Noel ağacını süsleyen kırmızı minik ışıklar dışında odayı aydınlatacak bir kaynak yoktu. Serin hava odanın atmosferine hakim olduğu için herkes kazaklarını giymiş ve yorganlarına sarılmıştı.
"İki günden beri bizimle konuşmuyor." uzun zamandan beri sessizliğini koruyan Ashton konuştu. Maggie ile Calum arasında geçen tartışma bittikten sonra evde duyulan tek ses arka odadan gelen güçlü hıçkırıklardı. Hiç biri uyuyamamış ve sabahın ilk ışıklarına kadar gittikçe sessizleşen hırıltı ve iniltileri dinlemişlerdi.
Sessizce oturdukları süre boyunca arka odadaki banyodan su sesleri gelmeye başlamıştı. Sinir bozucu derecede sessiz kalan evden azda olsa bir sesin gelmesi, onları rahatlatmıştı. Onları rahatlatan minik sesinde rengi söndükten sonra, uzun bir süre daha sakince oturdular.
Bu sırada Michael ve Ashton uykusuzluğa yenik düşmüşler, gözlerini kapamışlardı. Sessizce geçen birkaç dakikadan sonra arka odanın kapısının kısık bir sesle gıcırdıyarak açıldığını duydular. Uzun aralıklarla duyulan parkalerin sesi, Luke'un ağır bir biçimde geldiğini kanıtlıyordu. Sonunda odaya giriş yaptığında ona boş boş bakan iki çift gözle karşılaştı.
Maggie ile Calum gözlerinin altı uykusuzluktan mor iken, Luke'unkiler uyumaktan şişmişti. Dağ evine gelirken giydiği kıyafeti şimdi ona oldukça bol geliyor ve onu daha da kötü halde gösteriyordu. "Makas var mı?" dedi sonunda Luke. Sanki söylediği kısa cümleden enerji kaybetmiş gibi derin derin nefes aldı. "Evet, var. Ne yapacaksın?"
Belinden düşen siyah kumaş pantalonu ince parmaklarıyla beline sabitleyip, içindeki gri lastikle sıkıp orada kalmasını sağladı. "Odamda ki posteri çıkarırken yanlışlıkla yırttım. Orayı düzelteceğim." yanağının içini ısırdı. Avuçlarının içi yavaş yavaş terlemeye başlamıştı. Maggie başını evet anlamında salladı, "Mutfakta, hemen ocağın yanındaki çekmecede bulabilirsin."
Geldiğinden daha hızlı bir biçimde mutfağa giderken, ağlamaya başlamıştı Luke. Derin derin nefes alıyor ve veriyordu. Titreyen elleri metal çekmecenin tutacağı ile buluştuğunda sesli bir biçimde yutkundu. Böyle olması gerekiyordu.
Hızlıca atan kalbi ve vücudunun normalden daha fazla adrenalin üretmesi başını döndürdü. Oldukça keskin olan makasa bakarken göz yaşları gözüne batıyordu. Yavaş adımlarla kimsenin ilgisini çekmeden odasına ilerledi. Hıçkırıklarını içine atmaya çalışıyordu. Göz yaşları kendilerini özgür bırakırken, elleriyle kapıyı ağır biçimde kapattı. Anahtarı olabildiğinde sessiz bir şekilde çevirirken odasına baktı. Poster.
Titreyen ellerinden her an düşecek gibi olan makası sıkabildiği kadar sıktı ve banyoya yöneldi. Üstündeki tişörtü ile kazağı çıkartırken evin havası onu titretti. Önünde sıcak suyla dolu küvete bakarken, birkaç hıçkırığın kaçmasına izin verdi.
Halsiz bir şekilde bacağını kaldırıp, sıcak küvete ayağını sokarken titredi. Dişlerini birbirine bastırıp, bağırmamaya çalıştı. Sonunda yerleştiği küvete alışmaya çalışırken hala ağlıyor ve mırıldanıyordu. "Beni affet,"
Makası tam olarak açıp bileğinin üstüne bir çizik attı. Acı vücudunda yayılırken gözleri kapatıp mırıldanmaya devam ediyordu, "Beni affet, Tanrım." Her darbesinde gittikçe sertleşen darbeleri onu daha da yaptırmaya isteklendiriyordu. "Ona benim suçlu olduğumu söyleme." Sonunda damarında derin bir yarık açabilmişti. Suya sokmadan önce bir tane daha çizmeye başladı.
"Ona iyi davran," ellerinin titremesi arttıkça aynı yarığın olduğu yeri tutturamıyordu. "Korkuyorum ama beni affet."
"Onları cezalandırma ben geliyorum." İkinci çiziğinide tamamladığında gözlerini korkuyla açtı. Dudakları titriyordu, cılız ve çatlak sesi banyoda yankılandı. İki büyük yarık, ona yetmeyebilirdi. Sıcak suyla kendini öldürmeye çalışan insanların çoğu ölüyordu ancak başarılı olmayanlarda vardı. Sol kolunu sıcak suya sokarken bir anlık ürperdi.
"Onları üzme," Gözlerini yeniden kapatırken makası boynuna yöneltti. Birkaç hıçkırığın daha kaçmasına izin verdikten sonra son gücüyle konuşup, bilincini kaybetti.
"Korkuyorum ama yanına geliyorum."
☃
"Maggie, Luke'un odasında hangi poster vardı?" dedi Calum telefonu ile uğraşırken, çocuklar uyanmasın diye sessizce fısıldamıştı. Maggie, kısa bir süre odayı hatırlamaya çalışırken, yüreğinde büyük bir ağrı hissetti.
"Yok.. Yoktu.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
x-mas // l.h
Fanfic"Noel'e 12 gün kaldı ve sen yoksun. Noel Baba yılbaşında seni bana geri getirebilir mi? Bütün yıl uslu davrandım, bence güzel bir hediyeyi hak ediyorum." ☃ Tüm hakları saklıdır. ☃ Luke Hemmings Fan Fiction ☃