Ertesi gün saat tam üçte yemek yemeye inmiştim, fakat Holmes henüz gelmemişti. Otel görevlisi Holmes'un sabah sekizi biraz geçe çıktığını söyledi. Holmes'ün gelmesini ne kadar sürerse sürsün beklemeye karar vererek şöminenin yanına oturdum.
Bu araştırma çok ilgimi çekmişti. Vaka'nın içeriği ve müşterilerinin yüksek makamı, hikayeye apayrı bir hava katıyordu. Benim ilgimi çeken hususlar, yapılan araştırmaların yanı sıra, dostumun olaylara hakimiyeti, kesin akıl yürütme usulü, çalışma sistemi ve en karmaşık gizemleri hızlı ve mükemmel yöntemlere çözüşüydü. Hep başarılı olmasına o kadar alışmıştım ki,
başarısızlık ihtimali aklımın ucundan bile geçmiyordu.
Saat dörde doğru kapı açıldı ve kırmızı suratlı, pejmurde kıyafetli, sarhoş görünümlü bir seyis odaya daldı. Dostumun kılık deiştirmede ne kadar yetenekli olduğyunu bilirdim ama bu kez gelenin holmes olup olmadığını anlamak için çok dikkatli bakmam gerekti. Bana selam verip odasına geçti. Beş dakika sonra her zamanki düzgün kıyafetleriyle , dışarıya çıktı. Ellerini çeplerine sokarak şöminenin önüne bacaklarını uzattı . Bir kaç dakika kıs kıs güldü.
"Doğru olamaz," diye bağırıp tekrar gülmeye başladı, takati kesilip koltuğa yaslanmak zorunda kalana kadar böyle devam etti..."
"Ne oldu?"
"Çok eğlenceli .Bu sabah neler yaptım, tahmin edemezsin."
"Tahmin edemiyorum. Sanırım Bayan Adler 'ın ne gibi alışkanlıkları olduğunu araştırdın, kim bilir belki de evini gözetledin."
"Doğru ama bambaşka yollardan...bu sabah saat sekizi biraz geçe işten çıkmış bir taksi şöförü kılığında evden ayrıldım .Taksi şoförüne her zaman sempati duyulur.Onlardan biri olursan bilinmesi gereken herşeyi öğrenirsin.
Briony Köşkü'nü hemen buluverdim.Arkasında bir bahçesi olan , önü sokağa bakan iki katlı şahane bir villaydı. Şoförlerle sohbet ederken Adler hakkında istediğim tüm bilgileri edindim. Tabii bu arada , çevrede oturan ve hiç ilgimi çekmeyen diğer insanların hayat hikayelerini de dinlemek zorunda kaldım.
Ah! dostum tam bir işkenceydi."
"Peki kimmiş bu Adler?" diye sordum.
"O civardaki bütün erkeklerin başını döndüren ,bu gezegen üzerinde etek giyenlerin en sevimlisi; Serpentine Sokağı'ndaki şoförlerden birinin dediği böyleydi...
Sakin bir hayatı varmış; konserlerde şarkı söylüyor, her sabah saat beşte evinden arabasıyla çıkıyor ve her akşam tam yedide yemek için geri dönüyormuş. Şarkı söylemeyeceği zamanlar evden pek seyrek dışarı çıkıyormuş...
Şöforlerle dostluk kurmanın yararlarını gör işte. Anlattıklarını dinledikten sonra Brinoy Köşkü'nün önünde son bir tur daha atarak planımı düşündüm."
"Seni can kulağıyla dinliyorum dostum," diye cevapladım.
"Tamda bu konuyu tartışıyordum ki Briony köşkü'nün önünde bir fayton durdu. Bayan Adler hızlıca taksiya doğru hareket etti yüzünü göremedim dostum ama bir acelesi olduğu kesindi.
Gözden uzaklaşıyordu. Bende taksimle arkasından gittiği yerlere ; Ragent sokağına, Gros ve Hankey Firması'na daha sonra St. Monica Kilisesi'ne peşlerinden gittim. Fayton daha durmamıştı ki Adler dışarı fırladı.
Biraz zaman geçtikten sonra Adler kiliseden geri döndü. Arabaya binerken bir an için onu gördüm , bir erkeğin uğruna ölebileceği kadar güzel yüzlü hoş bir kadındı.
...
IRENE ADLER'dan
Bu sabah işlerimi halletmek için hızlıca hazırlanmaya başladım. Kiliseye de gideceğim için beyaz dantel işlemeli güzel bir elbise tercih ettim. Dün akşamdan bigu ile bağladığım saçlarımı tek tek açtım. Etkisi harikaydı.
Doğal ve göz alıcı.
Hafif bir şekil verdikten sonra tokamı taktım,şemsiyemi aldım ve işlerime geç kalmamak için acele ettim.
Yardımcım Kate ile uyumluyduk . Uyumlu olayı seviyordum. Taksi çoktan gelmişti bile yardımcım taksiciye hemen hareket etmesini söyledi . haklıydı da.
İşlerimi hallettikten sonra kilisenin yolunu tuttuk . Yol boyunca garip bir his peşimi bırakmıyordu. Biri beni izliyor, takip ediliyormuşum gibi. Yabancı olduğum bir konu değil aslında ama yine de insan biraz ürkmüyor değil. Nerede ne olacağı belli değil ya !
Kilisede uzunca bir ibadet ettim ve yardımcım ile eve geri dönmek üzere faytona doğru ilerleyerek yola çıktım.
O an bir çift göz gözlerimdeydi. Gülümsemeden edemedim doğrusu.
Taksiye bindik, öğlen saatinin kavurucu sıcağı yolu inanılmaz derecede sıkıcı yapıyordu. Yol bu kadar uzun muydu düşünmeden edemiyor insan. Serin bir şeyler içmek iyi olacaktı.
Yardımcım;
-"Akşam ne yemek istersiniz madam. Özellikle tercih ettiğiniz bir şey var mı?"
-"Öncelikle soğuk bir bira iyi olacak hem akşamı düşünmek için biraz erken değil mi" dedim.Sonra ekledim "Bir misafirimiz olabilir" dedim ve o çok meraklı ve haz veren gülüşümden attım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARİS'TE SKANDAL
FanficJENKAİ : UYARLAMA Sherlock H. bir bölümünden uyarlanarak hikayeleştirilmiş bir JENKAI ficidir.