13.Bölüm:Tek Vücut
*Uzaktan bakıldığında tek vücut gibi duruyorduk*Bilmediğimiz gerçeklikler olduğu zaman yaptığımız ilk şey onları öğrenmeye çalışmak olur. Ortada olan gizemi çözmeye çalışırız.
Bu gayet doğaldır.
Öğrenmek istememiz ne kadar doğalsa, öğrenmek için çabalamamız da oldukça doğaldır.
Önmeli olan bu gizi öğrenirken nasıl davrandığımızdır. Kişiyi öğrenmek için zorlamak doğru değildir. Kişiyi anlatmak için darda bırakmak doğru değildir. Kişiyi zorlamamalıyuz.
Aynısını yaptım onu zorlamadım.
Peki ya bu bilmediğim gerçeklikler karşıma çıkartılırsa?
İşte o zaman her hakka sahibim...
Asel sorduğum soruyu anlamamış gibi kesikçe sordu. "Senaslarımızın benim çalıştığım şirketle ne ilgisi var?" Kendimden emin bir şekilde cevap verdim. "Asel senin yaşadığın bu sters, kaygı bozukluğu, sinir durumu sadece bir şirkette çok çalıştığından olmaz. Başka bir şey olmalı."
Asel kendini korumak ister gibi sinirle cevap verdi. "Doktor değil misin? Belki herkes aynı tepkiyi vermiyor olabilir. Bunu bilmiyor musun?"
Beklediğim bir yanıt olduğu için kendimi açıkladım. "Tabiki de biliyorum Asel. Bildiğim için zaten senin böyle bir tepki vermeni saçma buluyorum." Sonra Gökyüzü 'ne döndüm. Gözleri gözleirimin en derinine bakar gibi dikkatli bakıyordu. Sarsıldım. Bu bakışlar oldukça derindi. Eliz' e kaydı bakışlarım Asel'in akmak üzere olan gözyaşlarına şaşkınlıkla bakıyordu.
Asel en sonunda pes etmiş gibi cevap verdi. "Lilya... Bunu sana söyleyemem. Bunu sana yapamam." Emin olduğum bir diğer konuda buydu. Bana bazı şeyleri ben onu teşfik etmezsem anlatmayacaktı.
Oturduğum yerden kalkıp, ayak ucuna dizlerimin üstüne çöktüm. Ellerini ellerimin arasına aldım. Akan gözyaşlarına bakarak konuştum." Asel ne hissettiğini anlamıyorum. Biliyor musun ben meslek hayatım boyunca seans yaptığım her hastayı hissettim. Bu bahsettiğim anlamak değil. Ben zaten sizi anlıyorum. Fakat seni hissedemiyorum. Eliz mesela onu hissedebiliyorum. O farkında değil ama ben onun şu saniye burda ne düşündüğünü bile anlıyorum. Gökyüzü mesela onunla yaptığım bir dakikalık konuşmada bile iliklerime kadar onu hissediyorum. Fakat seni hissedemiyorum. Kartların hep gizli. Kendini kapatmışsın. Sana ulaşamıyorum. "Akan gözyaşları daha da hızlanırken mırıldandı." Lilya ben... Çok korkuyorum. "Onu anlıyordum. Çünkü kapıma bırakılan notlardan anladığım kadarıyla hiç iyi şeyler olmuyordu. Elimle gözyaşlarını sildim. Konuşmaya başaldım."Korkular beynin yarattığı bir oyundur. Bunu sakın unutma sen korkmadığına kendini inandırırsan işte o zaman hiçbir şey seni etkilemez olur. Hem bak ben senin yanındayım, Eliz var burda, Gökyüzü'de burda."
Onlara laf atmıştım. Asel kafasını çevirip onlara baktı. Gökyüzü onu bakışlarıyla sever gibi bakıyordu. Abi gibi bakıyordu. Eliz ise garip bir şekilde alayla yada acıyarak bakmıyordu. Gökyüzü kadar olmasa da onun da bir şeyler hissettiğini anlamıştım. Asel ayağa kalkıp Eliz'in yanına gitti. Akan gözyaşları eşliğinde konuşmaya başladı. "Şey... Lilya sarılmaktan nefret ediyor. Gökyüzü'de bana biraz korkutucu geliyor. Şuan sarılmaya ihtiyacım var. Sana sarılabilir miyim?"
Eliz'e baktım. Yüzünde hiçbir şeyin belirtisi yoktu. Gökyüzü'ne baktım. Onlara gülümseyerek bakıyordu. Kendimi düşündüm. Şaşkınlıkla bakıyordum. Çünkü Gökyüzü' nden değil Eliz'den korkmalıydı. Ayağa kalktım Asel'i onun yanından almalıyım. En sonunda Eliz ağzını araladı. "Burda salya sümük ağlama diye izin veriyorum." Dedikten sonra kollarını açtı. Asel ise bunu bekliyormuş gibi ona sarılarak ağlamaya başladı. Şaşkınlıkla gözleri kapalı bir şekilde bu yaralı kıza sarılan Eliz 'e baktım. Bu çocuğa ne olmuştu? Bir adım gerilerken ayağım takıldı, düşmek üzereyken Gökyüzü beni belimden tutup yanına oturttu. "Çok dikkatsizsizsiniz Doktor hanım."