0.2 ☯ Dream

978 108 195
                                    

Medyadaki animasyon çok hoş değil mi?

"Beni çok iyi tanıyorsun Karl~"

Ranboo, en geride kalmış olmanın cezası olarak sıcak nefesi boynunda hissettiğinde; kendisine çevrilen korkulu gözlerle sadece gözlerini yumup onun orada olmadığını düşünmeye çalıştı.

"Sakın ani bir hareket yapmayın," dedi Philza öne çıkarak.

Ranboo'nun boş bulunduğu bir anda arkasından kendisine çekip göğsüne yasladıktan sonra gencin ellerini belinde sabitleyip bu gergin ortamın sebebi olmuş maskeli; Philza'nın bu sözleriyle başını hafifçe yana yatırıp gülümsedi.

"Oradan bakınca yabani bir hayvan gibi mi gözüküyorum ihtiyar?" Ardından bakışlarını olduğu yerde kalakalmış Karl'a çevirdi;

"Arkadaşlarından hoşlanmadım Karl. Kötü bir çocuk olma ve arkadaşlarını da alıp buradan def olup git."

Ranboo'nun boynuna fırsattan istifade küçük bir öpücük kondurup onu Karl'a doğru sertçe itekledi maskeli.

Karl, üzerine doğru gelen gençle hafif yana kayıp Nikita'nın üzerine düşmesini sağladı ve Wilbur'un delici bakışları eşliğinde odağını tekrardan maskeli oğlana çevirdi.

"Buraya sana zarar vermeye gelmedik."

"Hoş, isteseniz de veremezsiniz zaten."

Karl göz devirip taşa oturmuş kanla kaplı kılıcını elindeki bezle silişini izledi bir süre maskelinin.

"Bak," diyerek öne atıldı George. Karl'ın umutsuz bir vaka olduğunu herkes gibi o da fark etmişti.

"Karl'ın da dediği gibi buraya zarar vermek için değil, küçük bir teklif sunmak için geldik."

Maskelinin konuşmak için herhangi bir adım atmamasıyla cümlesini devam ettirdi George; "Technoblade... Eminim daha önce duymuşsundur."

"SMP'nin yenilmezi... Evet, çok kez duydum. Hatta her ne kadar o galip gelse de, kanını dökme fırsatı da buldum."

George, maskelinin zevkle söylediği son cümlesiyle diğerleri gibi o da şaşırırken; Technoblade'in bunu neden daha önce anlatmadığını düşündü.

"İsmini duyduysan, hatta karşı karşıya bile geldiysen ihanetini de duymuşsundur. Öyle değil mi Dream?"

Karl, George'u hafifçe yana itip konuşmayı devam ettirdi. Demek Dream, diye geçirdi içinden George. Bir paralı katil için fazla çocukça değil mi?

"İhanet, ha? Demek Techno'nun her sike asılı olan 'aranıyor' posterleri bu yüzden." Kılıcını yana koyup maskesini düzelttikten sonra odağını tamamen Karl'a çevirdi Dream.

"Pekâlâ, bu kadar gevezelik yeter. Çıkar ağzındaki baklayı."

Dream'in odağının kendisine çevrilmesiyla tedirgin olan Karl; daha rahat konuşabilmek için hafifçe öksürerek boğazını temizledi.

"Dream, bu pek hoşuna gitmeyebilir -ya da gidebilir, emin değilim. Biz... Technoblade'in yerini bir süreliğine doldurmanı rica etmek için geldik."

Karl'ın hiç olmadığı kadar nazik konuşması; Tommy'i eğlendirmişti. Hafifçe yanındaki Tubbo'nun kulağına eğilip "Göt korkusu," diye fısıldadığında ise beklemediği bir şekilde yanındakinden küçük bir kıkırtı aldı.

Daha çok Tubbo'nun ona sinirlenmesini ve 'ciddiyetini takın' demesini bekliyordu. Bozuntuya vermeden gülümseyerek karşılık verdi.

"Biliyor musun Karl?" Dream, başını yıldızlara bakmak için kaldırırken konuştu.

"SMP demek; düşman demek. Düşman demek; her gün akıtılan yeni bir kan demek. Kan demek; zevk demek. Ve ben zevki tatmak istiyorum." Küçük bir kıkırtı bıraktıktan sonra korkulu gözleri süzdü.

"Teklifini kabul ediyorum. Yarın saat 9'da orada olurum. Hoş bir karşılama bekliyorum."

Ardındansa hiçbir şey demeden kenara koyduğu kılıcını aldı ve ağaçların arasına girerek gözden kayboldu.

"Bunun iyi bir karar olduğuna emin miyiz?" -Nikita

"Hayır. Hayır, kesinlikle değiliz." -Philza

"Sizin şu adam birkaç dakika sonra geliyor değil mi?"

Ertesi gün, George'un evinde buluşan SMP; zaten yeteri bir gerginlik yokmuş gibi bir seri katilin birkaç dakika sonra burada olacağını hatırlatan Sapnap'le; Wilbur artık dayanamayıp kafasına sert bir şaplak atmıştı.

"Hey!" Diye çığırdı Sapnap başının ırzına geçilmiş kısmını ovalarken.

"George, şuna susmasını sen mi söylemek istersin yoksa benim mi susturmamı istersin?"

"Ben susturabilirim."

Bu sefer sıcak nefesin kurbanı olan Tubbo, hızla öne atılıp arkasındaki bedenden uzaklaştı.

Fakat beklediğinin aksine yakışıklı, gülümseyen bir yüzle karşılaşması onu da diğerleri gibi oldukça şaşırtmıştı.

Kral, bu görüntüye alışık olduğundan dolayı bozuntuya vermeden Dream'i karşılamak için öne atılacakken; Sapnap ondan önce davrandı.

"Lütfen bana bu bebek yüzün bahsettiğiniz şu seri katil olduğunu söylemeyin," diye Dream'i işaret ederek diğerlerine döndü Sapnap.

Dream'le daha önce karşılaşmamış diğer birkaç kişi ise bu sözlere katıldıklarında; Dream'in istifini bile bozmadan olağan bir güçle baltasını fırlatıp Sapnap'i önünde bulunduğu duvara balta tarafından sıkıştırdığında, ondan şüphe eden herkesin lafını yalamasını sağlamıştı.

"Ben susturabilirim derken ciddiydim."

Sapnap, dibindeki baltayla bakışırken yaşadığı şoktan dolayı Dream'i duyamamıştı bile.

"D-Dream!" Philza'nın onu bir hamlede bulunması için alttan alttan itmesine daha fazla dayanamayan Karl, öne atıldı.

Dream'in bakışları incelediği gözlüklü oğlandan ona doğru döndü.

"Tanışma faslına geçsek?"

Dream kafasını onaylar anlamda sallayıp SMP sakinlerini süzerken gülümsemesini içtenlikle sunup "Clay," dedi.

"Bana Clay diye seslenin."

---

Bakmayan Dream'in bu masum hâllerine biraz daha zorlasa boynuzu çıkar amk

Bölüm hiç içime sinmedi ve ilerde kesin pişman olucam ama neyse böyle devamke

Ayrıca bölümü 50 kere kontrol etmeme rağmen eminim ki gözden kaçırdığım bir yazım hatası var eğer fark ederseniz çekinmeden belirtin lütfen

No Mercy || DreamNotFoundHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin