~16~

607 29 3
                                    


"sence junkook seni gerçekten seviyor mudur?"

lisansın saçını örerken dediği şey ile aynada gözlerimizi buluşturdum."eğer sevmeseydi neden böyle davransın ki?"

yani sevmiyorsa benden uzaklaşması gerekirdi ama demekki seviyor.

"peki ya semi sadece arkadaş olarak görüyorsa?"

"bilemiyorum lali, umarım öyle değildir. kalabilirsin saçın bitti."
oturduğu yerden kalkıp aynadan saçını kontrol etti ve yanağıma bir öpücük kondurup teşekkür etti.
gülümsedim ve lisansın kalktığı yere ben oturdum. makyajım çok önem vermeden saçlarımı yana getirip basitçe ördüm.

lisanı da hazır olduğunu gördüğümde birlikte otelden çıktık. kolidorda yürürken karşı odanın kapısı açıldı ve tae kare gülümsemesiyle yanımıza geldi.

"nereye böyle kızlar?"

"lali ile birlikte dolaşıcaz."

"e bizde gelelim"

"yok, yani biz kız kıza takılalım dedik."

"peki, bişey olursa bir telefon kadar uzağınızdayım."

gülerek asansöre bindik ve alt katı tuşladık.otelin çıkışına vardığımızda yüzüme gelen güneşle gülümsedim ve lisaya baktım onunda yüzüne güneş geliyordu ama o rahatsız olmuş benziyordu. kıkırdayıp "güneş güzele vururmuş" dedim. lalisa bana bakıp güldü ve kaldırımda usulca yürümeye devam ettik.

Lisa ile sahilde yürürken Lisa gözüne bir yer kestirdi ve baktığı yere baktığımda oranın bir bar gibi bir yer olduğunu gördüm.

"rosie, hadi şu mekana gidelim."

"hayır Lisa içmek için havamda değilim. hem zaten üstümüze uygun değil oraya."

"ya kim bakıcak senin üstüne yaa! hadi lüüütfeeen."

ü ve e harfini uzatarak ellerini çenesinden birleştirdi.

ona kısaca bakış attım ve bu kalbine gülüp "pekala ama fazla içmiycez!"

neşeyle gülüp boynuma sarıldı.
mekana girdik ve burnuma gelen ağır içki ve sigara kokusu yüzümü buruşturmama sebep oldu.

girişte iki adam bize baktığında kimlik sormadı çünkü reşit olduğumuz belliydi. bir yere oturup kokteyl aldık  ve Lisa eline telefonunu alıp kendini çekmeye başladı. ne yaptığını anlamazken bakışlarım karşıda öpüşen çiftlere kaydı.iğrenerek yüzümü başka yere çevirdim ve kokteyli in bittiğini anladığımda yanımıza gelen garsondan bir içki daha istedim elindeki tepside kırmızı olanı bana verdiğinde gülümseyerek teşekkür ettim.

kokteyli azıma götürmemle boğazımın yanması bir oldu ve ağır kokusu baş ağrıtıcıydı.

gözlerim biryere takıldığında bir adamın bakışlarının bende olduğunu gördüm ve bakışlarımı direk kaçırdım. bakışları beni rahatsız ederken kokteyli i masaya bıraktım ve lisaya tuvaleti işaret ettiğimde başıyla beni onayladı.

kızlar tuvaletinde içeri girdim ve çeşmeyi açıp yüzüme soğuk su serptim makyajımı su geçirmez olması işime gelmişti.

aynadan görünüme baktım ve örgülü şaçlarımı düzeltip tuvaletten çıktım.

telefonumun çaldığını duyduğumda kol çantamı açtım ve ekrandaki kişiye baktım junkooktu gülerek telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"junkook?"

"rose? neredesiniz siz arkadan gelen seslere ne böyle?"

"merak etme iyiyiz.yalnızca kafa dağıtmaya geldik."

is that love? ROSEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin