Banners-Someone to You
"Kurtlar var mı? Ayılar? Meşalemiz olacak mı? Ya tüfek! Tüfeğe ihtiyacımız olabilir."
"Jimin, sen kızgın köylü müsün? Drakula'nın şatosunu aleve mi vereceğiz? Ne kullanıyorsunuz ya siz?"
Seyahat için toplanmayı sevmiştim ancak özel arabamızın olmayışı, olmadığı gibi bir de ben Taehyung ile aynı arabaya binmeye çalışmışken kapüşonumdan çekilmek suretiyle başka bir arabaya oturtulmam gibi nedenlerden ötürü yolculuk benim için biraz sıkıcıydı. Mükemmel bir ortamdı gerçekten, Seokjin hyung, Jungkook, ben ve Hoseok hyung oturuyorduk. Jungkook neden ablasının arabasıyla gelemediğini anlamamıştı ve surat asıyordu. Ah bir haberi olsaydı... Neyse, Seokjin hyung şarkı açmama izin vermemişti, öne oturmama izin vermemişti, Taehyung ile aynı arabaya binmeme de izin vermemişti, dolayısıyla ben de yüzümü asabilirdim ancak yolculuğu daha katlanılabilir hale getirmeye çalışıyordum.
Finallerimiz bitmişti, dönem sone ermişti. Taehyung ve benim notlarımızda gözle görülür bir değişiklik yoktu, daha iyi ya da daha kötü olmamıştı. Olduğu yerde duruyordu ve bu da, hem modelliğin hem de aramızdaki ilişkinin derslerimize bir etkisinin olmadığı anlamına gelirdi. Dolayısıyla Namjoon hyung ya da herhangi biri tarafından bunu ima edecek bir cümle duymamıştık ve bu da iyi bir şeydi.
"Gideceğimiz yerde bir şato varsa işte bu gerçekten ilgi çekici olur," dedim, Seokjin hyung gözlerini devirdi. Aynadan gördüm.
"Kasabaya girdikten sonra bir oduncuda duracağız ve hapsini arabanın arkasına sen yükleyeceksin, Jimin." Seokjin hyung kendi arabasıyla değil de arkada bir kasası olan arabayla gitmeyi uygun görmüştü, bunu kiralamıştı.
"Neden odun alıyoruz?" dedim, belli ki anlayamamıştım.
"Isınmak için?"
"Pardon?"
"Evde yalnızca şöminelerle ısınabileceğiz. O yüzden."
"Şömine mi?" Jungkook iki koltuk arasına eğildi. "Parddon, bin dokuz yüzlere gittim yeniden."
"İnsanlar şömineli evler için milyonlar ödüyorlar."
"Evet, aynı zamanda onu dekor olarak istiyorlar. Evin başka bir ısınma sistemi oluyor."
"Her neyse!" Hoseok hyung ellerini birbirine vurup üçümüzün tartışmasını böldü. "Eminim nostaljik bir deneyim olacak, hoşunuza gidecektir."
"Tabii, kar fırtınasının içinde kurtlar evimizin etrafını sarmışken onlar doğru yanan odunları sallarız. Evet. Mantıklı. Şömineyle ısınan evin elektriği bile yoktur!" Homurdanarak kollarımı göğsümde birleştirdim, sırtımı koltuğa yasladım. Mirae'nin arabası artık arkamızda değildi, muhtemelen bir yerlerde durmuşlardı. Neden Taehyung ile gitmeme izin vermemişlerdi ki..?
"Aslında..."
"Yuh ama yani."
"Of, şaka yaptım. Var elektriği. Yalnızca bir marketten erzak almamız gerek, şehrin içinden geçerken dururuz. Sonra da odun falan alacağız işte."
"Ormandan toplamaz mıyız?"
"Kendini bir dizide ya da hikayede mi sanıyorsun?" Jungkook bana söylendi. "Eminim aklında oluşan sahnede Taehyung ve sen odun toplamaa gidersiniz, kaybolursun, Taehyung seni bulur ve sonra-"
"Eminim sonra olanları hiçbirimiz duymak istemeyiz." Hoseok hyung bize doğru döndü. "Ayrıca kar yağdığı için nemlidir, kırık dallardan başka bir şey de bulamayız. Asıl ateş yakmak için oduna ihtiyacımız var, ağaç kesemiyorsanız da muhtemelen ormana gitmek tehlikeli ve gereksiz olacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sentimental | vmin
Fanfiction@passionateyoongi sınavı atlattığın için tebrikler bebisim