otelin önüne geldiğimizi belirten tabelalayı görünce gülümsedim. yürümekten ayaklarıma kara sultan inmişti. otelin sansürlü kapısından geçtik ve asansöre doğru ilerledik.
kat numaramız tuşlayıp asansörün çıkmasını bekledik. kapı açıldığında kendimi adeta dışarıya atmıştım.erkekler kolidorun sonundaki odada kalırken biz ortalarda bir yerde kalıyorduk. erkekler odalarına gitmek yerine bizim arkamızdan gelmeyi seçmişti.
lalisa anahtarla kalıyo açtığında erkeklere döndük ve gülümseyerek iyi geceler diledik. lalisa daha fazla dayanamayarak içeri girdiğinde tae de kendi odasına gitti. bende odama girecektim ki kolum kaslı kollar tarafından çekildi.
junkook ile burunlarımız değerken junkook "iyi geceler öpücüğü vermeyecek misin?" diye sorduğunda gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"hayır, vermeyeceği."
bir çocuk gibi dudağını büzdü ve "yaa, ben uyuyamam o zaman"
dediğinde "uyuma" diye cevap verdiğimde kaşlarını hafif çattı ve
"çok acımasızsın rosie" dedi.
sonunda dayanamayıp güldüm ve elimi ensesine koyarak dudaklarımızı yakınlaştırdım. öpecek iş gibi yapıp geri çektim o anlamsızca suratıma bakarken
"iyi geceler kook"
diyerek odamın kapısından içeri girdim ve kafamı kapıdan uzatıp junkooka dil çıkarttım.
bana doğru bir adım attığında kapıyı kapattım.
"hay ben böyle işin!"
kolidordan sesleri gelen junkooka seslice güldüm.
~
yatakta doğruldum ve gözlerimi ovuşturarak yataktan indim. lavaboya girip işlerimi hallettim. odaya girdiğimde daha yeni uyanmış ama hala uyuklayan lalisa ya baktım. ve koşarak yatakta üzerine zıpladım
"yaaa! rosie daha yeni kalktım!"
onun böyle uyku sersemi hali çok tatlı görünüyordu.
kahkaha atmaya başladım ve yanağına bir öpücük kondurup kataktan kalktım.üzerimi hızla değiştirip tişörtünü giyen lalisa ya baktım.
"lalisa düne göre daha iyi misn?"
diye sorduğumda başını olumlu anlamda salladı. gülümsedim ve "sevindim" dedim
restorana girdik fakat restoranda yalnızca 6 kişi falan vardı. telefonumu çıkartıp saate baktım. saat 08.00di bu saatte kalkmamıza şaşırmıştım doğrusu.
boş bir masaya oturup kendimize kahve söyledik.
kahvelerimiz geldiğinde lalisa telefonunu çıkarttı ve fotoğrafımızı çekip instagrama attı.
yaklaşık yarım saat sonra restorana giriş yapan iki yakışıklıyı fark ettik.
junkook karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu ve tae de onun yanına oturdu.
junkook hala uykulu gözlerle tarafa bakınırken taeninde ondan farkı yoktu.
yanımıza garson geldiğinde garsona kahvaltı menüsü söyledik. garson yanımızdan ayrıldı ve gözden kayboldu.
tae nin lisaya izlediğini fark etmemle tae bana ne oldu? bakışı atıyordu.
ona neler oluyor tae diye sırıtarak kaşgöz yaptığımda eliyle Bi git yaa dercesine hareket yaptı.junkook ise hala uyukluyordu.
garson kahvaltımızı getirdiğinde yemeye başladık.~
şezlong a havlumu serdim ve üzerine oturup güneş kremini vicuduma yedirmeye başladım.
tae gelir gelmez denize girmişti ve lalisa da üzerindeki file elbiseyi çıkartıp denize girdi.
bakışlarım junkooka kaydığında yanımdaki şezlongda uyuduğunu gördüm. onun yanına gidip yüzüne doğru eğildim.
nefes alışverişi düzenliydi uyuyordu.
kalkmak için hamle yapmamla junkookun üzerine düşmem bir olmuşken şaşkınca uyuduğunu sandığım junkooka baktım.
"sana uyuyamayacağımı söylemiştim."
dedi. şaşkınca ona bakıp gülümsedim ve
"ciddi olduğunu düşünmemiştim"diye cevap verdim. junkook şezlongda yana kaydı ve üzerindeki beni yanına yatırdı. "o halde şimdi birlikte uyuycaz." dedi junkook.
"ama ben yüzmek istiyorum" dediğimde umursamaz A omuz silkti. ben aniden doğruldum ve koşarak denize doğru ilerledim. junkooka baktığımda arkamdan koşuyordu.
daha hızlı kaçmaya çalıştım fakat güçlü kollar beni çoktan kucağına almış ve denize koşarak girmişti.
junkook beni kucağından indirdiğinde ayağımı yere bastım ve boynuma kadar gelen suda kaçmaya çalıştım. birkaç adım geri gidip junkookun yüzüne su atmaya başladım.
junkookda bana su atmaya başladığında ikimizde kahkaha atıyorduk.
junkook ani bir hareket yaparak beni ittirdiğinde suyun altına düştüm. ufak bir şaka yapsam sakınca olmazdı bence? suyun altında hareketsiz kaldığım saniyelerin ardından junkookun telaşlı sesini ve belimdeki kollarını hissettim. hızla sudan çıkarak ona dil çıkarttığımda kaşlarını çatarak bana baktı.
"sen artık fazla oldun küçük hanım"
dedi ve kolumdan tutarak beni denizden çıkarmaya çalıştı.junkook çatık kaşlarıyla etrafa bakınırken aniden dudağına yapıştığımda çatık kaşları düz bir çizgi halini almıştı.
dudaklarımızı ayırdığımda junkook nefes nefese
"sen çok tuhaf bir kızsın rose"
dediğinde kahkaha attım ve denizden çıktık.
sizce bölüm nasıldı?
bu arada lütfen yeni kitabıma bir göz atın🙏yorum yapıp oy vermeyi unutmayın hepinizi çok seviyoruğğmm❤️😉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
is that love? ROSEKOOK
Romanceseni herşeyden, herkesten daha çok seviyorum. (TAMAMLANDI)