Da͏n͏s ͏e͏t ͏b͏e͏n͏i͏m͏l͏e, şö͏v͏a͏l͏y͏e͏m.
.
.
.
Arabadan atlarcasına indi Hoseok, şans onun yanındaydı ki bu kadar kolay bir park yeri bulabilmişti. Arabayı kilitleyip hızlıca adımlarını süslenmiş binaya yöneltti; alt dudağı dişlerinin arasında, kendisini susturmaya çalışıyordu,gören şeker görmüş çocuk sanardı resmen.
Yoldan çekip binaya yükseltti bakışlarını, gözleri kamaşmıştı sarayın görkemli manzarasından. Kaç kere gördüğü fark etmeksizin büyüleniyordu adeta bir sanat eserinden çıkmışçasına gözüken bu tablodan. Her sene az buçuk da olsa bir farklılık oluyordu, her tema ayrı bir yakışıyordu sarayın ihtişamına. Geçen sene loş ışıklarla donatılmış, altın işlemelerle süslenmişti her yer. Ancak bu sene daha da bir güzel olmuştu sanki. Bahçedeki çitler sarmaşıklı güllerle kaplanmış, kapı ve saray girişi soluk mor ve pembe tonların ağır bastığı çiçekli süslemelere konaklık yapmıştı. Girişin önü gül yaprakları, karanfiller, papatyalar ve daha niceleriyle süslenmişti. Sarayın arkasındaki çiçek tarlasından gelen lavanta ve içeriden gelen yanık vanilya kokusu ise birleşip bu mükemmel tablonun güzelliğini taçlandırıyordu resmen.
Derin bir nefes çekti yine, güzel şeylere zaafı vardı ve buna bir çözüm bulması gerekiyordu. Omuzlarını silkip kendine gelmeye çalıştı, korkak adımları girişe yönelmişti bile. Tek eli heyecanına yenilip göğsünün sol tarafına tırmandı, ince gömleğin kumaşını parmakları arasına kenetleyip kendini sakinleştirmeye çalıştı. Birkaç adım daha attı içeriye; tam kapının önünde duruyordu, içerden gelen sesleri ve şık giyimli insanları görebiliyordu. Göğsündeki eli cebine indirdi ve yavaşça siyah tülü çıkardı oradan. Havaya kaldırıp yüzüne yaklaştırdı ve gözleri hizasına getirdi, gözlerini kapayıp tülü gözlerini kapatacak şekilde sardı ve arkada düğümledi. Gözlerini geri açtığında karşısındaki karamış manzara karşıladı onu, aynı her sene olduğu gibi. Hala etrafını görebiliyordu, netlik ve renkler değişiyordu sadece. Her şey tamamdı artık, içeri girmesi için önünde hiçbir engel kalmamıştı.
İlk adımını attı balo salonundan içeriye; gözlerini gezdirdi içerde bir süre, belki şimdiden bulabilirdi görmek istediğini. Ancak belli ki hayat onunla aynı fikirde değildi, biraz daha sabır talep etmişti ondan. Eh bir yıl beklemişti zaten, bir iki saatin hesabını yapacak durumda değildi ya. Ayakta beklemeyi düşündü ilk başta ancak kalabalığı fark edince bundan vazgeçti, köşede çok kalabalık olmayan bir yere oturdu. Gözleri hala içeride geziniyordu, sevgilisini fark etmeyip gözünden kaçıma gibi bir ihtimali düşünemiyordu bile... Etrafa bakmaktan sıkılmıştı artık, yarım saat olmuştu buraya geleli ve usanmadan beklemeye devam ediyordu; edecekti de, çünkü biliyordu ki sevdiği tıpkı her sene olduğu gibi bu sene de gelecekti. Kafasını arkaya yasladı ve kısa bir süreliğine gözlerini kapattı, göz kapaklarını yavaşça geri açıp başını kaldırdı ve eski pozisyonuna döndü. Bekledi biraz daha, en az bir saat en fazla iki. İlk şarkının bitmesine az kalmıştı, bitmeden gelmesi lazımdı. Her seneki gibi ilk dansa onunla kalkması lazımdı, başkasını kaldıramazdı dansa. Yüzü düşmüştü Hoseok'un; inanmak istemiyor, inkar edip geleceğini düşünüyordu onun.
Doğru düşünüyordu da, girişten içeri giren siyah kumaşlarla donanmış inci beyazı ten metrelerce uzaktan bile gözüne çarpmıştı. Anında bakışları kesişmişti, Yoongi'nin her zamanki klasik gülüşü kan dudaklarında yer edinmişti yine. Adımları Hoseok'un oturduğu yere yöneldi, sanki sırf onu çıldırtmak içi özellikle yavaş yavaş yürüyordu. Adımları sonunda bulmuştu ulaşacakları yeri. Bir elini göğsüne indirdi esmer gencin, ne güzeldi buluşması o iki tezat cildin. Elini diğerinin omzuna yükseltti, oradan boynuna ve oradan da çenesine. Hafifçe yukarı kaldırdı esmer gencin yüzünü ve kendi gece karası gözlerine kenetledi onun ışıldayan kehribar gözlerini; eli çenesinde, baş parmağı ise ince kalp şekilli dudaklarının hemen altındaydı. Diğer elini havaya kaldırdı ilk şarkının bitimiyle, ve dudaklarına fısıldadı:
![](https://img.wattpad.com/cover/255822452-288-k212214.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐞𝐥𝐢𝐟𝐮𝐚 𝐄𝐬𝐩𝐞𝐫𝐚𝐧𝐳𝐚|𝘉𝘰𝘭𝘢 𝘥𝘦 𝘓𝘭𝘰𝘳𝘰𝘯𝘢
Hayran Kurgu[sope] Bir adım daha attı geniş balo salonunun kapısından içeriye beyazlara bürünmüş genç. Gözlerini kıyafetinin tersine simsiyah bir tülle örtmüş, o tanıdık beyaz maskeyi bulmaya çalışıyordu. 'Bir kere daha,' diye geçirdi içinden, 'Onu bir kere da...