Bölüm 3

46 8 20
                                    

Son dersteyim şu an , yani Tarih dersinde . Konu Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi . Neden bunu söylediğim hakkında hiç bir fikrim yok . Sınıf çok sessiz bir ben konuşuyordum sadece o kadar . Konuşuyorum derken hocanın konu hakkında sorduğu soruları cevaplıyordum.Hoca 1. dönem sınav tarihini verince sınıftan isyan sesleri çıkmaya başladı , hoca hepsine göz devirdiği sırada çıkış zili çaldı, toparlanıp kafama kapüşonlumun şapkasını taktım ve hızla sınıfın kapısına doğru ilerliyordum ki :

-''Adal '' 

           Çekinerek arkamı döndüm çünkü bana kimin seslendiğini çok iyi biliyordum , ''Cihan'' .Cesaret edip kafamı kaldırdım ve tam o sırada Tuğba gelip kolunu Cihan ' ın omzuna attı. Utanarak gözlerimi yine önüme eğdim .Cihan bir bana bir de kolundaki Tuğba ' ye baktı , Tuğba ona sebebini anlamadığım bir şekilde gülümsedi , ve  bana doğru bir kaç adım attı ve tam önümde durdu , çekinerek yüzümü kaldırdım. O hala pis pis sırıtıyordu. Sonra önüme düşmüş bir tutam saçımı,yavaşça kulağımın arkasına sıkıştırdı ve omzuma çarparak sınıftan çıktı .

            Gözlerimi tekrar Cihan ' a çevirdim, o da bana hafiften gülüyordu . Az önce Tuğba 'nın yaptığı gibi bir kaç adım attı ve önümde durdu.Utanarak kafamı öne eğdim . Sanırım ben gerçekten sıkıntılı bir gerizekalıyım... Ve ben kalp krizinden ölmek üzereyken , konuşmaya başladı : 

-'' Dün seni okulun arkasında gördüm.Emir yine sana bir şeyler söylüyordu sanırım.'' onaylamam için göz kırpınca sessizce kafamı salladım , ve o da devam etti :

-'' Onlarda kaçarken bu kitabı düşürdün, senin arkandan koştum ama çok hızlı koştuğun için sana yetişemedim'' dedi gülerek.Ben ise şaşkınlıkla hala mal mal Cihan 'a bakıyordum . Arkamdan mı koşmuştu gerçekten ?  benim ?. Artık kaç dakikadır Cihan ' a bakıyorsam bana şaşkın şaşkın bakıyordu . Genelde biriyle en fazla 4 saniye göz teması kurabilirdim . Utanarak Dostoyevski ' nin Yeraltından Notlar kitabını aldım. Tam arkamı dönüp koşmaya hazırlancaktım ki Cihan yine konuşmaya başladı : 

-''Kitabı okuduysan ben de okuyabilir miyim acaba ? '' Kaşlarımı çatıp gözlerimi ona çevirdim ve o da :

-'' Ne tür kitapları okuduğunu merak ettim açıkçası ,ya da hangi türlerden hoşlandığını.'' Ben hala şaşkın şaşkın ona bakıyordum , sonra dayanamayıp kafamı hafifçe ''tamam'' anlamında sallayıp kitabı ona uzattım. Gülerek kitabı elimden aldı , ve alırken parmaklarının ucu kitabı tuttuğum elime değdi. O hala yüzüme bakıyordu -salça gibi - olan suratıma . Her an bayılabileceğim için hızla kitabı atar gibi eline bıraktım ve sınıftan önce hızlı adımlarla sonra koşarak ayrıldım. Ayrılırken Cihan ' ın kıkırdadığını duydum ve içimden kendime küfür ettim. Ve elimi kafama vurmamak için zor tuttum. 

Koşarken bir ara Tuğba , Emir ve bir kaç kişiyi daha gördüm. Hem gülerek hem de konuşarak bana bakıyorlardı. Açıkçası korkmuştum. Hemen kendi dolabıma doğru yöneldim. Dolabımın üstüne yazılmış ve çizilmiş alaycı resimleri görmezden gelerek , dolabı açtım . Hızla bütün eşyalarımı çantama rastgele koyup dolabımı kapattım. Tam arkamı dönecekken tekrar birisine çarptım '' HAY LANET ''. Kafamı kaldırıp kime çarptığıma baktım ve ufak çaplı bir şok geçirdim. '' Lacivert gözlü çocuk '' . Ona çarpmıştım. Tam düşücekken kolumu tuttu ve beni kendine çekti. '' bu kilodaki birini nasıl oluyor da zorlanmadan yakalayıp tutuyor ?

               Lacivert gözleri ile bana gülerek bakıyordu. Neye gülmüştü ki ? Ya Adal varya sen gerçekten sıkıntılısın. Kime gülüyor sence aptal ! O da bana gülmüştü... İç sesim : ''E ne var ki güldüyse herkez gülünce bir şey olmuyor o gülünce oluyor. Hayırdır Adal ?'' Bu sorunun cevabını gerçekten bilmiyorum ama... Gerçekten bilmiyorum benden özür dilediği gün ona biraz bağlanmış olabilirim.

       Saçma bir şekilde gözümden yaşlar akmaya başladı. Salak mıyım ben ? İç sesim : '' SENCE ? ''. Koridordaki bütün gözler bize çevrilmişti. Ağladığımı gördüğü an gülümseyen yüzü bir anda ciddileşti, kaşları çatıldı. Gözüm bir anda koridordaki kişiye takıldı ! CİHAN ! . Bizi gördüğü an kaşlarını çatabildiği kadar çattı ve hızla bize doğru yürüdü ve lacivert gözlü çocuğu iteleyip :

-'' Napıyorsun lan kıza ? niye ağlattın ? '' dedi sesini dikkat çekmiyecek bir tonda tutmaya çalışarak . Gözlerim yuvalarından çıkmak için fazla istekli bir şekilde Cihan ' a bakıyordu. Lacivert gözlü çocuk önce kolunu sert bir şekilde Cihan 'ın elinden kurtardı. Sonra tekrar bana baktı , ve üstüme doğru gelmeye başladı. Ona olan hayal kırıklığım ayaklarımı önce yavaş yavaş sonra daha hızlı bir şekilde geriye doğru ilerledi. Arkamı dönüp koşucakken yalvaran bir ses tonuyla konuşmaya başladı : 

  -'' Gerçekten özür dilerim Adal seni ağlatmak istemedim , sadece seni g- '' devam etmedi sadece öylece yüzüme baktı . Ben de  kısık ve ağlamaklı sesimle :

-'' A-adımı nerden biliyorsun ? '' yavaşça gözleri yine gözlerime döndü. İç sesim gerizekalılığıma küfürler yağdırıyordu. Bir kaç saniye daha bana baktı ve : 

-'' Şey... ben '' nasıl bilemedim ki okuldaki herkez beni elbette tanıyordu . Bu cüsseye sahip olduğum için... Gülümsemeye çalışarak :

-'' Tamam sorun değil , adımı sende biliyorsun... herkez gibi inan ne şaşırdım ne de kırıldım'' ve bunu söylerken ilk defa kekelemedim . Arkamı döndüm, koşarak okul bahçesine çıktım ve beni okulun çıkış kapısında bekleyen Berat abiyi gördüm. Berat abi benim daha doğrusu annem ile babamın benim için tuttuğu şoförümüz. Depresyondan yeni yeni çıktığım dönemlerde kalabalık ortamlara girmek istemediğim için servis ile gitmek istemedim. Adımlarımı yavaşlatıp gözlerimde birikmiş yaşlarımı sildim ve arabanın yanına doğru gittim. Tam kapıyı açıp binicekken :

-''Adal '' dedi bu sesi yine tanıdım ve yavaşça arkamı döndüm ama bana bakan lacivert gözlere çevirmedim gözlerimi . Tam önümde durdu ve hayatımın şokunu yaşayacağım soruyu sordu :

-'' B-benimle arkadaş... olur musun ?'' Şok içinde yüzümü kaldırdım . O anın şaşkınlığı ile Berat abi bile arabadan inip yanıma geldi .( Neden bilmiyorum ama burda çok güldüm,sjsjsjsjsjsjd oha ya hala gülüyorum. Ya ben gerizekalı mıyım yorumlara yazın ;) ).Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu Berat abinin gelmesine rağmen. Kendime sordum '' ben bunu istiyor muyum ? , ona ihtiyacım var mıydı ? '' İlk sorunun cevabını bir kaç saniye düşündüm , ilk soruda bir karara vardığıma göre ikinci soruya gerek bile yoktu . Tekrardan gözüme akan yaşlarımı silip gülümsedim ve tereddütsüz bir şekilde elimi uzattım. Adal sen gerçekten '' yılın malı '' ödülünü almalısın . O da gülümseyerek elini uzatıp elimi sıktı. Ve kaç gündür ona sormak istediğim soruyu sordum :

-'' A-a '' Gerçekten bıkmıştım bu saçma sapan ve gereksiz kekelemelerimden . Gözlerimi bir kaç saniye kapattım ve derin bir nefes aldım :

-'' Adın ne?'' şaşkınlıkla hem onun hem de Berat abinin kaşları yukarıya kalktı. Sonra tereddütsüz bir şekilde kalbimin orta yerine kazıyacağım adını söyledi :

-'' Soner '' yapmıştım , başarmıştım. 

... 

Şaka maka ben hala gülüyorum sjsjsjsjsjsjsjsd aynı zamanda ağlıyorum. Ağlıyorum ama gözümden yaş gelmiyo , çıldırıcam ya. HAHAHAHAHAHAAHHHH hala gülüyorum. Sanırım bu gidişle veterinere gidicem. Neyse onu geçelim bölümün YİNE olmadığını herkez gibi bende biliyorum. Evet şu an gerçekten ağlamaya başladım. Abi sinirim bozuldu ya , bir hikaye bile yazamıyorum . Neyse ben gidiyorum sakinleşmem gerek. Takip etmeyi ve oy vermeyi unutmayın. Ve altı çizili bir şekilde söylüyorum :

(SONER SAPIK DEĞİL !!!!! )   bu cümleyi kime söylediğimi kendileri biliyor. SJSJSJSJSJSJSJSJD

Kafesteki KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin