30.Bölüm: Seçimler ve Tercihlerimiz
*Mevzu kendi gökyüzünü bulmaktaydı.*Baba...iki hece...dört harf...
Söylenmesi en kolay kelime.
Yaşanması en zor kelime...
Bir kız çocuğu babasına aşık büyür, bir kız çocuğu kendine idol olarak babayı seçer, bir kız çocuğu babayı çok sever.
Bir baba kızını aşkla büyütür, bir baba kızı için kendi olmaya çabalar, bir baba kızını o küçük çocuktan daha çok sever.
O küçük kız çocuğu bunların hiç birini bilmez. Babasının aşkını, emeğini, her daim onun arkasında oluşunu bilmez, babanın ona olan ilgisini bilmez.
Babayı üzer, kırar, parçalar...
Fakat baba bunları sineye çeker. Baba yapılan her hatayı kızına ders niyetine öğretir. Baba, kızı yaşamının her lahzasında hayata hazırlar. Ona bir şey olmasına mahal vermemek için didinir, uğraşır, çabalar.
Sonra baba yorulur...pes eder...
Küçük kız çocuğu her daim babasını düşünür. Babasının yaralarının olduğunun, onun içinde hala küçük bir oğlanın yattığını bilir.
Küçük kız babasını iyileştirebilmek için ona sürekli adım atar. Ona biraz da çocuk olmayı öğretmek ister.
İster ki babasını onu dinlesin, ister ki babası ona anlatsın, ister ki babası kızına güvensin.
Küçük kız çocuğu babasını öğrenmek ister. Onun ne yaşadığını, ne düşündüğünü, ne yapmaya çalıştığını öğrenmek ister.
Küçük kız babasının omuzlarında ki yükü paylaşmak ister.
Ve en önemlisi de kız babasına "yalnız değilsin, hiç yalnız olmadın." Demek ister.
Sonra kız adım atar...baba adımı engeller...
Baba her zaman kızının arkasında olduğunu hissettirmeyi düşlerken kız çocuğu babasının yanında yer almayı düşler.
Baba kızı ona sığınsın ister,kız babası ona güvensin ister.
Küçük kız çocuğu babasını öğrenmeyi amaçlarken baba kız çocuğunu anlamayı amaçlar.
Babanın da küçük kız çocuğunun da bilmediği tek şey vardır aslında.
Konuşmak,anlatmak,dinlemek...
Kız adım atmış baba engellemiş,baba adım bile atmamış...
İkisi de birbiri için gözyaşı dökerken gözyaşlarında boğulup ölmüşler.
Baba kızından,kız da babasından gitmiş.
İkisininde dudaklarından son kez aynı kelime çıkmış;
Belki...
Çünkü sadece belkiler onları teselli edecek yahut umut vaad edecek tek kelimeymiş...
Öylesine zor bir gece geçiriyordum ki yaşamımın hiçbir lahzasında bu kadar zorlandığımı hatırlamıyordum. Her şey bir anda gelişmiş bir anda kendimi Amerika'da bir hastane koridorunda bulmuştum. Böylesine korktuğum veya tükenmiş hisssettiğim bir gün daha yoktu. Sanki her şey kurgulanmış ve benim aleyihime çalışıyordu.