bölüm/4

36 11 13
                                    

♟️⛓️♟️

Saat öğleden sonra bire gelirken, bana verilen tek kişilik odanın camından dışarıda vakit geçiren öğrencileri izliyordum. Hepsi oldukları yerde, oldukları halleriyle oldukça mutlu gözüküyordu.
 
'Burada mutlu olabilir miydim? Ya da gerçekten buraya mı aittim?'

Buraya gelişimizin ve o olayın ardından bir gün geçmişti.

Dün atılan çığlıklar, sadece ölümün değil aynı zamanda bir yıkımın da habercisiymiş.

Adının Chubacabra olduğunu söyledikleri yaratıklar, Akademiye saldırmak istemiş fakat bahçeden içeri girememişti. Avcılar onları avlarken büyücülerin oluşturduğu kalkan, Akademiyi ve etrafındakileri koruma altına almıştı.

Biz ise abimle hiçbir şey anlamayarak birbirimize bakmak dışında bir şey yapmamıştık. Daha sonra abim bir şeylerin ters gittiğini anladığı an hızla kolumdan kavrayarak beni arkasına çekmişti.

Yere çöken Bansheeler ise çoktan ayağa kalkmıştı. Burada ki herkes tüm bu olanlara alışık olduklarını gözümüze sokarcasına hayatlarına dönmüş, sanki öyle bir hadise yaşanmamış, hiçbir şey olmamış gibi kaldıkları yerden devam etmişlerdi. Bu, burada yaşadığım üçüncü şaşkınlık ve ilk kızgınlıktı.

Bilmiyorum, belki de ben abartıyordum. Fakat dışarıda onları korumak için uğraşan arkadaşlarına yardım etmek adına hiçbir şey yapmıyor olmaları, buraya karşı ön yargılarıma bir yenisini daha eklemişti.

Aradan geçen bir kaç saat sonra, avcılar tüm o yaratıkları öldürmüştü. Oluşan kalkanlar kaldırılırken hepsi tek tek içeri girmişti.

Math, bizi akademi yöneticisine götürmüştü. İsminin Georg olduğunu öğrendiğimiz adam bize uzun bir konuşma yapmış, buraya dair bilgiler vermişti.

Bulunduğumuz bölge, akademiye ve öğrencilere aitmiş. Extraordinari toplam yedi diyardan oluşuyormuş. Burada eğitim aldıktan sonra başarılı olanlar, Dünya'ya da görev için gidebiliyorlarmış. Bu seçim hakkı da sadece öğrencilere aitmiş.

Bu, tekrar evimize dönebilmemiz için başka bir şanstı.

Bu arada, William ile odalarımız farklı katlardaymış. Bu da, artık abimin kıyafetlerini çalmak o kadar kolay olmayacak demek oluyordu.

İtiraf etmeliyim ki, bu duruma başlarda çok üzülsemde aklıma gelen mükemmel planlar sayesinde vazgeçmiştim. Neyse ki hâlâ böyle şeylere kafa yoracak kadar akıl sağlığım yerindeydi. 

Ne! Ailem kayıp diye akıl sağlığım yerinde olduğu için sevinemez miyim?

Durun! Bu muhabbet çok saçma bir hal aldı. Galiba yanılı....

Çalan kapı düşüncelerimi bölerken gelenin kim olduğuna bakmak için arkamı dönmüştüm.

Gelen kişi Sarah'tı. Elbette göz devirmiştim. Bu kıza nedense pek ısınmamıştım.

"Dalgın gözüküyorsun, Laura."

'Öyle olduğum için olabilir mi acaba?' diye düşüncelerimi dışarıya vurmadım elbette.

"Bir sorun mu var ?"

Kapıyı ardından kapatarak içeri girmişti.

"Buraya gelirken hiçbir eşyanızı almadınız."

Söyleyeceği sözleri seçiyor gibi bir hali vardı.

"Yangında yandıkları için."

Başımla onaylamıştım. Evet, burada yaşayacaktık ama tek bir kıyafetim bile yoktu. Ve ben, her gün aynı kıyafetleri giyecek bir kız da değildim. Sanırım yukarıdaki üzüntümü artık anlamışsınızdır.

VEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin