Sabah alarmın çalmasıyla perdelerin açılması bir oldu.Sabahın ilk ışıkları tüm parlaklığıyla yüzüme vururken mızıldanarak "anne lütfen 5 dakka daha zaten çantam hazır."
"Uyan tatlım okula geç kalıcaksın.Biliyorsun zaten devamsızlık 10 gün" diyince gözlerimi kısarak yüzüme vuran güneşe meydan okurcasına kolumla yüzümü kapattım ve "Nurefşan hala sen miydin?Bende annem geldi sanmıştım."dedim.Her kelimede sesim daha kısık çıkmıştı."Malesef tatlım o günleride görürsün ama şuan okulu görmen gerekiyor."dedi ve yorganı üzerimden çekti.Biranda soğuk vücuduma çarptı.Sanki kutuplardaydım.Çenem titremişti.Pijamalarımın o kadar da kalın olmasına rağmen...Yataktan titreyerek kalktım ve miskin miskin elimi yüzümü yıkamaya gittim.Suyu açarken aynada kendime baktım.Ve yüzüme su vurmaya başladım.Sonra havluyla yüzümü kuruladıktan sonra üstümü giyinmeye geçtim.Ne olurdu sanki okul forması yerine serbest kıyafet olsaydı.Beyaz gömlek altına lacivert etek...Tam anlamıyla iğrenç...Üstümü giyindikten sonra zaten hazır olan çantamı tek omzuma attım ve tam aşağa inerken kulaklığımı ve telefonumu almadığımı farkettim.Geri döndüm ve komodinin üstünden kulaklığımı ve telefonumu aldım.O arada telefonumdaki mesajı gördüm.Ekran deseni kilidini açtıktan sonra mesajı okumaya başladım.Mesaj İpek'tendi.
"Sabah beni bekleme Efsun.Erkan beni babasıyla tanıştırmak için arabasıyla alıcak ve ilk ders gelmeyip kafede kahvaltı yapıcaz tanışmak için...Bana şans dile çok heyecanlıyım.Ama sakın bana gücenme...Seni seviyorum.:)"Gerçekten satılmak berbat bir duyguymuş.Eğer Erkan'ın babasıyla tanışıcak olmasaydı gerçekten sitem ederdim ama mevzu derindi.Kensi kendime kıkırdadım.Merdivenlere yönelirken telefon gene titredi.Bu sefer mesaj Korkut'tandı.Hızlıca mesajı açtım.Dün o kadar mesaj atmasını beklemiştim ama beyefendi hiç mesaj atmamıştı.Gerçi o benim neyim ki ben ondan mesaj beklemiştim."Günaydın kırmızılı...Dün çok işim vardı sana mesaj atamadım.Kusura bakma...8'de durakta seni bekliyor olucam sakın bensiz gitme!"
Tabi mesaj atamazdın dün...Kimbilir gene Buket senden ne yardım mesajı istemiştir yada daha bir çok hangi kız...Aslında telefonu bendeyken rehberindeki tüm kızlara bakmalıydım.Salak kafam...Tam cevap vericekken bu seferde benim işim olsun cevap vermiyim.Bakalım cevap vermeme rağmen beni durakta bekliyecek mi?!Saat yedi buçuktu hızlıca aşağı indim.Halam sofrayı kurmuş çay dolduruyordu.Halam beni gördü ve "Çabuk sofraya yemeden okula gidemezsin!"dedi.Aslında işime gelirdi.Yemek yemezsem gidemezmişim.Ee o zaman..
"Tamam hala ben yemek yemiyorum.Bu nedenle de odama çıkıp uyuyorum.Yemek yemediğime göre okula gidemeyeceğimi söyledin..."dedim.Nurefşan halam suratıma küçümser bakış atarken kaşlarını çattı ve "Sabah sabah birileri fazla mı zeki?!"dedi ardından çenesiyle oturmam için sandalyeyi gösterdi.Geçip otururken birşeyin eksik olduğunu farkettim.Şaşkınca eksik olan şeyi düşünürken halam "Ne oldu tatlım?"dedi."Birşey eksik hala sofrada farkında mısın?"diyince sofraya anlamayan gözlerle bakış attı eksiği arar şekilde...Babam yoktu evet sofradaki eksik babamdı.Oysaki sabahları benden önce sofranın başında gazetesini okumanın eşliğinde kahvaltısını yapardı."Babam eksik!Babam nerde hala?"diyince boş boş gözlerle yerine otururken "Sabah kalktığımda odasında değildi.Mutfakta kahvaltı hazırlarken buzdolabı kapağında bir not gördüm.Notda "Acil erkenden toplantım çıktı gitmem gerekti.Efsun'u seviyoruumm."yazıyordu."dedi.
Sabah sabah neyin toplantısıydı bu şimdi?Gene birşeyler dönüyordu ama yakında kokusu çıkar cümlesini aklıma getirerek kendimi teselli ettim.Tabağımdan bir çatal peynir aldım ve çiğnemeye başladım.Tabağımdaki zeytin peynirle elimdeki çatalla oynadıktan sonra saate baktım neredeyse 8 olmak üzereydi.Hızlıca sofradan kalktım ve kapıya yönelip konverslerimi giyerken halam seslendi "Sadece bir çatal peynir yedin.Nasıl bu kadar enerjik olabiliyorsun?!"dedi ardından "Tokum!"diye bağırdım.Kapıyı açtım tam kapatırken yağmur yağdığını gördüm içerden kırmızı şapkamı ve yağmurluğumu aldım ve çıktım.Yağmurda yürümeyi normalde çok severim hatta saçım bozulur diye aldırış etmez şapkamı çıkarırdım ama durakda dalga geçmeyi bekleyen Korkut sınıftada Buket vardı.Saçlarım doğuştan düzleştirilmiş gibiydi ve kestane renkli bir kahverengiydi.Ve belime kadar uzundu.Bugün saçımı düz toplamadan bırakmıştım.Durağa doğru hızlıca yürürken aklıma Korkut' u sinir etmek geldi ve yavaş yavaş yürümeye başladım.Biraz beklese kesinlikle sorun olmazdı.Durağa yaklaştığımda yağmur yağdığı için durağın yanındaki ağacın altına geçmiş Korkut' u gördüm.Kot bir ceket giymişti ve şapka takmıştı.Kumral saçları önden şapkasının üstüne doğru kıvrılmıştı.Gözleri parlıyordu etrafı izlerken ve kulağında da kulaklık vardı.Derin bir iç geçirdim.Orda onu öylece saatlerce izleyebilirdim.O arada öyle bir dalmıştım ki Korkut' u izlemeye orta yaşlarda bir adama çarptığımı farketmemiştim.Adam bağırıyordu "Kızım önüne baksana be!"diye o arada Korkut'la gözlerimiz bir araya gelince gözlerimi kaçırıp çarptığım adama "Efendim?"dedim.Adam bir iç geçirdi ve "Önüne baksana dedim!"dedi."Şey pardon dalmışım da özür dilerim."dedim.Adam mırıldanarak birşeyler söylerken elini havaya kaldırıp bir taksi durdu ve binip hızlıca gitti.Korkut' un yanına gittiğimde bana gülmeye başladı ama bu gülüş dalga konulu bir gülüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇINILMAZ AŞK
Teen FictionUtanmak bir kıza yakışmazda kime yakışır?Bir kızın utanması onu farklı ve özel göstermez mi? Efsun, oldukça utangaç bir lise öğrencisi.Zayıf ve fazla kırılgan.Ailesindeki gizemli davayı bilmeyip acısını çeken masum bir kız. Korkut, sevgisinden ilikl...