1.BÖLÜM

1.2K 375 605
                                    

Karanlıktı. Etrafa soğuk,bulanık ve ürkek bakışlar ata-
rak nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. En son ya-
tağına uzanıp uyumaya çalışıyordu. Şimdi nasıl oldu da tuhaf kasvetli ve bir o kadar da boğuk olan bu ürkütü-
cü yere gelmişti. Korkuyordu hem de iliklerine kadar.

Tenine gelen soğuk esintilere rağmen vücudunda ter damlaları oluşuyordu. Terden sırılsıklam olmuş bede-
nine baktı ve hızla koşmaya başladı. Hemen buradan çıkmalıydı. Ama nereye gidecekti? Sanki sonsuz  karan-
lığa hapsolmuş gibiydi. Karanlık adeta hücrelerinde ge-
ri dönülemez boyutta hasarlar açıyordu.

Adımlarını hızlandırdığında göğüs kafesinin sanki yır-
tılacak gibi olduğunu hissetti. Yorulduğunu anlayınca yavaşladı ve durdu. Ellerini diz kapaklarına koyup kar-
anlığa karşı derin derin soluklar alıp verdi. Kendini hiç bu kadar güçsüz ve çaresiz hissetmemişti. Karanlığın onu hep güçsüzleştirdiğine inanırdı hep. Şimdi en çok korktuğu şey olan karanlık ile baş başaydı. İçinden "Lütfen. Lütfen bunlar gerçek olmasın." diye geçirdi. Soğuk esintiyle beraber ellerini diz kapaklarından çekip gözlerini ucu bucağı görünmeyen bir sonsuzluğa dikti. Sessizlik karanlıkla birleşmiş ona oyun oynuyor-
du sanki.

Uyuşan ellerini açıp kapadı ve hızla koşmaya devam etti. Bu sefer gerçekten beyninin çalkalandığını hisse- biliyordu.Midesi bulanmış bir şekilde yüzünü ekşiterek daha da hızlandı. O kadar hızlı koşuyordu ki ayakları  birbirine dolanıp yere serilince nefesi kesildi.Düşmenin etkisiyle ayağının burkulduğunu anlaması çok zamanı-
nı almamıştı.

Burkulan ayağını tutup karanlıkta yankılanan sesiyle
" Kimse yok mu?" diye bağırdı. Ama ona geri gelen
tek cevap kendi sesinin yankılarıydı. Ayağının tuhaf
acısı vücuduna dalga dalga yayılırken tüm cesaretini
toplayıp" Hey beni duyan yok mu? Lütfen cevap verin.
Ben neredeyim?" diye sordu.

Cevapsız kalan soruların eşliğinde ağırlaşan göz kapaklarını sıkarak karanlığın derin sularına gözlerini
yumdu.

Max boğulduğuna işaret eden bir şekilde ellerini boğazında buluşturmuş halde uyandı, terden sırılsık-
lam olmuş vücuduna göz gezdirdi. Bu gördüğü bir rüya mıydı? Yoksa kabus muydu? Ama bu gittiği yer bunla-
rın hiçbirine benzemiyordu. Hala nefesinin son yankı-
larını duyduğunda titreyerek eğildi. Ve hemen başucundaki komodin de duran soğuk sudan bir yudum aldı. İçtiği bu soğuk su gittiği bu lanet olasıca yeri hatırlatmıştı.

Bunları düşünürken ayağında kemiklerini sızlatan bir acı hissetti. Bardağını yerine koyduktan sonra üzerindeki örtüyü hızla çekip yere fırlattı. Gördüğü manzara karşısında derisine soğuk ürpertiler batmaya başladı." Bu olamaz. Lanet olsun."dediğinde ayağını hareket ettirmeye çalıştı. Dehşete düşmüştü. Çünkü o karanlık yerdeyken düşüp ayağını burktuğunun kalıntısıydı bu gördüğü şey. Bu kabus muydu? Hayır. Hayır kabus olmasına imkanı yoktu. Gerçek gibiydi ama bir o kadar da imkansız. Ne yapacaktı şimdi? Kabus olmasını yeğliyordu ama değildi işte. Ayağını orada burkmuştu ve şimdi ona öylece bakıyordu. Duyduğu korkudan dolayı acısını hissetmiyordu bile. Bu yaşadığı şeyin gerçek olması ihtimali ona yetmişti.

Ayağını ufak hareketlerle yataktan çekip küçük bir inlemeyle yere koydu. Ve doğrulup banyoya doğru ilerlemeye başladı. Ufak ufak sekerek banyoya ulaştığında beyaz mermere tutunup  dengesini sağladı. Unutamıyordu yaşadığı şeyi. Hafızasından silmek istiyordu. Söküp atmak ama yapamıyordu. Karanlıktan öylesine tiksiniyordu ki zihninde istemsiz ürpertiler yaratıyordu. Aynada duran beyaz soluk tene buz gibi soğuk suyu çarptıktan sonra havluyla sildi.

Gözlerinin altı şişmiş ve mosmor olmuş bu çocuğun yüzündeki korku iyice keskinleşti.Yaşadığı bu duygu ona tamamen yabancıydı. İnce ve soğuktan kurumuş dudaklarına baktığında karanlığın izlerini görüyordu. Bakışlarını ciddileştirip keskinleştirdiğinde mavi gözleri alev alıyordu sanki. Tüm bu sorularından sıyrılmak istercesine kendini silkeledi ve banyodan çıktı.

Değistirilmiş KarbonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin