Harry Styles-Adore You
"Sevgilinden ayrıl."
Yaklaşık beş ya da altı yıl önce Taehyung bu şekilde bir konuşmaya girdiğinde lisedeydik. O zamanlar sevgili işleri bizim için pek de önemli şeyler değildi, gerçi hiçbir zaman olmuş muydu o da tartışılırdı ancak o zamanlarda yalnızca arkadaşınla yaptığın şeyleri el ele tutuşarak yaptığın birisiydi. Dışarı çıkarken, okulda dolanırken, sinemaya giderken yalnızca yanında getirdiğin ve elini tuttuğun kişiydi.
"Neden?" Bunu sorarken ne yaptığımı hatırlamıyordum ama tenefüs sırasında olduğunu ve bahçede oturduğumuzu hatırlıyordum. Taehyung her zamanki gibiydi ve ben de öyle. O zamanlar ortalığı birbirine katmayı, yaramaz çocuklar olmayı severdik. Aah, belki de tenefüs değildi de dersi ekmiştik?
"Çünkü sevgililer günü yaklaşıyor."
"Eee?"
"Eee, ne? Sevgilinden ayrıl çünkü o gün yalnız olmak istemiyorum."
Şimdi birçok insanın kulağına bu cümle saçma gelebilirdi.
Cidden de öyleydi.
"Tamam."
Ancak sevgili olmaktan bahsettiğimiz benim iki haftadır hoşlandığım ve maksimum üç dört aylık bir ilişki görebildiğim biriydi. O zamanlar da mükemmel ilişkiyi istesem de bazen yalnız kalmamak için ihtimali olan ilişkiler kurardım. Çok bir önemi olmazdı, sadece belli bir zamanı geçirmek içindi. Meraklısına, sevgilimden ayrıldıktan sonra sevgililer gününde Taehyung ve ben sinemaya gittik. O zamanlardaki bize göre sadece bir bro buluşmasıydı ama şimdi düşününce, o anların hepsini onunla geçirdiğim için gerçekten memnundum.
"Cuma akşamı boş musun?" Ben bunu sorduğumdaysa muhtemelen ya geçen seneydi ya da ondan önceki sene. Gerçekten de dün gibi aklımdaydı, reşit olmanın da getirmiş olduğu ben artık büyüdüm ve yetişkin uğraşları bulmalıyım kendime havasına girdiğim zamanlardı. Bir... tam olarak ne olduğunu hatırlamıyordum ancak klasik müzik konseri olabilirdi, her neyse. Ona iki biletim vardı. Gerçekten de para vermiştim.
"Aah, hayır, randevum va--" Elimde iki bilet olduğunu gördü, "Ya da yok. O ne?"
Bizim için bu kadar basitti. Zaten o gün konsere de gitmemiştik, bir oyun salonuna gitmiştik ama her neyse, konu bu değildi. Konu biz olduğumuzda birbirimiz dışında hiçbir insanı gözümüz görmezdi, yıllar boyunca böyle olmuştu, en başından beri. Cidden insanın bir noktada düşünmesi gerekirdi acaba neden böyle diye ama... Geç olsun, güç olmasın diyebilirdik artık. O yüzden Woosung bana randevu teklif ettiğinde bunu Taehyung'a söylerken ondan alacağım cevabın saçmalama, ne gereği var şimdi gibi bir şey olacağını düşünüyordum. O tepkiyi bu yüzden beklememiştim ancak şimdi düşününce tabii tepkisi artık aşırı gelmiyordu. Gerçek olabileceğini cidden hayal edemezdim.
Hayatımın başka bir dönemine gözlerimi açacağımı, bambaşka bir dünyada olacağımı düşünmüştüm hep bu gerçekleştiğinde. Onun da söylediği gibiydi, bilinmezlik ürkütüyordu ve insan konfor alanından çıkmaya korkuyordu doğal olarak. Bu konuda onu suçlayamamıştım çünkü ben de aynı hissediyordum ancak o alandan çıkacak gerekli cesarete, hatta doğrusu motivasyona sahiptim. Onunla daha yakın olmak istemiştim, benim sevgilim olmasını istemiştim ve düşününce... kimin ileriye bir adım attığı, sonuç bu olduktan sonra hiç önemli değildi. Ayrıca değişen büyük bir şey olmadı.
"Anlat. Ne zaman fark ettin?"
Kahvaltı hazırlamıştık birlikte, öpücüklerle dolu bir süreçti ve böyle bir şeyi hiç deneyimlememiştim, benim için her anı çok değerli ve sıra dışıydı, o da öyleydi ve onunla geçireceğim iki saat için okulu bütün hafta kaçırsam umursamazdım. Eeh, bu bizim için hep böyleydi gerçi. Yeni bir şey değildi.