İçeriye doğru yaklaştıkça insan kokusu daha çok artıyordu. Sessiz adımlarla kokunun geldiği yere doğru ilerledim. Bu koku artık tanıdık geliyordu. Merdivenlerden üst kata çıktım. Koridorda karşılıklı iki oda vardı. Koku sağ taraftan geliyordu. Kapı açıktı. Kendimi çok gergin hissetmiştim. Gizlice odanın içine doğru göz attım.
Aman Tanrım! Bu Claire! Ama burda ne işi var?
Dikkatle odadaki kitaplığı inceliyordu. Elinde bir fotoğraf çerçevesi vardı. Tam fotoğrafa odaklandığım o an arkamdan biri beni yakaladı ve duvara yaslayarak ağzımı kapadı. Bu Andy'di. Tanrım şükürler olsun buradasın diye düşündüm. Çünkü aklıma binbir türlü şey gelmişti. Ya insanlar onu yakalamışlarsa ya öldürmüşlerse? Ama yaşıyordu.
İşaret parmağını dudaklarına götürerek bana susmamı söyledi sessizce. Evden çıkıp ormana gittik. Bize geldiği günden daha iyi görünüyordu. Kendini toparlamış ve daha güçlüydü. Beni ormana kadar taşıdığına göre bayağı güçlenmişti.
"Andy neredeydin? Gerçekten çok korktum?" dedim endişeli gözlerimi gözlerine dikerken.
"Sadece bir kaç dakikalığına avlanmaya çıkmıştım. Eve dönerken kokunu aldım. Peki ya senin burada ne işin var. O insan da kim?"
"Ahh. O Claire. Benim sınıfımdan. Burda ne arıyor bende bilmiyorum ama bıraksaydın öğrenecektim."
"Öyle mi?" dedi alay edercesine gülümseyerek. "Peki ya sen burada ne yapıyorsun diye sorduğunda ne diyecektin?"
Sanırım haklıydı. Bazen haklı olması sinirimi bozuyor ama bunlarla uğraşacak vaktim yok.
"Her neyse Andy. Yardımına ihtiyacım var. Bana ablamın mezarını bulmamda yardım edecek misin?" diye sordum kabul etmesi ümidiyle.
"Tabikide. Bu eğlenceli olacak gibi görünüyor. Ama önce şu evimde dolaşan kan torbasını ortadan kaldırmam gerek."
Bu terim pekte hoş değildi aslında. Bir dakika. Ortadan kaldırmak mı?
Ben bunu düşünürken o çoktan evin yolunu tutmuştu bile. Peşinden koşarak onu yakaladım ve;
"Hey hey hey! Ne demek ortadan Kaldırmalıyım? Onu öldürmeyeceksin dimi?""Başka bi fikrin var mı küçük hanım?" dedi yine alay ederek. Gerçekten şu "küçük hanım" lafı sinirime dokunuyor.
"Bırak ben halledeyim. Eğer onu öldürürsen daha çok dikkat çekersin. Hatırlarsan eğer insanlar seni arıyor."
"İyi tamam. Ne yapıyorsan yap ve onu buradan alıp götür lütfen."
Kulübeye doğru koşmaya başladım. O sırada soracağı sorulara vereceğim cevapları düşünüyordum. Kulübeye vardığımıda Claire gizlice kapıyı kapatıp gitmeye çalışıyordu. Tam arkasına döndü ve beni görünce bir çığlık attı. Ah Tanrım! Bu ses beynimde yankılandıkca daha çok sinirlerimi bozuyor.
"Hey sakin ol Claire benim Kate. "
"S-senin ne işin var burada?!"
İşte beklenen soru geldi çattı. Ama benim cevabım çoktan hazırdı.
"Şu ödev için sana haber verecektim. Peşinden geldim ama burası neresi? Sen burada ne yapıyorsun?"İşte soru böyle sorulur. Gerçekten vereceği cevabı merak ediyordum. Burayı nerden buldu bu kız?
"Ben sadece.. bak aslında ben burayı önceden görmüştüm. Ama gitmeye bi türlü cesaret edememiştim. Sonunda merakıma yenildim ve geldim. Ama burada her kim yaşıyorsa bayağı zevkli biriymiş. İçerisi güzel döşenmiş."
Bu durumda bile döşemeleri düşünen bir kızın ne tür bi şizofreni hastası olduğunu siz hayal edin.
"Her neyse. Hadi gel gidelim buradan. Fazla sessiz bir yer. Beni ürkütüyor." dedi kolumdan tutarken.
"Bence de. Hadi gidelim. Buraya tekrar gelmemelisin bile. Senin için fazla tehlikeli he?"
Bir kahkaha attı. Ama gerçekten anlamıyorum. Bunun neyi komikti peki?
"Özür dilerim Kate ama duyanda seni her gece ormanda dolanıyorsun sanar."Haksız da değildi aslında. Bu ormanı benden iyi tanıyor olamaz ya. Gülümsedim ve onu evine bıraktım. Eve girdikten sonra ormana Andy'nin yanına gitmek için geri dönüyordum ki aniden karşımda belirdi. İyi insan yolun ortasına damlarmış.
Onu kolundan tuttuğum gibi sessiz bir yere götürdüm.
"Andy henüz saat öğleden sonra 3 ve insanların seni görmesinin gayet uygun olduğu bi saat. Daha dikkatli olur musun lütfen!" diye çıkıştım. Çünkü haklıydım."Haklısın Kate. Tamam kızma dalgınlığıma gelmiş."
"Her neyse. Fotoğraf bu ama mezarlığın yerini pek çıkaramıyorum. Sen burayı biliyor musun?"
"Bu mezarlık Forks' un dışında bir yer. Onu neden buradan uzak bir yere gömmüş olabilirler?"
"Bilmiyorum Andy. Ama bugün o mezarlığı bulmalıyız."
"Neden bu kadar çok bulmak istiyorsun? "
"Çünkü içimde garip bir his ablamın ölmediğini söylüyor"
Andy şaşırmış gözlerle bana bakıyordu. Ama ben kendimden emindim. N'olursa olsun kararımdan dönmeye niyetim yoktu...
OKUDUĞUNUZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM ^_^