Bir önceki bölümün bildirimi gitmediği için okumayanları uyarıyorum!!!
Panic! At The Disco - One of the Drunks
Sorun, bizim bu çıkar, fayda arkadaşlığımızda değildi.
Bunu aşmıştım yani, üzerine iki haftadan fazla zaman geçmişti, birden fazla kez bunu yapmıştık ve hayatın bir parçası olma yolunda ilerliyordu. Çok normaldi, normalleşmişti, dert etmiyordum. Cidden önemli değildi. Panik olmalarım son bulduğunda bunun aslında ne kadar keyifli ve dertsiz olduğunu keşfetmiştim ve sanki hayatımın sonuna kadar böyle devam edebilirmişim gibi hissettirmişti, günlük hayatımız olduğu gibi devam etmişti. Ancak Taehyung beni o kapının önünde öptüğünde ve ben onun beni öpmesinin aslında sıradan bir şey olmadığını ancak kapıyı kapattıktan sonra anladığımda... Panik olmam gerekmişti. Ellerim dudaklarımın üzerinde yere çökmem mental olarak bir yıkımın eşiğinde olduğumu gösteriyordu.
Böyle olmaması gerekiyordu.
Planlara göre böyle olmaması gerekiyordu!
Her şey normaldi işte, güzeldi, neden-- Taehyung'a kızamıyordum bile, muhtemelen ona da aynısı olmuştu. Muhtemelen o da bunun normal olmadığını benim gibi sonradan fark etmişti. Öyle olmalıydı, zaten o bana doğru eğilirken ben de ona doğru uzanmamış mıydım? Aptal!
Ne düşünüyordum ki?
Nasıl anlayamamıştım, neden engellememiştim, neden-- Neden çok normal gelmişti?
"Bir sorun mu var?"
Taehyung yoktu. Ben de sınavımdan sonra her zaman yaptığımız gibi Seokjin hyungun kafesine gelmiştim ve Taehyung yoktu. Sınavı benimkinden önce olmasına rağmen gelmemişti. En başta normaldi ancak artık hava karardığında...
Benden kaçıyordu.
Onu, bunu anlayabilecek kadar iyi tanıyordum.
"Evet."
Hoseok hyung karşıma oturduğunda gergince kupamı kavradım, içindeki içecek soğumuştu.
"Taehyung ile mi ilgili?"
"Evet." Ona baktım.
"Beklediğimden daha erken başladı bu sorunlar."
"Ya, hyung!" Uzanıp koluna vurduğumda güldü, cidden...
"Eee, kim kime aşık olduğunu düşünüyor?"
"Öyle bir şey yok ama... düşünüyor derken?"
"Böyle zamanlarda aklının karışması normal," dedi.
"Sen çok tecrübelisin herhalde bu konuda?" dediğimde omuz silkti. "Sadece... beni öptü."
"Ee? Zaten öpmemiş miydi? Jimin, sizin ilişkinizde öpüşmek masum bir şey değil mi?"
İç çektim. Sıkıntı da buradaydı ya zaten...
"Çok-- çok sıradan bir şeydi. Beni öptü ve görüşürüz dedim, hyung, beni öptüğünü ve bunu normalde yapmadığımızı sonra anladım. O kadar-- normaldi."
En başta hiçbir şey söylemeden bana baktı, kelimeleri düzgün seçmeye çalışıyor gibi görünüyordu. Eh, ben ne zaman bu konu hakkında yardım istesem genelde acımadan yüzüme gerçekleri çat diye vurduğu için ben de doğal olarak kendimi korumayı istiyordum.
"Sorun yok gibi göründü bana," dedi ama sonra. "Normal geldiyse, normaldir işte."
"Normal olmaması gerekiyordu." Başımı ellerim arasına aldım. "Ayrıca gördüğün üzere, burada bile değil. Kaçıyor..."