Bölüm 6

21 4 21
                                    

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayıııııın. :) 

Ders bittikten sonra garip bir şekilde yerimden kalkmadım... Keşke önceki tenefüste Soner 'in sınıfını ona sorsaydım.Sınıfını aramaya gidersem bana güler mi ki ? Bu ihtimali gözden geçirmeyerek salak gibi yerimden kalkıp Soner 'in sınıfını bulmaya çalıştım. Tamam çok çok yakın arkadaş değildik ama sonuçta bana arkadaş olma teklifi etmişti... İç sesim :

-''Arkadaş olma teklifi mi o nasıl teklif ya,benim bildiğim ergenler genelde çıkma teklifi eder'' Göz devirip :

-'' Sen bunu anlayamazsın ve... arkadaş olmuştuk işte,yaniii bende bir nevi arkadaşımın sınıfına bakmaya gidiyorum.'' Kendi katımızdaki sınıfların çaktırmadan önünden geçmeye çalıştım. Aynen çalıştım çünkü bayağı görünüyordum. Sonunda hiç birinin içinde göremeyince koridorun sonundaki merdivenlere yöneldim.Ceketimin şapkasını kafama geçirip merdivenden inmeye başladım. Ve... ya neden sürekli merdivenlerde birileri olmak zorunda !!!! ?. 

    Bir anda sağ omzumda bir el hissettim. Aniden hızla arkamı dönünce olmayan dengemi de kaybedip düşmemek adına bana dokunan kişinin omzuna tek elimi koydum. Korkuyla yüzümü kaldırıp tutunduğum kişiye bakınca utançla ve korkuyla yerin dibine girdim ,çünkü çarptığım kişi Tuğbaydı.Tuğba anında yüzünü buruşturup sertçe omzundaki elini çekti ve yüzüme bakıp sırıttı. 

   İç sesim : '' Sırıtmaktan başka bir işi yok mu bu farenin ? '' Bir anlık boşlukla Tuğba 'nın yanında olduğunu unutup hafifçe kıkırdadım ve :

-''Fare mi ? yanlız bunu Tuğba duyarsa erinmeden üşenmeden senin yanına gelir ve seni mahveder ona göre. '' Tuğba kaşlarını çatıp bağırmaklı bir sesle :

-'' Bana mı gülüyorsun ya sen... bir dakika ya,saçım mı kötü görünüyor,makyajım mı akmış, yeni çıkan sivilcemi iyi kapatamış mıyım ? '' Bu sefer gülmem nerdeyse kahkaha haline gelmek üzereydi. Tuğba resmen benim Adal olduğumu unutmuş bir yakın arkadaşına söyler gibi söylemişti . Tuğba 'nın jeton düşünce sinirle beni itekledi ve :

-'' Sen bu sefer bittin Adal,sana öyle bir şey yapıcam ki aklını alıcam.'' diye bağırdı ve hızla tuvalete doğru koştu.Ne yaptım da ya? Ama açıkçası içimde bir ürperti oluşmuştu. O sırada koridorda Cihan 'ı merdivenlerden inerken kahkaha attığını gördüm.Neden sürekli böyle olaylar olduğunda karşılaşmak zorunda kalıyorduk.? Bakışları bana dönünce yeni düzene sokabildiğim dengemi yine kaybettim ve belli etmeden korkuluğa tutundum.

      Gülerek merdivenden inip yanıma geldi ve :

-'' Tuğbayı yine nasıl sinir etmeyi başardın ? '' dedi gülerek. Kafamı kaldırıp simsiyah gözlerine baktım ve kekeleyerek konuşmaya başladım :

-'' Ş-şey... yani a-aslında o... geldi yanıma... sanırım bir şey söylicekti. '' Gülerek yüzümü incelemeye başladı. Utançtan kafamı yere eğip kafama geçirdiğim şapkanın yüzümü kapatmasını sağladım. Ve...bir dakika. Cihan 'ın kolunda daha önce hiç görmediğim kırmızı bir renkle yazılmış bir şey gördüm. Kafamı kaldırdım ve gözlerimi iyice kısıp ne yazdığına bakmaya çalıştım. Ve A-HA... sol kolunun üstünde aynen şöyle yazıyordu :

Lâ = sonsuzluk hecesi ( buraya bir parantez açıyorum tam olarak böyle yazmıyor ,yani La kelimesinin altında, sonsuzluk hecesi yazıyor , siz bu şekilde düşünün yani ;) ) 

Cihan kaşlarını çatıp nereye baktığımı görünce aceleyle kısa kollu t-shirtünü yazı görünmeyecek şekilde kapattı ve :

-'' Neyse görüşürüz Adal gitmem lazım'' diyip arkamdan merdivenlerden inerken yavaşça kolunu tuttum. İç sesim :

Kafesteki KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin