Sıfır ciddiyetli bir finale hazırlık bölümü...
---
Açık pencereden sızan parlak güneş, doğrudan kapalı göz kapaklarına iliştiğinde rahatsızca yerinden kıpırdanıp yumduğu gözlerini yavaşça açtı.
Tanıdık olmayan eski görünümlü fakat bakımlı tavanla karşılaştığında ne olduğunu hatırlamaya çalışarak ağrıyan başı eşliğinde uzandırıldığı yatakta oturur hâle geldi. Bunu yapmasıyla muhtemelen ateşini dindirmesi için alnına konulmuş nemli bez alnından kayarak karnına düştü.
"Ne-neler oluyor?" Diye geçirdi içinden bulunduğu odayı süzerken. Onunla birlikte hâlâ uyuyan bir kız ve uyanmak üzere rahatsızca kıpırdanan bir oğlan daha vardı. "Neden ismim dışında hiçbir şey hatırlayamıyorum?"
Ayağa kalkmaya çalıştı fakat karnındaki baskı ona engel oldu. Kaşlarını çatarak beyaz, kan olduğu tahmin ettiği kırmızı bir sıvıyla kaplanmış tişörtünü eteklerinden tutarak göğsüne doğru kaldırdı.
Karnında yer edinen derin kesiği gördüğünde gözleri şokla aralandı. "Sikeyim, neler olu-"
"Huh, uyanmışsın."
Sözünü bölen hoş, tanıdık sesle bakışlarını açık kapıya çevirdi genç oğlan. Kapıya yaslanmış, ona gülümseyerek bakan adamda dikkatini ilk çeken şey siyah, büyük ve kalın tüylere sahip kanadı olmuştu.
"Sen kimsin?" Diye sordu bakışlarını adamın yüzüne çevirerek.
"Hiçbir fikrim yok dersem inanır mısın?"
Aldığı cevapla kaşlarını çattı. "Derken?"
"Bilmiyorum. Birkaç hafta önce sizde de olduğu gibi evin önündeki büyük kavak ağacının altında uyandım. Adımdan başka bir şey hatırlamadığım için öldüğümü düşündüm ve burası benim evimdir diye buraya geldim. Dün gece de sizi buldum işte. Muhtemelen siz de benim gibi öldünüz."
"A-ama nasıl?"
"Bilmiyorum. Fakat sizinle aramızda güçlü bir bağ var gibi duruyor. Ben Philza, Philza Minecraft."
"Tommy... Innit."
☯
"Quackity'i bulduğum yerde sikeceğim."
Wilbur, başkanlık binasının karanlık bir koridorunda ellerini arkasında birleştirdiği Ranboo'yu susturmaya çalışırken sinirle mırıldandı.
"Bırak beni! İmdat!"
"Aptal, bomboş, ses geçirmeyen bir binanın içindesin ne bu salak saçma bağırmalar. Kimse gelmeyecek!"
Wilbur, Ranboo'yu sertçe yere itip kılıcını ona doğru doğrulturken konuştu. Keskin kılıçla Ranboo'nun kafasını boynundan ayırmayı hedeflerken, ensesinde hissettiği sıcak nefesle duraksadı.
"Emin misin?"
"S-Schlatt?"
☯
"Ne? Hbomb'ın burada ne işi var?"
Technoblade, bulunduğu odadan başını yavaşça çıkartıp koridoru kontrol ettiğinde uzaktan gördüğü bedenle kaşlarını çattı. "Bekle, yanındaki de Captain Puffy mi? Dream, küçük bir çatışmaya gireceğiz gibi gözükü- Dream?"
Technoblade, endişeyle etrafını süzdü. Daha bir dakika önce arkasında olan Dream şu an yoktu.
"Zamanlamanı sikeyim Dream."
☯
"G-George.."
George, kravatını sıktığı sırada arkasından gelen sesle anlık korkunun etkisiyle kravatını olması gerekenden çok daha sıkması yüzünden küçük bir boğulma seansı geçiriyordu.
"Son bir kez vermeden ölemezsin amınakoyayım kabul etmiyorum."
Dream, hızla öne atılarak George'un zoraki aldığı nefesleri arasında gevşetmeye çalıştığı kravatı tamamen çözdü.
"Burada ne arıyorsun?!"
George, kravatını çözmek için dibine kadar giren Dream'i göğsünden sertçe iterken sinirle konuştu.
"Aşkım yapma, biz bu değiliz."
Dream, bir zombi edasıyla George'a yaklaştığında George hızla envanterindeki siyah camlarla küçük bir barikat yaptı. "Yaklaşma!"
"Amın oğlu dizmişsin stoğu istesem de yaklaşamam zaten ne bu trip?"
George, sitemle camı yumruklayan Dream'e karşı kaşlarını çattı. "Dream, lütfen git."
"Son bir kez verirsen giderim."
"Öyle bir şey olmayacak!" George yüzünü sıvazlayarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. "Bak Dream, seni yakalattırmak istemiyorum. Lütfen git."
"Bari saks-"
"sİKTİR GİT!"
"Tamam aq."
---
Küçük bir hayal kırıklığı yaşatır belki ama George ve Dream asla birbirlerine gerçekten aşık olmadılar
Unutulmayan o klişeleşmiş lise aşkları gibi düşünün yani
ŞİMDİ OKUDUĞUN
No Mercy || DreamNotFound
Fanfiction❝Technoblade'in ihanetinden sonra savunmasız kalan SMP; savaş kapıya dayandığında, paralı bir katil tutmak zorunda kalır.❞ bxb şiddet, sigara vb. unsurlar içerir. +13 #2020 !!!Cringe warning!!! tekrardan yayınlanmıştır. -dream etiketinde #6 -ship et...