12. Bölüm (İtiraf)

379 10 5
                                    

Telefonu sinirle yatağıma fırlattım.Bir kere!Sadece bir kere kavga etmeden durabilsek...Hatta beni gıdıklayıp bağırtmasına bile razıyım.Ama...Camın önüne geçtim ve gökyüzüne baktım.Bir kuş sürüsü birbirini uyumluca takip ediyordu.Eğer içlerinden bir kuş eksilip tek başına uçarsa sanki hepsi tek başına uçmaya başlayacaktı.Gökyüzünün rengi dikkatimi çekti.Maviyle mor arası bir renkti.Hızlıca kitaplığımdan bir roman aldım ve kırmızı minderimi camın önüne çektim.Ardından perdeyi tamamen açtım ve minderi gökyüzüne bakabileceşekilde hizaladım.Mindere kafamı koydum ve bir şeyin eksik olduğunu fark ettim.Telefonumu yatağımın üstünden aldım ve tekrar mindere doğru yattım ve youtube'den bir şarkı açtım ve gökyüzüne bir bakış attıktan sonra kitabı okumaya başladım.Yalnızdım...Gökyüzündeydim...Her yer maviyle mor arası bir renkti.Manzara çok güzeldi.Odama anlamadığım bir ışık vurdu ardından odamın kapısı açıldı.Ama kimin girdiğini göremedim çünkü yatağın diğer tarafında yerde yatıyordum.Giren kişi kapıyı girdikten sonra kapattı ve adımlarını duydum bana doğru yavaş yavaş adımlarla yürüyordu.Gelen kişiyi görmek için dikleştim.Ses vermiyordu.Gelen kişinin suratına baktım.Bu Korkut'tu.Yerden ellerimle destek alarak kalktım ve ona baktım.Gözleri kap karaydı.Yeşil gözleri kararmıştı.Adımlarıyla bana yaklaşmaya devam etti ve 2 adım daha attıktan sonra tam önümde durdu.Ona anlamayan gözlerle baktım.Gözlerini gözlerime dikti ve kaşlarını hafifçe çatarak gözlerini gözlerime dikti.Gözünde küçük bir parlaklık belirdi ama gözleri hala yeşil değildi.Gözlerinin karanlığı sanki sinirliydi ama çok küçük o parlayan noktası, sanki gülümsüyordu.Yüzünden korkmuştum ama beni o parlaklık teselli ediyordu.Gözünün parlayan kısmına bakıyordum sadece...Kollarını yavaş yavaş kaldırdı ve saçlarıma getirdi.Saçımla oynamaya başladı.Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.Dudaklarını oynatmaya başladı.

"Seni...Yakınımdasın ama uzağımda gibisin...Sana uzanıyorum...Sana uzanırken tüm kurallarımı çiğniyorum.Sana uzanıyorum tutunamayınca düşüyorum ve sinirlenip sana bağırıyorum.Çünkü seni..."

Anlamayan gözlerle ona bakmaya devam ettim ama bende gözlerimi ayırmıyordum.Gözleri o kadar karanlıktı ki o tek noktadaki parlaklığa bakmaya çalışıyordum sadece...Karanlık odada mum arıyordum sanki gözlerine bakarken.Saçlarımı okşarken tek elini belimden aşağı kaydırdı ve elimi kavradı.Parmaklarını, parmaklarıma geçirdi ve elimi sıkıca tuttu.Diğer eliyle saçımı okşamaya devam ediyordu ama gözleri kıpırdamıyordu.Gittikçe heyecanlanıyordum.

"Efsun...O kadar saf yüreklisin ki...Sana gülen herkese gülümsüyorsun...Gülme!Gülmeyi herkes öğrenmesin...Sadece sen ve ben...Seni anlatmaya dilimden cümleler dökülmüyor...Paragraflar kırılıyor, cümleler suya düşüyor, kelimeler yok oluyor.Seninle nefes almak istiyorum.Seninle zaman geçirirken eğleniyorum.Seni..."

Biran gözündeki parlaklık yeşil oldu ve sanki parlaklık bana gülümsedi.Ve cümleler anlamadığım şekilde ağzımdan dökülmeye başladı sanki beden benim değildi ve benden izinsiz konuşuyordu.

"Ben...Korkut...Bilemiyorum...Sanırım gözlerin beni etkiledi ya da belki gülümsemen...Sen...Seni sana anlatsam zaman yetmez.Saatler salise olur.Seni sana anlatmaya bir ömür yetmez..."

"O zaman daha açık söyleyeyim, seni hayatım boyunca yanımda istiyorum...Senin özgürlüğün benim kıskandığım yerde biter!Efsun...Bana tüm saniyelerini ayır.Bana o 5 dakikalarını değil hayatını ayır...Yaşam sevincim, mezardaki yandaşım, cenneteki eşim ol...Seni seviyorum."

"Bende seni seviyorum."

"Kırmızılıyı seviyorum...Oh be seviyorum!Seni seviyorum!Seviyorum..."dedi ve dudağını alnıma yakınlaştırıp öptü.Saçımı tutan elini bırakıp diğer elimi de kavradı ve aynı şekilde tuttu.El eleydik, göz gözeydik, aynı odadaydık ve kavga etmemiştik...Benle dalga geçmemişti.Gözlerindeki karanlık kayboldu ve parlayan nokta yeşil oldu ve tüm gözü tekrar yeşil oldu.O da beni seviyormuş.Meğer o da benim gibi hissediyormuş.O da bana aşıkmış.İtiraf etmişti evet bu bir itiraftı ve bende ona itiraf etmiştim sevdiğimi.Sanki odamda değildi kalbimdeydi o artık.Korkut...Bana mesajda demişti.Odana kadar gelirim demişti.Demek blöf değildi.Şuan odamdaydı.Ona doğru iyice yaklaştım ve kafamı göğsüne yasladım.Ellerimi bıraktı ve bana sıkıca sarıldı.Gözlerimi kapattım ve kokusunu içime çektim.O da kafasını kafama yasladı sımsıkı sarılıyordu.Efsun!Efsun!Efsun! kapı çalmaya başlamıştı.Kesinlikle babamdı ve içeri girmeye çalışıyordu.Efsun!Efsun!Efsun! kapıyı duymak istemiyordum çünkü her kapı vurulduğunda Korkut bana daha sıkı sarılıyordu.Gerçekten Korkut buraya kadar nasıl gelmişti?Efsun!Efsun!Efsun!Korkut beni kendinden hafifçe uzaklaştırdı ve alnımı tekrar öptü.Elini yanağımda gezdirdi ve:

KAÇINILMAZ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin