Taş
Boğazımı, olmayan boğazımı, temizledim. Hala taş olmaya alışamamıştım.
"Öncelikle benim adım Ağsürda. Ben NeBuŞimdi Gezegeninden geliyorum. Ve ben taş değilim yani değildim. Hepsi yediğim bir döner yüzünden oldu. "
Nefes almak için durakladım ama nefes almama gerek olmadığını fark edince kalakaldım. Neyseki oradan sürüklenerek uzaklaşmama neden olacak garip sessizlik anı yaşanmadan siyah saçlı kız konuşmaya başladı.
"Döner yüzünden olmasına üzüldüm şu an çünkü dönerleri severim. Neyse gereksiz bir bilgiydi. Sen devam et." ona minnettar olduğumu bilmeden konuştuğu için pişman olmuş gibi bir yüz ifadesine büründü.
'Yüz ifadesini görebiliyorsak yüzünü de görebiliyoruz demektir' dedi iç sesim. O sırada biraz daha gerilemiş olduğu için yüzünü görebildiğimi fark ettim. Güzel biriydi, özellikle burnu güzeldi. Yüzüne bakarak , o ona baktğımı fark etmiyordu tabii ki de, konuşmaya devam ettim.
"NeBuŞimdi Gezegeninde mörfi kanunu tarikatı çalışanlarındandım. Bir gün toplantıya döner getirdim. Bana dışarıda yiyip gelmemi söylediler, ben de koridora çıkıp dönerimi yemeye başladın. İşte o sırada o geldi."
Kraliçe devamında kötü bir şey geleceğini hissetmiş gibi ve kendisi yaşıyormuş gibi hırçın bir ifadeye bürünmüştü. Anlaşılan yüz ifadesini kontrol edebilen tiplerden değildi. Konuşmaya ara vermeden devam ettim.
"Hayatımın dönüm noktasına neden olacağını bilmediğim için tipine hiç dikkat etmemiştim. Açıkçası nasıl göründüğü hakkında hala bir fikrim yok. Belki yeşil tenlidir. Yok büyük ihtimal değidir. O NeBuŞimdi Gezegeninin ileri gelen ailelerinden Makas ailesinin varisiydi. Yanıma yavaşça yaklaşıp önümde durdu. Sonra yanımızda duran duvara yaslanıp sordu:
-Sende makas var mı?"
Kraliçe ve siyah saçlı kız şokla nefeslerini tuttular. Kraliçe "Neden senden makas istiyor?"diye mırıldandı. Hızla konuşmaya devam ettim.
"Ağzımda hala döner olduğu için cevap vermedim. Beş dakika boyunca sessizlik içinde bakıştık. Sonunda ağzımdaki döner bitince cevap verdim:
-Hayır, ama içerdekilerin vardır.
Bir an bana baktı ve hiçbir şey demeden gitti. İki gün sonra sürgün edildiğim haberini aldım."
Siyah saçlı kız şok olmuş şekilde ağzını kapadı. Kraliçe çok acıklı bir hikaye dinlemişçesine kafasını salladı.
"Ah be dünyaların adaletsiz kısmını görmüşsün Ağsürda." dedi kraliçe Bero olgun bir şekilde. Ama ismimi söylerken ağ kısmını fazla vurgulu demesi biraz garip olmuştu ama olsundu. İsmimdeki R yi çok karizmatik söylemişti. Bu ağ kısmını örterdi.
"Bu acıklı dostum...."dedi siyah saçlı kız da.
"Neyse hikeyem buydu işte." dedim
Evet anlamında başlarını salladılar. Bir an sessizlik oldu.
"Bir dakika bununla taş olmanın ne alakası vardı?"
"Demedim mi ben onu?" şokla sordum. "Bir dakika ben yanlış anımı anlattım."
"Her neyse nasıl taş olduğum önemli değil. Zaten ben de bilmiyorum nasıl olduğumu. Bir bakmışım taş olmuşum. Daha önemlisi sizinle bir anlaşma yapmak istiyorum."dedim.
"Siz ormandan nasıl çıkılacağını bilmiyorsunuz değil mi?"dedim sırıtarak ama onlar sırıttığımı bilmiyordu tabii.
Aklıma bir anda bu fikir gelmişti ve şahaneydi. İç sesim de beni tebrik edince özgüvenim iyice geldi.
"Ben size ormandan çıkmanıza yardım edeyim siz de bana insana geri dönüşmem konusunda yardım edin."