Andy ile birlikte arabaya binip mezarın olduğu yere gitmeye başladık. Yolculuk biraz uzun sürecek gibiydi. Tabi kaybolmama ümidiyle.
Ortam sessizdi ve ben dışarıyı izliyordum.
" Hey Kate! Gerçekten ne oldu da bu kanıya vardın? Bir ipucu falan mı buldun? Ayrıca ablan yaşıyor olsa bile neden bunu gizlesinler ki?"Aynı anda birçok soru sormuştu ve benim kafamı karıştırmaya yetti.
"Andy hiçbir şeyden emin değilim. Ve de emin olmam için şu mezarı bulmalıyız."
Kafasını tamam dercesine salladı ve biraz daha hızlanarak yola devam etti. Sahi ya neden benden gizlemiş olabilirler? Peki ya niye ablamın öldüğünü söyleyerek beni kandırmışlardı?
Aradan 20 dakika geçtikten sonra bir kasabaya girdik ve burası pek de kalabalık bi'yer sayılmazdı. Andy yavaşladı ve etrafa bakındı.
"Bana şu fotoğrafı tekrar gösterir misin Kate?"
"Tabii" diyerek uzattım. Dikkatle inceledi ve
"Sanırım şuradaki aile mezarlığının orada olmalı."
Dediği yere yakın bir yere arabayı park ettik ve mezarlığa doğru ilerledik. Bugün ziyaret günü olmalıydı ki insanlar mezarların başında ağlıyorlardı. Sanırım kasaba bu yüzden ıssız görünüyordu.
Tek tek mezar taşlarının üstündeki isimleri inceledik. Ablamın mezarının başında bir ağaç vardı. Gördüğüm ilk ağacın yanındaki mezara koştum. Ve yanılmamışım. Mezarı bulduk fakat o kadar bakımsızdı ki üstündeki yazılar pek belli değildi. Ellerimle taşın üstündeki otları kopardım ve tozu sildim. Ve tahminim doğru çıkmıştı
"Andy. Şunu görüyor musun? Doğum tarihi yazıyor fakat ölüm tarihi yok! "
"Sen ciddi misin yoksa miyopluk başlangıcın mı var?!"
"Dalga geçmeyi bırak da buraya bi bak."
Andy gördüğüne inanamamış olsa gerek ki kaşlarını çatıp geriledi.
"İşte bundan şüpheleniyordum ve haklıymışım da. Peki ya ablam nerde? Yaşıyorsa eğer neden bizimle değil? "
"Kate sanırım eve dönme vaktimiz geldi" dedi omuzumdan tutarak.
Arabaya bindik ve Forks'a geri döndük. Bunu kendi gözlerimle görmek içimi rahatlatmıştı açıkçası. Aynı zamanda daha da endişelendirmişti beni.
Ormandaki kulübesinin yanına geldiğimizde,
"Kusura bakma Kate evine bırakamam biliyorsun. Ama dikkatli ol "
"Yo sorun değil. Benimle geldiğin için teşekkür ederim" dedim masum bir gülüşle.
"Üzme kendini gerçekler ortaya çıkacak eminim" dedi beni cesaretlendirmek ve de teselli etmek için.
"Bende öyle umuyorum"
Arabadan indi ve kapımı açtı. Gerçeği söylemek gerekirse bayağı şaşırmıştım. Böyle birşey yapacak biri değildi o.
"Teşekkürler Bay Andy" dedim arabadan inerken. Dönüp onu bir süzdüm ve
"Beni şaşırtıyorsun açıkçası"Arabanın kapısını kapadı ve yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Bence daha çok şaşıracaksın" dedi göz kırparak.
Şapsalca gülümsedim ve evin yolunu tuttum. Saat 6 olmuştu ve hava çoktan kararmıştı. Eve girmek için anahtarı cebimden çıkardım ve kapıyı annem açmıştı bile. Bana biraz kızgın birazda meraklı gözlerle bakıyordu. Evet korkmam gerekirdi fakat bu akşam hesap soracak olan bendim. Başımı kaldırdım ve içeriye âdeta bir FBI polisi gibi girdim. Havalı olmuştu açıkçası. Her neyse, salona geçtim ve ikisinin tam karşısındaki koltuğa oturdum. Konuşma vakti gelmişti....
ARKADAŞLAR UZUN SÜRE YOKTUM FAKAT ARTIK BURDAYIM. ÇOK BEKLETTİĞİM İÇİN ÜZGÜNÜM. OKUDUĞUNUZ İÇİNDE TEŞEKKÜR EDERİM. LÜTFEN YORUMLARINIZI BEKLİYORUM :)