78.Frederick Bero
Yürüyordum. Ne kadar zamandır yürüdüğümü bilmiyordum. Ama bunun bir önemi yoktu zaten. Eğer onu bulursam tüm dertlerimiz geçecekti. Eğer onu bulursam krallığımdaki insanların aç kalmasına gerek kalmayacaktı. Bütün Frederickler'in karnı tok olacaktı. Bu düşünce beni kendime getirdi.
Etrafıma bakındım. Kutsal ormanın derinliklerindeydim. Yanımdaki çalı hareket edince ışın kılıcımı kavradım. Nasıl kullanacağımı bilmiyordum ama bilseydim kesin güzel kullanırdım. Ama öğrenmeye üşeniyordum ve bir savaş olduğunda rastgele sallıyordum. İşe yarıyordu. Ne de olsa ben kutsal üst seviye lol oyuncusuydum. Her türlü silahı kullanabilirdim.
Çalı biraz daha sallandı. "Büyük ihtimal bir tavşandır." diye düşündüm. Ama yine de ışın kılıcımı bırakmadım. Çalıya yan gözle bakarak yoluma devam ettim. Tam o sırada toynak sesleri geldi ve çalıdan bir canlı çıktı.
Şokla nefesim kesildi.
"B-b-bu bir ahtapot taşıyan at!"
Türünden sadece birkaç tane olan bu hayvana bakarken ağzım açık kalmıştı. Ben şokla bakarken ahtopot taşıyan at "hehehhehehehehehhehe" diyerek oradan uzaklaştı.At koşarken sırtındaki ahtapot sallanıyordu.
"Bunun anlamı da ne?"diye mırıldandım. Bu hayvanlar kesinlikle o efsaneden gelen hayvanlardı.
....ve hayranlıkla bakan müneccim bilgenin önünde diz çöktü. "Sen sanatı geleceğe taşıyacak olan kişisin."dedi. Bilge de ağırbaşlı bir şekilde "Bu şanlı bayrağı ölene kadar taşıyacağıma söz veriyorum."dedi. Hep bir ağızdan amin dediler ve kutsal su eşliğinde ilk ahtapot taşıyan atı doğaya saldılar....
Yoksa bu canlının burada olması bilgenin de mi burada olduğunu gösteriyordu? Bu düşünceyle kalbim hızla atmaya başladı. Ben de bilge biriydim ama onun şöhreti her yere yayılmıştı.Eğer onunla karşılaşırsam onun bilgeliğinden yararlanabilirdim.
Hemen atı takip etmek için geri döndüm ama o sırada bir kelime beni yere sapladı.Fredereckler.
Evet önceliğim bu değildi. Önceliğim onu bulmaktı: Yemek tanrıçası. Onun kutsal ormanda olduğu söylentisini duyduğumda hemen buraya gelmiştim. Belki burada olması bilgeyle de alakalıydı.
Nefesimi verip yoluma devam ettim. Bilgeyle karşılaşmak isterdim.Eğer onunla konuşsaydım ona hocam derdim. Benim hayatımda insanlar ikiye ayrılıyordu : abi,olm dediklerim ve hocam dediklerim. Bir anda çok sıkıldım.
"Neden frederickler için savaşıyordum ki ? Eğer kraliçeleri olmasaydım bu saatlerde uyurdum."dedim.
Tam aslında uyusam mı diye saçmalarken bir ses duydum.
"Demek sen 78. Frederick'sin."
Sesin geldiği tarafa baktım. Kapüşonunu takmış kısa biriydi. Acaba benden de kısa mıdır diye düşünürken yanıma yaklaştı ve o sırada yürüyüşünden fark ettim. Bu bilgeydi.
Ayağını götürebildiği kadar ileri yamuk bir şekilde atıp kendini ileri çektikten sonra diğer ayağıyla da aynı şeyi yapıyordu.Sadece olgun insanların yaptığı yürüyüşten yapıyordu. Ben de yaklaşık iki yıldır bu yürüyüşü yapıyordum.
Merakla bana gelişini izledim. Sohbet mi edecektik yoksa? Ama o yanımdan geçerken kulağıma eğilidi ve:
"Her yer başkalarıyla dolu."dedi.