*6*

783 66 50
                                    


>Hyunjin'den:

Dün geceden beridir Felix'den bir mesaj, bir çağrı bekliyordum ama  beni delirtmek istercesine çevrim içi görünüp bana hiçbir şey yazmıyordu. Aslında zaten benim arkadaşlık teklifimi de kabul etmesini de beklemiyordum fakat yine de içimde bir umut vardı. 
Bunun üzerine daha fazla düşünmek istemiyordum çünkü düşündükçe sinirlerim daha da geriliyordu.

Dürüst olmak gerekirse Felix ile arkadaş olmak istememin tek nedeni de bu akşam ki davetti. Akşam babamın şirketler topluluğunun kuruluş yıl dönümü vardı ve babam da sürekli insanlara karşı naif olmam gerektiğini söyleyen tiplerdendi. Eğer baloya bir arkadaşımla gelirsem insanlar eski ''kaba'' kişiliğimin değişmiş olacaklarını düşüneceklerdi ve ailemin görkemli soyadlarına verdiğim zarar ortadan kalkacaktı.

Eğer babam beni bunu zorlamasaydı değil Felix ile arkadaş olmak onun yüzüne bile bakmazdım. Sonuçta o da diğer insanlar gibi yalancı ve küstahtı değil mi?

Oturduğum sandalyemden kalkıp masamın yanına koyduğum çantamı tek omzuma takıp evden çıktım.

Bu hayattan ve yapmacık insanlarından gerçekten nefret ediyordum.

>Felix'den:

Tam evden çıkmaya hazırlanırken babamın yanıma gelmesi ile duraksadım.

''Bir şey mi söyleyecektin baba?'' deyip bana gülümseyen babama baktım.

'' Ne kadar da çabuk büyüyorsun.'' deyince göz devirip arkamı dönüp kapıyı açmamla babamın kahkaha atarak konuşması bir olmuştu. Gerçekten büyümekle ilgili şeyler sinirimi bozuyordu. Nedeni ise hâlâ yaşıtlarıma göre kısa olmamdı ve babam bu şeyi bilerek yapıyordu.

'' Tamam tamam, hemen sinirlenme akşam bir davete gitmemiz gerekiyor ve sende bizimle geleceksin genç adam.''  dedikten sonra saçımı karıştırdı.

'' Cidden mi? Ben de mi ?''

'' İtiraz yok küçük bey. Hem sen okula geç kalıyorsun. Baayy.'' dedikten sonra sırtımdan ittirip beni kapı dışarı eden babama göz devirip kolumdaki saate baktım. 

Gerçekten de biraz daha oyalanırsam okula geç kalacaktım ve okula yeni transfer olan bir öğrenci olarak bence bu hiç hoş olmazdı.

 x x x x

Okula vardığımda çoktan ders zili çalmış öğretmenler sınıflara doğru yol almaya başlamıştı. Son hızla sınıfımın bulunduğu koridorda koşup sınıfıma girdiğimde tam anlamıyla soluk soluğa kalmıştım. 

Yavaş adımlarla sırama doğru yürürken bana selam veren arkadaşlarıma sadece el sallamakla yetinmiştim.

Sırama vardığımda ise elindeki kalın ders kitabını okuyan bir Hyunjin beklemiyordum. Benim geldiğimi görüncede kafasını okuduğu kitaptan hiç kaldırmadan kuru bir '' Günaydın.'' demekle yetindi. (Gerçi ben de Hyunjin'den her ne bekliyorsam ?) Henüz bana ettiği arkadaşlık teklifini kabul etmediğimi hatırlayınca  çantamdan sabah onun için pişirdiğim kurabiyelerin olduğu kutuyu çıkarıp okuduğu kitabının üstüne bıraktım.

Kafasını  bana doğru çevirip 'Bu ne ?' der gibi bakınca konuşmaya başladım.

''Öncelikle dün bana ettiğin arkadaşlık teklifini kabul edip etmediğimi söylemedim çünkü mesajla kuru kuruya geçiştiriyormuş gibi görünmek de istemedim. İkinci olarak dün okula geldiğimde sen benden daha erken gelmiştin ve ben dün kahvaltı etmemiştim ve sanırım sende kahvaltı etmemiştin çünkü teneffüslerde sürekli kantinden birşeyler yediğini gördüm. O yüzden sabah senin için bu kurabiyeleri yaptım, umarım seversin. Ha bir de şey, evet senin arkadaşın olurum.''

Hyunjin yaklaşık yarım dakika boyunca boş boş yüzüme baktıktan sonra dediğim şeyleri zihnine oturtmuş olacak ki yüzünde bir tebessümle konuşmaya başladı.

''Şu an ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü daha önce böyle birşey başıma gelmedi. Ayrıca da ...'' elimi tuttup ''... benim için bu kurabiyeleri yaptığın için teşekkür ederim çünkü cidden ben sabahları kahvaltı yapma gibi bir yetiye sahip değilim.'' dedikten sonra ona verdiğim kurabiye kutusunda bir kurabiye çıkarıp yemeye koyuldu.

''Hala sıcak.'' dedikten sonra yüzüne bir tebessüm yerleştiğini görünce yüzüm kızararak önüme döndüm.

'Az önce o benim elimimi tutmuştu? Hayır Felix her şeyden bu kadar çabuk etkileniyor olamazsın.' iç sesim yine beynimle çelişkiye düşmüştü ve artık delirmek üzere olduğumu düşünüyordum. Çünkü sınıftaki herkes işini gücünü bırakmış Hyunjin ve bana bakıyordu.

Kendime çimdik atınca şuan yaşadığım şeyin hayal ürünü olmadığına karar verip sırama kapandım. Sınıfa öğretmenin girmesiyle sessizlik bozulunca kafamı gömdüğüm kolumdan ancak ayrılabilmiştim.

Ahh insanların bu bakışları neden bana kötü hissettiriyordu ki ? Yanlış birşey yapmamıştım ki... Sadece herkesin onun yanında geçmeye bile cesaret edemediği birisiyle arkadaş olmuştum.

Tanrım ben ne düşünüyordum böyle?

Düşünceler aleminden uyanmamı sağlayan şey ise sıranın üstüne uzattığım kolumun üstüne düşen yumuşacık pembe saçlar olmuştu.




. . . . . . . . . . . . 







Yeni bir bölüm ve yeni bir macera  bu fic'i nasıl devam ettireceğime dair en ufak bir fikrim yok. 

Cidden yok.

Bu yazıyı okuyan değerli okurum lüüfeen bana yardımcı ooollll.

Lüüüüfeeen...

Sizi seviyoreeee<3<3<3



*düzenlenmedi*

Mad Boy ( HYUNLİX )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin