((Medya - Caner))
Uyandığımda Can koltukta oturmuş kahvesini içerken bilgisayarda bir şeylerle ilgileniyordu. Beni fark ettiğinde gülümsedi ve günaydın güzelim dedi. Aynı şekilde gülümseyerek karşılık verdim ve günaydın Can'ım dedim. Ardından üzerimi değiştirmeye odama geçtim. Rutin işleri yaptıktan sonra okul kıyafetlerimi giyip odadan çıktım. Can da anahtarları almış beni bekliyordu. Can zaten hep dakik birisi olmuştur. Gecikmelere ve düzensizliğe katlanamaz. Bugünki kıyafetleri yine jilet gibi ve düzenliydi. Ne yalan söyleyeyim her şey yakışıyor ona. Bugün diğerlerinden farklı olarak ekru bir kazak giymişti. Pantolon ve ayakkabılar yine aynı modeldi. Sanırım bugün toplantısı yok.
Ben bunları düşünürken arabaya binmiştik bile. Araba ilerlemeye başlayınca kafasını bile çevirmeden 'Ahsen kemerini tak.' dedi. Söylemiştim düzensizliğe katlanamadığını. Can okula doğru ilerlerken konuşmaya devam etti..
-Okulda bir sıkıntı olursa beni ara, hemen yanına gelirim güzelim tamam mı?
-Hayır Can, o dünde kaldı. O an şaşkınlıkla ne yaptığımı fark etmedim bile. Ben kendimi savunabilirim, korumaya ihtiyacım yok. Merak etme hiç bir şey olmaz. Zaten okul bizim değil mi? Bir şey olsa anında haberin olur. Endişelenmene gerek yok..
-Haklısın zaten anında haberim olacak. Ama sen yine de dikkat et, ben kameraları inceletiyorum. Bir şey çıkarsa seni ararım. Geldik güzelim, dikkat et. Güle güle..
-Tamamdır Canım, görüşürüz.
Okulun bahçesine girdiğimde nerdeyse herkesin bana baktığını gördüm. Belki yanılıyorumdur, ama emin değilim. Hemen Helin'in yanına gittim ve neler oluyor diye sordum..
-Asıl sana sormalı valla, neler oluyor? Herkes biliyor okulun sahibi olduğunu artık. O yüzden bakıyorlar galiba. Dün neler oldu öyle? Mesajlarıma da cevap vermedin?
-Haa, pardon ben telefonu tamamen unutmuşum. Can'la biraz dolaştıktan sonra eve gittik, sonra hemen uyumuşum zaten. Dün neler olduğunu biliyorsun zaten, duymuşsundur. Çok dedikodu çıktı mı ya?
-Aa, ne dedikodusu canım?! Dedikodu kazanı kaynıyor resmen! Herkes, istisnasız herkes bunu konuşuyor. Sanırım şuan okuldaki herkesin gözleri senin üstünde ve herkes seni merak ediyor. Kimsin? Neden bunca zaman kimseye okulun senin olğunu söylemedin? Dün Caner'le ne işin vardı? Aranızda bir şey mi var? Neden kavga ediyordunuz?
-Aaah yeter! Şiştim ama Helin ya! Hiç doğru düzgün bir şey yok mu söyleyeceğin?!
-Aslında bence seni mutlu edecek bir şey var.. Sabah ilk iş kıvırcık seni sordu, nerde diye. Bende henüz gelmediğini söyledim, sonra da bişey demeden gitti. Sanki moralini bozan bir şey var gibiydi. Bir konuş istersen, kantindedir şimdi.
-Tamam, ben gidip bir bakayım. Sonra görüşürüz.
-Görüşürüz.
Hızlıca kantine doğru yol aldım. Masaya kollarını yaslamış, ellerini çenesinin altında birleştirmiş, kara kara düşünüyordu. Bakalım kıvırcığın canını sıkan neymiş?
-Kıvırcık?
Düşüncelere o kadar kaptırmıştım ki kendimi, bir anda kıvırcık deyivermiştim Arda'ya.. Bunun üzerine şaşkınlık ve mutluluk karışımı bir şey oluştu yüzünde. Mutlu ettiğime sevinmiştim. Şimdi gülümsüyordu. Ama söylemesem daha iyiydi sanki..
-Demek sen de artık adımı kullanmayacaksın ha? İşte bu güzel haber!
-Şey, ağzımdan kaçıverdi işte.. Her neyse, beni sormuşsun? Bir şey mi oldu, moralin bozuk gibi sanki? Seni hiç böyle görmemiştim.
-Aslında evet, biraz moralim bozuk. Neyse onu geçelim de ben şey için çağırdım seni, herkes seni konuşuyor ve bir kavgadan bahsediyorlar. Ve daha bir sürü şeyden.. Merak ettim de dün tam olarak ne oldu? Caner'le aranızda ne geçti sizin?
-Öncelikle, Canerle aramızda hiç bir şey yok. Sadece davranışları beni rahatsız ediyordu. Ve uyarmak istedim, ama bir anda kavgaya dönüştü mesele. Sonra araya Can girdi falan işler karıştı anlayacağın. Can okulun benim olduğunu sinirle, bağırarak söyleyince herkesin dikkati bize çevrildi tabi. Şimdi de onu konuşuyorlar muhtemelen.
-Aslında.. Bir tek onu konuşmuyorlar.. Caner ve senin sevgili olduğunuzu, senin ona okulun senin olduğunu söylemediğin için Caner'in sinirlendiğini ve bu yüzden kavga ettiğinizi sanıyorlar. Ve bir şey daha var..
-Ne? Neymiş o? Daha saçma ne olabilir ki?!
-Sanırım buna çok sinirleniceksin.. Şey.. Senin Caner'i ve Can'ı.. Aynı anda idare etmeye çalıştığını söyleyenler var. Ben buna tabiki inanmıyorum. Ama bunu da konuşuyorlar maalesef.. Ben susturmaya çalıştım ama susacaklarını sanmıyorum..
-Buna inanamıyorum! Neye dayanarak bunu söyleyebiliyorlar?! Hangi hakla?! Onlara son sözün kimde olduğunu hatırlatmanın vakti geldi!
-Ne yapacaksın ki?
-Onu herkes görecek.. Bu arada sen susturmaya çalıştım dedin. Ne yaptın ki? Anlayamadım?
-Densizin biri bana bir anda bunu söyleyince.. Çok sinirlendim, e tabi biraz da yüzünü dağıtmış olabilirim..
-Ne?! Sana bir şey oldu mu? İyisin değil mi? Neden böyle bir şey yaptın ki?!
-Fazla sert vurdum galiba, benim sadece elimi sargıya aldılar. O şerefsiz de hala revirde.
-Banane ondan, hakettiğini bulmuş! Eline bakmak istiyorum, çok mu kötü?
-Yo, hayır. Acımıyor bile..
Elini bana doğru uzattı, büyük elini iki avucumun içine aldım ve dikkatlice baktım. Sanki sargıdan bir şey görebilirmişim gibi.. Ama bırakmak istemedim, bir süre öylece baktım avucumun içindeki o büyük, güzel ellere.. En sonunda dünyaya döndüm ve anında ellerini bıraktım yavaşça. Sonradan zil çaldı ve birlikte sınıflarımızın olduğu koridora yöneldik. O sınıfına girdikten sonra ben müdür Bey'in yani amcamın yanına gittim. Ve bir şey rica ettim. Aslında bu bir emir sayılırdı, çünkü bu okulun çoğu benim. O ricamı el-mecbur kabul ettikten sonra ben sınıfa çıktım. Sonraki ders müdür bir duyuru yaptı ve herkes okulun geniş bahçesinde sıra oldu. Tabi ben hariç.. Artık planımı uygulamanın zamanı gelmişti! Amcam müdür bey, herkesi susturduktan sonra konuşma sırası bana gelmişti..
-Burda, benim okulumda, benimle ilgili ne kadar saçma ve iğrenç şeyler konuştuğunuzu biliyorum. Buna cüret edenler 2 yıldır olduğu gibi susup bir şey söylemeyeceğimi sandınız değil mi! Ama hayır! Artık size burda patronun kim olduğunu hatırlatmanın zamanı geldi! BURDA PATRON BENİM! Ve bundan sonra burda benim kurallarım geçerli olacak! Aksini isteyen bu okuldan defolup gider! Şimdi dedikodulara gelelim.. Size tabiki özelimi anlatmayacağım. Sadece bilgilendirme yapıyorum! Şunu bilin ki Caner benim kuzenim ve bu okulun ikinci vârisi. Ve aramızda güçlü bir dostluk ve akrabalık bağından başka hiç bir şey yok, olamaz! İkincisi ve en saçması, Caner'le tanışmıyoruz bile! Tabiki aramızda hiç bir şey yok! Bu konularla ilgili bir daha konuşulursa, sonuçları sadece okuldan atılmak olmaz haberiniz olsun!! Ha bir konu daha var, Arda'ya saçma sapan şeyler söyleyip dayak yiyen salaklara sesleniyorum! Şuan revirdeler ama beni duyuyorlar! Siz salaklar okuldan atıldınız!! Bu da size ibret olsun! Şimdilik bu kadar, tekrar söylüyorum ve bundan sonra bunu çok duyacaksınız. BEN MELİS KORKMAZ VE BURDA PATRON BENİM!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRETA
غموض / إثارةAhsen, tanınmayı sevmeyen, okuduğu okulun sahibi, varlıklı bir ailenin çocuğudur ve vârisi olduğu lisede 2.sınıf okumaktadır. Annesiyle birlikte İzmir'de yaşayan Ahsen, zaten içine kapanık olan kızımız babasının vefatından sonra tek tük kelimelerle...