Taemin-Never Forever (bunu dinliyodum akdkskk)
"Neler olduğuna inanamazsın, Taehyung."
Taehyung ve ben birlikte uzanma seansımızı Hoseok hyungun eve geldiklerini belirten bir mesajını aldığımızda kesmiş, çok hızlı bir şekilde etrafı toplamış ve ardından banyo için tartışarak vakit kaybetmiştik. Tartışmayı o kazanmıştı ve daha o yeni banyodan çıkmışken kapı açılmıştı. Üzerimde bir şort ve bir tişört vardı, sürdüğümüz göz kalemi dağılmıştı ve saçlarım da dağınıktı. Eğer şanslıysam boynumda ya da tişörtün izin verdiği ölçüde görünen göğsümde bir iz yoktu, eğer yine şanslıysam Taehyung'da da öyle bir şey yoktu.
"Ben inanır mıyım?" dedim Seokjin hyunga, hepsi bizim evimize doluşmuşlardı ve ben duşa giremeyecek gibiydim. Yine de onlardan uzakta ve ayakta duruyordum, gerginlikle dizlerimin titrediğini fark etmemelerini umarak.
"İnanırsın, sonuçta orada bir Jack Sparrow'u öptün."
Kendi tükürüğümde boğuldum.
"Jack Sparrow mu?" Namjoon hyung şaşkınlıkla sorduğunda panikle Taehyung'a baktım. Daha rahat görünüyordu, umursamadan saçlarını geriye doğru taradı parmaklarıyla. Hala ıslaktı. "Taehyung, siz-"
"Partide üç tane Jack Sparrow vardı," dedi Hoseok hyung da. Fark etmişti.
Biliyordu.
"Hayır, olmadı öyle bir şey," diyerek biraz geç de olsa inkar ettim ancak hiçbiri bana inanmadı. "Ben-"
"Senin gibi giyinen tek kişi sendin," dedi Jungkook ve omuz silkti. "Ayrıca Taehyung da bir Jack Sparrow-"
"Ben partiye gelmedim." Taehyung konuşmaya katıldığında iç çektim. Yalan sayılmazdı, on dakika ya durmuştu ya durmamıştı, diğerleri de onu görmemişti. Dolayısıyla yalan söyleyip söylemediğini kimse bilemezdi. "Canım istemedi ve film izlemek için Jimin'i eve çağırdım."
"İki senedir sizin birlikte olduğunuza gönülden inanıyorum ama henüz haberiniz yok," Seokjin hyung papyonunu düzelterek ayağa kalktı. Bana doğru yaklaştığından geriye doğru birkaç adım attım korkuyla. Şimdi banyoya girseydim tuhaf olacaktı, Taehyung'dan sonra, böyle bir durumda üstelik. Korkuyla ona baktım, Taehyung'a yani, bakışları sakindi ve hiçbir şey yapmamasına rağmen sakin kalmamı istediğini anlamıştım.
"Siz neden erken döndünüz?" Taehyung ilgiyi kendi üzerine çekti. "Parti başlayalı iki saat falan oldu."
"Ben! Benim yüzümden." Yoongi hyung elini kaldırdı.
"Jungkook'a asılanlardan birini dövmeye çalıştı sanırım." Namjoon hyung gözlerini devirdi. "Ufak tefek bir şey ama içinde bir şeytan yatıyor."
"Herkes onun benim sevgilim olduğunu biliyor, tamam mı?" Yoongi hyung öfkeyle homurdandı. "Gelip kur yaparak onun benden ayrılacağını düşünmeleri çok saçma."
"Doğru, doğru." Taehyung'a baktım. Göz göze geldik. "İçecek bir şeyler getirelim mi biz?"
Başını salladığında soruyu asıl yönelttiklerimden cevap beklemeden hızla mutfağa doğru yürüdüm, Taehyung da sormadan peşimden gelmişti. Tezgaha yaslanırken sanki uzun süredir koşuyormuşum gibi nefes almam gerekmişti.
"Sakinleş." Taehyung yanıma yaklaşıp elini sırtıma yerleştiğinde irkildim.
"Onlara söylemeyelim."
"Anladım söylemek istemediğini zaten ama bir suçlu gibi panik yaparsan anlarlar." En sonunda geri çekildi. Tepkimden rahatsız olmuş gibiydi. Yüzünden anlıyordum.