Bölüm 2 - İlk Kan

92 9 4
                                    

Olgun hastane odasında gözlerini açtığında baş uçunda oturan Okşan'dı. Kadın uyandığını fark edince telaşla odadan çıktı. Olgun, yani asıl Cem olanları özümsemeye çalışarak "Ne bekledim ki? Kendi bedenim kuşatma altında," dedi. Okşan içeri hemşire ve doktorla geri döndü. Doktor sakin bir şekilde "Uyanmışsınız Olgun bey," dedi ve hemşire tetkikleri yaparken ekledi. "Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

Olgun ciddi bir şekilde "İyiyim ben," dedi. Hemşire tetkikleri yaptıktan sonra doktor konuşmaya devam etti. "Olgun bey, büyük bir kaza atlattınız. Doktor arkadaşların dediğine göre kalbiniz durmuş ama sonra eskisinden daha iyi çalışmaya başlamış. Doğrusu bir çok mucize gördük ama sizinki bir başka. Bir kaç gün daha sizi misafir edip durumunuzu kontrol altında tutmamız lazım."

Olgun yataktan kalkıp kenara oturdu. "Doktor bey bakın, ben iyiyim ve gitmem gerek. Yapılması gereken bir işim var."

Okşan sinirli bir şekilde "Yeter abi ya! Ne işi Allah için  o serserilerle takılmaya gideceksin. Yeter değil mi ailemize çektirdiğin? Annemi bi düşün, babam kalpten gitti acısından. Sen eve gelmez oldun. Ben, bense her akşam ölüm haberini almak için bekler oldum. Bırak artık dinle doktoru ne olur, "diye yalvardı. Cem'in içi erimişti. Olgun'un kim olduğunu bilmiyordu ama görünen o ki ailesi ile bağları zayıftı. Lakin dünyayı kurtarmak için bir kaç kişi üzülecekse buna razıydı. Olgun aniden kolundaki serumu çıkarıp "Beni burada tutamazsınız. Ben gidiyorum," diyerek ayağa kalktı. Doktor şaşkınlıkla sakinliğini korumaya çalışırken "Ama Olgun bey," dedi. Olgun üstünü giyerken "Valla Olgun falan anlamam doktor, ben gidiyorum. Hayat memat meselesi," diyerek kanlı pantolonu altına geçirdi. Okşan adamın omzunu tutup "Dur onları giyme temiz getirdim sana," diyerek torbadan temiz giysileri yatağa koydu. "Eğer gideceksen dur demeyeceğim. Ama şunu bil, bundan sonra senin için üzülen bir kız kardeşin olmayacak."

Olgun kendini garip hissediyordu. Üstünü giyerken bir kez daha ağlayan genç kadına baktı. Üstünü giydikten sonra "Okşan ben düşündüğün kişi değilim. Şunu bilmeni isterim, abin zaten öldü," diyerek odadan çıktı. Kadının hıçkırığı koridoru doldurmuştu.

***

Olgun hastane kapısından çıktığında dışarıya baktı. Tanıdık gelmemişti. Hangi ilde olduğunu düşünmeye başladı. İçinden geçirdiği ilk şey başka ülkede beden bulmadığına sevinmesiydi. Ama erken sevinmiş olduğunu anlayamazdı. İleride ki eski model spor aradan iki adam indi. Birinin ağzında kürdan vardı. Diğeri ise daha uzun ve ince bir adamdı. Kolunu kaplayan dövmeleri ile dikkat çekiciydi. 

Olgun ellerini cebine sokmuş yürürken ikili önünü kesti. Ağzında kürdan olan adam sinsi bir sırıtışla "Ölümsüz olduğunu söylediğinde inanmamıştım," dedi. Olgun ciddi bir şekilde adama bakınca adam devam etti. "O kazadan tek parça ve nefes alarak kurtulman yetmez gibi ertesi sabah elini kolunu sallayarak hastaneden çıkıyorsun. Nesin sen dostum süpermen mi?" 

Olgun kim olduğunu bilmediği adamlara bakarken tek düşündüğü hastane odasında bedenine sahip olduğu adamın kız kardeşinin dedikleri oldu. Bu herif neye bulaşmıştı? Başka beden yok gibi en sorunlu olanında dünyaya dönmek hoş olmamıştı. "Eee dostum konuşmayacak mısın? Ne o yoksa kaza da travma mı geçirdin?" 

Olgun adamları incelerken "Ben Olgun değilim," dedi. Uzun ince olan kahkaha artarken yanındaki adam karnına elinin tersiyle vurup "Lan Kemal gülme. Bakışlarına bak. Bu Olgun gibi bakmıyor," dedi ve ekledi. "Ne oldu kardeşim?" 

Olgun saçları arasında parmaklarını gezdirip "Hafıza kaybı," diyerek konuyu kapamak için geçiştirdi. Onlara olanları anlatsa deli gömleyi giymesi için bir sebep yaratmış olucaktı. "Siktir adamım. Hiç bir şey mi yok?" 

GÖLGELER SERİSİ - 5 - YEDİNCİ HAYALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin