~18~

589 30 2
                                    

batmakta olan güneşin yüzüme vurması ve arabanın sallaması beni mayıştırıyordu.iki haftanın sonunda artık eve dönüyorduk.

başımı yan tarafımda uyuyan lalisayı çevirdim ve başının cama çarpmasın engellemek adına omzuma yazladım.

başımı başına yasladım ve gözlerimi kapatıp uyku moduna geçtim.

***

"aaa! ya şunu yavaş bir şeyilde yapamıyor musun hayvan herif!"

acıyla inleyen junkooka gülümsedim ve tae sinirlenip kremi yatağa attı ve odadan çıktı.

tae nin kalktığı yere oturdum ve kremi elime alıp junkookun bronzlaşmış omuzlarına yavaşça sürmeye başladım.

"hala hayret içerisindeyim herkes brpnzlaştı ama sen hala bembeyazsın rose."

"ben sizin gibi güneşin altında 2 saat durmadım çünkü."

kremi ensesine de sürdüm ve ovalayıp işim bitince kremi küçük sehpaya koydum.

junkook bana doğru döndü ve "rose biz seninle neyiz?"

aniden sorduğu soruyla duraksadım.açıkçası ne olduğumuzu bilmiyordum ama arkadaşız dersem güceniceğinden adım gibi eminim.

"hmm, flört?"

"flört mü?yani sevgili değil miyiz?"

bakışlarımı yere indirdim ve sahte bir üzünttüyle"çıkma teklifi etmedin ki."dedim.

şaşırdı ve" gerekli mi?"diye sordu.

" junkook tabikide gerekli, sonuçta yeni bir sayfa açılıyor ve o sayfa yanlızca sen ve bana ait anılarla doluyor."

çıkma teklifi etmeye mi korkuyordu yoksa istemiyor muydu?daha fazla üstelemeden gözlerine baktım ve yüzüne yaklaşıp yanağıyla dudağının birleşim yerine küçük bir buse kondurdum.

"ben aşşağıdayım bişey olursa seslen."

usulca başını salladığı da ayaklandı ve aşağı inerek mutfağa giriş yaptım.

karnım acıkmıştı ve acilen yemek yapmam gerekiyordu.

çalan telefonumla koşarak salondan telefonumu aldım ve ekrandaki ismi görmemle gülümsedim.

" alo? "

" alo bebeğim nasılsın?"

"iyiyim sen?"

"sanırım eve dönmüşsünüz?"

"evet birkaç saat oldu."

"hah. akşama işiniz yoksa bana gelin diyecektim yemeği beraber yeriz."

"bilmiyorum jen,tae ve junkooka sormam lazım."

merdivenlerden inen tae ve junkook isimlerini duyunca, ne oldu? bakışı attıklarında onlara "jennie bizi yemeğe çağırıyor,ne dersiniz?"

ikiside onayladığında jennie ye

"kaçta gelelim?"
diye sordum. gülümsediğini görmesemde hissedebiliyordum.

"19:00 gibi  gelin. fazla geç kalmayın herkesi çağırıcam."

"tamam öptüm, muah"

"muah"

telefonu gülerek koltuğa bıraktım ve tae önümden geçerek "ıyy vıcık vıcık bff ilişkisi öğk" dediğinde kaşlarımı çattım ve ayağımdaki terliği kaçmaya çalışan tae ye fırlattım. "ahh!annem bile bana terlik fırlatmadı yuh be kızım."

omuz silktim ve junkookla beraber taeye güldük.

duvardaki saate baktım, bir saatimiz vardı ve ben daha duş alıcaktım. koşarak odama çıktım ve banyoya girdim.

***

ayakkabılarımı giydim ve kapıdan çıktık. 15dk sonra jennie nin evinde olduğumuzda jennie masayı hazırlıyordu.mutfağa gidip jennie ye yardım ettim.

çalan kapıyla kapıya koştum ve gülerek açtım.büyük bir coşkuyla içeri giren Lisa ve jisoo ikilisiyle sırayla sarıldık ve jisoo yanaklarıma ard arda öpücükler yağdırdı. iki haftadır görüşemiyorduk, birbirimizi özlemiştik.

içeri geçmelerini söyledim ve jennie nin yanına dönüp masayı beraber hazırladık.

salona geçtik ve junkook ile tae in ortasına oturup sohbetlerine katıldım.

(kenardakileri silmeye üşendim sorry)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(kenardakileri silmeye üşendim sorry)

is that love? ROSEKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin