Claire, okulun yabancısı sayılmazdı. Kate'e etrafı gezdirecek kadar binayı ezberlemişti. Fakat Kate bu durumu pek kabullenecek gibi görünmüyor.
Zil çaldı ve artık eve gitme vaktiydi. Sonunda..
Kat çantasını kapıp sınıftan çıkmak için koşar adım ilerliyordu. Çünkü burdaki insanların o büyüleyici kan kokusuna daha fazla tahammül edemiyordu.
Tam kapıdan çıkarken genç 18 yaşlarında bi çocukla çarpıştılar. BİG BANG!
Aman Tanrım! Bu çocuk. Onu bi yerden tanıyor olmalıydı. Yüzü pek tanıdık geliyordu. Yoksa o...
Hey! Dikkat et küçük bayan. Ne bu acele? Diye sordu gülümseyerek.
Şe-şey ben.. üzgünüm.
Ne! Üzgünüm mü? Aptal Kate. Bu duruma nasıl üzülebilirsin,
Tamam sorun değil, dedi yine o etkileyici gülüşünü atarak.Kate yoluna devam etti ve düşünüyordu. Nerden tanıyabilirdi ki. Hiç yabancı gelmiyordu. Yüzü, gülümsemesi..
Neyse yapacak daha önemli işleri vardı. Eve gidip bir şişe kan içmek hatırlamasına yardımcı olabilirdi belkide.
Evi okulun 5 sokak ilerisindeydi. Yürümeyi sevmiyordu. Koşarak yirmi dakikalık yolu beş dakikada gidebilirdi. Gayet mantıklı geldi ve tam koşacakken arkasından bir ses;
Heyy Kate! Beni beklee..
Ahhh olamaz. Bu Claire. Lanet olsun.Koşarak yanına geldi ve nefes nefeseydi.
Bir sorun mu var Claire? Diye sordu Kate. Çünkü bir an önce kurtulup eve gitmeliydi. Kızı ısırmamak için kendini zor tutuyordu.
Yok hayır. Sadece beraber gideriz diye düşündüm fakat baya hızlı yürüyorsun.
Sanane aptal. Belki acelem var. Git başımdan.
Öyle mi? Dikkat etmemişim
Ee nerede oturuyorsun peki?
634 numaralı evdeyiz. Yeni taşındık
Ah öyle mi? Evlerimiz karşılıklı o zaman. Bende 623 numaralı evde oturuyorum. Sabahları beraber gideriz okula. Bu harika olur!
Ya hiç sorma. Mükemmel. Her sabah senin bu durmaz çeneni dinlemek zorundayım. Gerçekten harika.
Bazı sabahlar işim oluyor. Ama yinede düşünürüm bunu.
Kate durumu açıklarken evlerine geldiklerini farkettiler ve vedalaştılar. Kate evin kapısını anahtarla açıp içeri girdi. Çantasını koltuğun üzerine fırlatıp montunu askıya astı. Buzdolabının kapağını açıp bir şişe kan aldı ve mikrodalgada ısıttı. Bu arada üst kattan bir ses;
Kate. Sen misin tatlım? diye sorarken aşağı ışınlandı âdeta. Kate'in annesi çok disiplinli ve gizliliği ciddiye alan bir kadındı. Ayrıca açık renk teni ve sarı gözleri, beline kadar uzanan sarı saçlarıyla çok muhteşem bir kadındı da. Kate'e sarılıp;
Nasıldı ilk günün? Anlat bakalım, diye sordu.Bilirsin işte anne. Her zamanki gibi saçma okul ve saçma insanlar.
Kate biliyorum zor bir durum ama bu kadar da soğuk bakmamalısın. Bu arada seninle konuşmamız gereken önemli bir durum var küçük hanım. Baban gelince hep beraber oturup konuşuruz. Şimdilik serbestsin. Odanı hazırladım
Teşekkürler anne.
Kate annesinin ne konuşacağını merak etmişti açıkçası fakat aklı hâlâ o çarpıştığı çocuktaydı. Kanını alıp odasına çıktı ve yatağına oturup bir yandan şişeyi yudumlarken bir yandan da düşünüyordu.
Artık o kadar çok düşünmüştü ki çok bunalmıştı ve dışarı çıkıp biraz gezmesi gerektiğini düşündü. Kesinlikle Kate topla şu kafanı hadi. Hatırlayacaksın eminim.
Aşağı inip montunu aldı ve annesine ben çıkıyorum deyip kapıyı çekti. Hava hafif rüzgârlıydı ve tam ona göreydi. Biraz koşu iyi gelebilirdi.
Saat öğlen 2.30 du. Ama gökyüzü sanki akşam 5 gibi karanlıktı. Evin az ilerisinde ormanlık bi alan vardı. İşte burası. Kimsenin bulamayacağı tek yer sanırım.
Kate koşmaya başladı. O kadar hızlı koşuyordu ki kimse göremezdi bile. Işık hızı gibi. Ama bu ona iyi geliyordu. Aklına estikçe koşardı ve kafasını dağıtırdı. Bi an yanından biri geçti sanki ve Kate yalpalayıp düştü. Kalbi hızla atıyordu. Bir hayvan olması onu korkutmazdı ama bu hayvan kokusu değildi. Bu koku.. BAŞKA BİR VAMPİRİN KOKUSU
Kate bu kasabada vampir olduğunu tahmin etmemişti. Ve bu durum onu bi o kadar da tedirgin etmişti. Peki yanından geçen kimdi? Başka vampirlerin olması iyi birşey mi?
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İÇİN LÜTFEN YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN. HER YORUM DİKKATE ALINACAKTIR. TEŞEKKÜRLER :)