten kendini alamadı. Bunu neden yaptığını bile bilmiyordu.

"Ne istedin benden?" Diyen ağlamaklı sesi duyduğunda kaşları çatıldı. "Ne istediniz benden?" diye devam ettiğinde ise merakı ağır basmıştı.

Önceden tanışıyorlardı ve her ne olduysa Barbie'yi fena incitmişe benziyordu. Onun kırılgan olduğunu biliyordu Sezar. Tüm o, ben kötü adamım, tavırlarının arkasında çok ürkek bir ceylan yattığını biliyordu ve şimdi bunun sorumlusunu da bulmuştu.

"Bera, git burdan." Diyen diğer adamı duyduğunda bedenini hızla çekip saklandı.

Bera.. Demek adın bu.

Çocuğun hıçkırdığı burdan bile duyabiliyordu. Kendini çok mahrem bir şeye dahil oluyormuş gibi hissettiği kısa bir anın ardından Soğuk Kralın sesini tekrar duyduğunda çenesi gerilmişti.

Barbie'ye gitmesini defalarca tekrarlarken ne düşünüyordu bu aptal? Onun ölmesini istiyorsa neden bunu şimdi yapmıyordu ki? Örgütten kaçması demek aynı şeydi sonuçta.

İşte şimdi gidip durdurma zamanıydı ama duvarın arkasından çıktığı an koşarak kaybolan çocuğu görmüştü ve kendi kendine sesli bir küfür savurdu.

Arkada dikilmiş ve onun gidişini izleyen aptalın omzuna çarparak onu sarstı ve bağırdı. "Ne yapmaya çalışıyorsun sen!"

Refleksle, güçlü ve ondan daha iri olan adam, ani tepkiyle birden harekete geçmiş ve onu kıskıvrak yakalayarak duvara yaslamıştı. Göğsü derin nefeslerle şişip inerken yüzündeki sarsılmış ifadeyi silmeye çalışıyordu.

Sezar, daha önce bu yüzde böyle bir ifade daha önce hiç görmemişti.

"Peşinden gideceğim. Pençelerini çek üzerimden!"

"Öyle bir şey olmayacak." dedi hırsla karşısındaki buz adam. "Bırak gitsin."

"Onu ölüme gönderiyorsun. Haberi olmadan, kendi ayaklarıyla."

Maça Ası ve Sinek Valesi - GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin