chapter 6:his name

558 87 57
                                    

Jeongin neler olup bittiğini anlamlandıramıyordu. Görüşü net değildi, sesler kulağına suyun altından geliyormuşçasına boğuk geliyordu ve Jeongin üşüyordu. Jeongin çok ama çok üşüyordu.

Başında dönüp duran gölgelerin cümlelerini zar zor seçebiliyordu.

"Çok ateşi var" diyordu gölgeler.

"Çok kötü titriyor"

"Ambulans.." diyordu.

Bir süre hiçbir şey duyamadı Jeongin. Göremedi, hissetmedi.

"İyi olacaksın" dedi biri kulağının yanında.

"Bir şeyin kalmayacak"

"Endişelenecek bir şey yok"

"Hyung burada bebeğim, ben buradayım"

Bedeninin hareket ettiğini hissetti ancak kavrayamadı beyni o an olup biteni. Hareket ettiğini biliyordu ancak ne olduğunu çözemedi.

"Özür dilerim" diye bir fısıltı duydu bir tek. Çok cılızdı, sanki söyleyenin ağzından çıktığı anda boşluk tarafından yutulacak kadar küçüktü bu fısıltı. Nasıl olduysa duydu Jeongin, ve bu titrek fısıltı zihninin içinde defalarca kez yankılandı.

...

Sonrası yine kesik kesikti Jeongin için.

Başının etrafında dönüp duran bulanık gölgeler vardı bir kere. Havada uçuşan boğuk ve anlamsız kelimeler vardı. Bir de bi his vardı karnında, sanki aynı anda ölüyor ve yaşıyor gibi hissettiren bir his.

Koluna birinin tırnağını batırdığını hissetti sonra. Keskin bir acı değildi ancak uyuşuk bedeninde sinir bozucu bir etkisi vardı.

Kaşlarını çattı Jeongin. Yüz ifadesi bir daha değişmedi.

...

Belindeki ağrının sızısıyla uyandı Jisung. Belini kütürdetip uyumaya devam etmeye çalıştı. Sonra pozisyonu rahat gelmedi, yanında uyuduğunu fark ettiği Minho ve birbirine geçmiş bacakları yüzünden istediğini alamadı. Uyandığı için küfretti sonra. Bu pozisyonun rahat olduğunu söyledi kendine. Uyuyabileceğine dair kendini kandırmaya çalıştı. Minho ile çok yakınlardı hem, bu işkenceyi çekmeye değerdi yani.

Yapamadı. Bir süre sonra öyle bir sinirle çekti ki kendini geriye, neredeyse Minho'yu uyandırıyordu.

Minho ilk uyandığında dünyanın en sevimli insanı sayılmazdı.

O yüzden huysuz bi adam gibi homurdanıp soluna dönerek uyumaya devam ettiğinde tuttuğunu bile fark etmediği nefesini verdi Jisung.

Bir süre öylece oturup bomboş bir zihinle rastgele şeyleri izledi Jisung. Önce Minho'nun hafifçe açılmış beline baktı, hiçbir şey düşünmedi ama. Sadece baktı. Aynısını dağılıp kabarmış saçlarında da yaptı. Sonra bir süre arkasındaki masanın ayaklarını izledi. Daha sonra perdeleri çekilmemiş camdan kar yağsa şaşırmayacağı kadar soğuk duran havaya baktı.

Bir şeyler düşünmesi gerekiyordu, bir şeyler hissetmesi. O yüzden bakışlarını aşağı indirip ne düşünebileceğini düşünmeye başladı bir süre. Bulamayınca ayak parmaklarını inceledi. Onlar hakkında bile yorum yapamayacağını fark edince dokunmaya karar verdi.

Parmak uçları çıplak ayaklarına değdiğinde fark etti donmak üzere olduğunu. Çok soğuktu hava. Ve o çok üşüyordu. O yüzden diğerlerini uyandırma ihtimalini bile düşünmeden ayaklarını yere vurarak odasına koştu.

Kapıyı açtı ama kapı geri yüzüne kapandı.

Ne olduğunu anlamadı ancak kapının altından bir soğuk dalgası karşıladı onu. Ayaklarını biraz geri çekti ve omzundan destek olarak açtı bu kez kapıyı. Açar açmaz saç diplerine kadar soğuk rüzgarı hissetti. Elinden geldiğince az ses yapmaya çalışarak kapıyı kapatıp sonuna kadar açık pencereye koştu.

HEATHER (Jeongsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin