~12~

730 44 2
                                    

mesajlarda sapık insanların yazdığı şeyler vardı tüm hepsini sildim ve terliklerimi ayağıma giyip odamdan çıktım.

mutfaktan su içip merdivenlere yöneldim.

merdivenin tutunacak yerine tutunacağım sırada bileğime sarılan elle bir yere savruldum.

sırtım soğuk duvara değdiğinde başımı kaldırdım ve karşımdakinin junkook olduğunu gördüm.

"junkook, beni korkuttun. ne yapıyorsun sen burada?"

beni duymamazlıktan geldi ve elini dolandığı bileğimi sürüklemeye başladı.

odasının önüne geldiğimizde kapıyı diğer eliyle açtı ve beni içeri çekti.

şaşkınlıkla ona bakarken kendini yatağa bıraktı ve ardından beni de kollarının arasına aldı.

" j-junkook, ne yapıyorsun?"

işaret parmağıyla ağzımı kapattı ve

"yalnızca uyucaz."

avuç içlerim terlemeye başlamıştı ve yüzümün kızardığına eminim. beni daha çok kendine çekerek burnumun boyun girintisine değmesine izin verdi.

kokosu, kokusunu çok seviyordum ve her gece onunla uyuyabilirdim.

***

burnuma dolan kokuyla gözlerimi açtım ve belimdeki kolların farkına vardım. burnum boyun girintisine sabitlenmiş gibiydi.

onu uyandırmadan kollarının arasından sıyrılmaya çalıştım. olmuyordu. pekala, ilk önce başımı kurtarmalıydım. yanağıma yaslı olan yanağını hafifçe başımla ittirdim ve burnumu boyun girintisinden kurtardım.

bu sefer burunlarımız değmeye başlamıştı.

şimdi ise elimi kollarına yavaşça koydum ve kaldırmaya çalıştım.

2santim yukarı kaldırdığımda yavaşça sıyrılmaya çalıştım.

ağzından birkaç ses çıkardı ve beni kendine hızla çekti.

dudaklarım iki çift kiraza değdiğinde gözlerimi büyüttüm ve bu kıpırdanmalardan junkook uyanmıştı.

gözlerini yavaşça araladı ve karşısında beni böyle görmeyi beklemediği için kaşlarını çattı.

fakat sonra gülümsedi.

kendimi ellerimle geri ittirdim ve kalkmaya çalıştım.

tekrar junkookun güçlü kolları belimi sardığında huylandığımı yeni fark ettim.

junkookun tek eli sıyrılmış şortumdan meydana çıkan çıflak bacağıma gitti ve beni kendine adeta çiviledi.

"günaydın rosie."

konuştuğunda dudakları dudağıma çarptı ve bunu bilerek ona cevap vermedim.

tekrar
"günaydın rosie"

dediğinde sertçe yutkundum.
"günaydın..."

dudaklarım dudağına çarptığında gülümsemesi dahada büyüdü.

sabah kalktığında dağılmış saçları şişmiş dudakları ve uyuklayan gözleriyle baştan çıkarıcı görünüyordu.

bedenlerimiz hala birbirine değerden kapı aniden açıldı ve kendimi hızla geriye atıp yatakta doğruldum.

tae kapı çaklma kavramını tam olarak neresinden algılıyordu?

utancımdan yerin dibine girerken

"uppss! pardon yanlış zamanlama."

"kapı çalmayı bilmiyonmu oğlum?"

junkookun verdiği cevapla tae kıkırdayarak odadan çıktı.
junkook içinden küfürler sayıyordu.

"Bi kere de bozma Bee!"

gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

nasıl Ama?
bölümler gittikçe güzelleşiyor ha?
lütfen oy ve yorum. satır arası yorum bırakın 🙏🙏🤧

sizi çok seviyorum❤️😘

sizi çok seviyorum❤️😘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
is that love? ROSEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin