1.Bölüm

214 9 1
                                    

“Efendim baba?” diyorum neşe dolu sesimle.
“Nerde kaldın kuzum?Seni bekliyoruz annenle”
“Evet annem çok özledik seni gelemedin bir türlü” diye destek çıkıyor annem babama.Onları dinlerken yüzüme kocaman bir gülümseme yayılıyor.“Bende çok özledim sizi geliyorum on dakkaya” diyorum bavulu taksiden indirirken.
“Tamam kızım bekliyoruz” diyor babam.Tam telefonu kapatacakken annemin sesi giriyor araya,
“Ha Mısra çilekli pasta da var kızım geç kalma” diyor gülerek.
“Yaa anne bitanesin hemen geliyorum”diyip annemin kahkasıyla kapatıyorum telefonu.
Hızlı adımlarla evin yolunu tutmaya başlıyorum.Seslerini duyunca onları ne kadar çok özlediğimin farkına varıyorum bir kez daha.Üniversiteyi Ankara'da kazandığımı öğrendiğimiz zaman onlarda benimle oraya gelmek istedi ama ben onların da benim peşimden sürüklenmelerini istememiştim.Nerden bilebilirdim ki onları bu kadar çok özliyeceğimi.Dar sokaklarda sağa döndüm.Yerdeki zemin taşlı olduğu için bavul tok sesler çıkartarak ilerliyordu benimle.Saat sekize geliyordu.Biraz daha ilerledikten sonra karşıma iki katlı küçük çatılı bir ev çıktı.Hemen bitişiğinde ve karşısında da vardı bu tatlı evlerden.Aşağı sokağa inildiği zaman sahil çıkıyordu karşımıza.Bu yuzden suyla karışmış tuzun kokusu geliyordu burnuma.İzmir gerçekten bakıldığı zaman harika bir şehirdir.Bambaşka bir güzelliği vardır.Bir kaç adım daha atıp eve iyice yaklaştığım zaman kapının acık olduğunu farkediyorum.Kaşlarımı çatarak bakıyorum bu görüntüye.Ama sonra bir sürpriz yapabilme ihtimalleri geliyor aklıma.Heyecanlı bir şekilde giriyorum içeri.“Anne!”diye sesleniyorum ilk önce.cevap gelmeyince aynı şekilde “Baba!”diyorum.Bu sırada bavulu dış kapının yanina koyup kapıyı kapatarak yukarı çıkmaya başlıyorum.“Ben geldim hadi nerdesiniz”diyorum neşeli bir sesle merdivenleri çıkarken.Birkaç basamak daha çıkınca yerlere saçılan eşyalar giriyor ilk önce görüş alanıma.Yüzümdeki gülümseme yerini endişe ve korkuya bırakıyor.
“Anne..baba”diyorum daha sakin bir sesle bir kez daha.Bu sefer küçük,sessiz iniltiler duyuyorum.Hemen sesin geldiği odaya ,salona gidiyorum.Kapıyı geriye ittiriyorum yavaşça.İlk önce yerdedeki kan çarpıyor gözüme. Dehşete kapılarak kanın izlediği yola yavaşça kaydırıyorum gözlerimi.“Aa-anne” diyorum acınası ses tonumla.Gözleri hafif açık her tarafı kan içinde öylece çaresizce uzanıyordu yerde.“Annee!!”diye bağırıyorum bu sefer yanina giderek.O sırada masanın yanında hareketsizce uzanan kanlar içindeki babamı da görünce elim ayağım boşalıyor adete.Yaşlar çoktan gözüme hücum etmişti bile.“Baba” diyorum zor çıkan sesimle.Ne yapacağımı bilmez bir halde bir anneme bir babama bakıyorum.Babam hareketsizce yattığı için hemen onun yanina gidiyorum.Dizlerinin üstüne çökerek yan bir vaziyette yatan babamın koluna götürüyorum elimi ağlayarak.Hafifçe dürtüp “Baba” diyorum sakince.“Baba hadi uyansana.”Yine ses gelmiyor.Ben geldim baba kızın geldi kalk hadi” diyorum ne yaptığımı bilmez bir halde.Öylece tepkisizce uznıyor kandan göl olmuş zaminin üstünde.Beynim bi an bu anı algılamaz oluyor.Sanki kötü bi şakaydı bu olanlar.Bir türlü idrak edemiyorum onların bu halde olduklarını.Gözyaşlarım durmaksızın akarken babamı daha sert bir şekilde durtmeye basliyorum.Aynı zamanda da bilinçsizce konuşmaya başlıyorum.“Baba... baba kalksana. Kalk hadi kalk.”Sonlara doğru haykırarak ağlamaya başlıyorum.
“Kalkk!!”hıçkırıklarım odada yankılanmaya başlıyor artık.Annemin sessiz iniltisiyle kafamı o yöne çeviriyorum.Hemen ayağa kalkıp  perişan bi halde yerde adımlayarak anneme doğru ilerliyorum.“Anne”diyorum yüzünü avuçlarımın içine alarak.Birşeyler demeye calisiyor dudaklarını oynatarak.“Şşş” titreyen elimi dudaklarına götürerek susturuyorum annemi.
“Yorma kendini konuşma.”diyorum catallaşan sesimle.Elini yavaşca elimin üstüne getirerek geri çekiyor.Aynı zamanda soğuğuda hissediyorum.O kadar üşüyorumki bedenime gelen titremeye engel olamıyorum.Annem kısık çıkan sesiyle konuşmaya başlıyor.“Se-sen çok güçlü bir kızsın.Bu hayatta, düşmanlarına karşı  herzaman dimdik ayakta dur”.Kesik bir nefes alıp dudaklarını yalayarak tekrar konuşmaya başlıyor.“Biz babanla seni hep çok sevdik.Hep yaninda olduk.Ama artik belliki biz yokuz hayatında.”Sesi sonlara doğru nerdeyse hic duyulmayacak kadar az çıkıyordu.Gözyaşlarım benden ayrı durmaksizin akarken annemin gözlerinin içine bakmaktan hic vazgecmiyorum.Belliki bundan sonra bu kahverengi gözlere hicbir zaman bakamıyacagım.Birkez daha nefes aldıktan sonra devam ediyor konusmasina.
“Bizi birbirimizden ayıranların hakettikleri cezayı cekmelerini sağla.”Ve yavaşça kapanan gözlerin ardından derin bir sessizlik.Elimdeki eli gevşeyip yere düşüyor yavaşça. “Anne”diyorum çaresizce.
“Annee!!”Öyle bir bağırıyorumki sesimin sokağa kadar gittiğine eminim.
“Hayır...hayır”diye söyleniyorum kendi kendime.
Kollarımın altında bir el hissediyorum ama gerisini hatırlamıyorum.Sadece dondurucu bi soğuk ve boğazımda yoğun bir kuruluk hissediyorum.Birkaç farklı insanın yakınma sesleri geliyor kulağıma.Ardından o uğursuz siren sesleri.
Ve boşluktan düşme hissiyle irkiliyorum.
     Aniden uyanıp nerde olduğumu kavramaya çalıştım bir süre.Bir kaç saniye kendime gelmeye çalışırken pencerenin önünde, konsolun üstündeki çerçeve yere düştü.Kafamı o yöne cevirdigimde pencerenin açık olduğunu gördüm.Yine aksam saat altı gibi kabristandan döndüğümde, öylece yatağa uzanmistim.Simdi ise üstüme hiçbirşey örtmeden  yatağın üstünde yaklaşık onbir
saatir uyuyorum.Başım çok uyumaktan ağrımaya basladı artık.Yataktan yavaşça doğrulup pencereye ilerledim.Hissettiğim soğuk pencerenin açık olmasından dolayıymıs.Pencereyi kapatıp mutfağa ilerledim.Susuzluktan ağzımın içi kupkuru kalmış.Mutfağa girdigimde tezgağın üstündeki sürahiden su doldurup tek nefeste bitirdim.Diğer bardagıda doldurup sırtımı tezgaha dayayarak yüzümü buzdolabına döndüm.Yavaşca suyu yudumlarken buzdolabının üstündeki fotoğraflara çevirdim gözlerimi.Geçen sene ki doğum günümde cekildigimiz fotoğrafa dikkatlice bakmaya başladım.Ne kadarda mutlu görünüyoruz üçümüzde.Ama simdi bu mutluluğu bundan iki ay önce yine doğum günümde yok etmişlerdi.Birdaha hicbir zaman gerçekten mutlu olamıyacağım.Her zaman eksik olacaktı yaşayacağım mutluluk.
Ama bana mutluluğu haram edenler kendi mutluluklarını hic yasayamayacak bugünden sonra.
Bardağı tezgaha koyarak avukatlık kimligime bürünmek  için çıktım mutfaktan.
  Bugün  bana bunu yapanlarin sonunun ilk günü olucak!!

    Bölum hakkındaki düşüncelerinizi yazın lütfen :D

SON NEFESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin