10. Bölüm (Korku)

365 11 5
                                    

Artık gerçekten tüm okuyanlardan yorum bekliyorum.Çünkü hikayenin sizi etkilemediğini düşünerek yazıyorum ve açıkcası bu beni etkiliyor.Umarım sizi yazdıklarım sıkmıyodur...

Mesaja cevap vermek için yanıtla tuşuna basarken kapım çalındı ve ardından halam içeri girince hemen e-mail sayfasını kapattım.Suratım ölü görmüş gibi olmalıydı ki halam şaşkınca yanıma geldi ve:

"Efsun tatlım iyi misin?Suratın ölü görmüş gibi ne yapıyorsun bilgisayarda bakıyim?"derken ekrana baktı ama neyse ki sekmeyi çoktan kapatmıştım.Ekranda masaüstünde annem babam ve benim yazlıkta çekildiğimiz fotoğraf vardı.Aklıma mesajda "halanada söylemiceksin!"yazısı geldi.Sonra etrafa baktım.Bana "her yerdeyim!"

demişti.Acaba şuan burda mıydı?Yoksa odama kamera mı koymuştu?İçime bir ürperti girdi  ve halama:

"İyiyim hala annemin gidişi bian gözümün önüne geldi de ondan böyle oldum galiba...Ama şimdi geçti."dedim konuyu toplamak için...Bana sarıldı ve alnımdan öptükten sonra:

"Tatlım emin ol annen seni bırakmak istemedi.Babanla anlaşmışlar tatlım...ama sen merak etme ben onları barıştırıcam."dedi.Aklıma dün akşam ki mesaj gene geldi.
"Eğer annen ve baban birleşirse canın dün akşamkinden daha da çok acır..."bir anda bağırarak:

"Hayır...Yani evet barışsınlar.Hala ben çıktıktan sonra sen içerdeydin.Babam anneme ne dedi de annem bavuluyla gitmeyi karar aldı?"

"Senin arkandan odalarına çıktılar.İkisinin yüzüde kan çekilmiş gibiydi.Bende kavga etmezler diye düşünerek yanlarına gitmedim.Ama annen bavuluyla aşağı inince bu sefer benim kanım çekilmişti.Baban bu olaydan beri ben ne zaman konuyu açsam konuşmuyor.Annense..."

"Ney annem?!"

"Telefonu kapalı.İş yerini aradım ama iki ay önce tahinini istediğini şimdi de tahini çıktığı için gittiğini söylediler.Yerini öğrenmek istedim ama gitmeden önce yerini kimseye söylememelerini rica etmiş.Ama sen bunları düşünme ben halledicem tatlım."dedi ve elini başıma götürüp okşadıktan sonra kapıya yönelip çıkıcakken bende tam e-mail sayfasını açıyordum.Durunca hızla başka bir sayfa açtım ve bana "Ahh!Asıl söyleyeceğimi unuttum.Dolapta yiyecek hiçbir şey kalmadı tatlım ben alışverişe çıkıcam istediğin birşey var mı?"dedi yok dercesine kafamı iki yana salladım ve halam kapıyı kapattı.Ayak seslerini dinledim iniyor mu diye kontrol etmek için terlik sesleri merdivende tok ses çıkarınca indiğine emin oldum ve sayfayı açıp mail'e cevap yazmaya başladım.

"Kim olduğunu tahmin edemiyorum...Sorunun kimle?Ailemden ne istiyorsun?Ayrıca annemin ilk hamileliğini nerden biliyorsun?!Gerçekten senin kim olduğunu merak ediyorum.Kız mısın erkek mi?!..."

Mail'i yolladım ve cevabı beklemeye başladım.Bu bir oyundu ve annem ve babam bu oyunu kesinlikle biliyordu.Bencillik!Bana neden hiç anlatmamışlardı?!Tahminimce halamda bu oyunu bilmiyor.Etrafımda olduğunu söyledi.Melek, İpek, annem, babam, halama söylememem için tehdit etti.Ayrıca dünkü olayıda biliyor.Peki etrafımdaysa kimdi bu oyun kurucusu!5 10 dakka mail cevap bekledim ama gelmedi.Gelmeyince  bilgisayarı kapattım.Gerçekten içimi ürpertmeyi başarmıştı.Evde tektim.Halam marketteydi babamda sabah işim var diyip kapıyı çarparak çıkmıştı.Bugün pazar ve babamın ne gibi işi olabilirdi ki?!Evde tek kalmam o mesajlardan sonra her an etrafımdan biri çıkıcakmış gibi hissettiriyordu.Televizyona film koydum ve aklıma İpek ve Melek geldi.İlk İpek'i aradım ama Erkan'la dışarda takıldığını söyledi.Melek'i aradım o da büyükannesiyle akraba ziyaretinde olduğunu söyledi.Tek bir kişi kalmıştı aramak istediğim ama kesinlikle onu aramayacağımı aklımın bir köşesine kazımıştım.Eğer ölüm döşeğinde bile olsam Buket gibi ASLA KORKUT'U  a-ra-ma-ya-cak-tım!Televizyonun kumandasına uzanıp filmi açtım.Ama aklıma mesaj geldikçe sanki arkmdan biri beni izliyordu.Koltuğun arkasında sanki biri beni dinliyordu.Televizyonu hızlıca kapattım ve odama çıktım.Madem evde tek başıma durmak zorundaydım o zaman bende dışarı çıkıp kalabalıkta yürüyüş yapabilirdim.Biri bana saldırırsa kalabalıkta cesaret edemezdi belki de...Dışarda yağmur yağıyordu.Şubat ayındaydık.Siyah bir keten ispanyol paça pantolon üstünede kırmızı kazağımı giydim.Dolabımın yarısı neredeyse kırmızı elbiselerle doluydu.Mavi rengi çok seviyorum ama kırmızıya aşığım...Üstüme yağmurluğumu giyip aşağa kapıya indim.Botlarımı giyip kilidi kapıdan alıp dışardan kilitledim.Her zaman ki gibi yandaki saksının içine anahtarı bıraktım.Ve ilerdeki parka doğru yürümeye başladım.İnsanların yüzlerini okumayı çok severdim küçüklükten beri takıntımdı.Artık o kadar profesyonelleşmiştim ki yüzündeki tek çizgiden insanın mutlu yada mutsuz olduğunu anlayabiliyordum.Yürürken insanları izlemeye başladım.Az ilerde bir çocuk annesi ve babasının elinde sallanarak seke seke geziyordu.Yanımdan geçen adam kulağında telefon ağzı kulaklarındaydı.Kesinlikle telefondaki sevgilisiydi.Az ötede dondurmacıdan ayrılan çocuk ve annesi benim olduğum yönüme doğru yürümeye başladılar.Annesi dondurma almadığı için çocuk avazı çıktığı kadar ağlıyordu.Çocuk yanımdan geçerken omzumdan arkaya dönerken aynı anda yürümeye devam ediyordum.Ve birine çarptığımı farkettim.Kafamı çevirip çarptığım kişiye baktığımda dalgın olduğum için tanıdık bir sîma geldi.Ardından kafama dong edince Berkay olduğunu farkettim.Hâlâ karşımda duruyordu.Suratına baktığımda ifadesiz olduğu için şaşkınca bakınca güldü ve:

KAÇINILMAZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin