Nimbus

1.4K 212 181
                                    

"Okumaktan başka yapacak işim, gidecek tek yerim yoktu çünkü çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Okumaktan başka yapacak işim, gidecek tek yerim yoktu çünkü çevremde saygıya layık, beni kendine çekebilecek bir meşguliyet bulamıyordum."

Yeraltından Notlar

Koutarou, Keiji'yi izlerken hafifçe dudak büzdü.

Masayı silerken kullandığı bezi sıkıp bakışlarını tekrar masaya yöneltti. Keiji ile tanıştıktan sonra en azından biraz olsun onunla konuşabileceğini, yakınlaşabileceklerini düşünmüştü ama tahminleri yerini bulmamıştı.

Keiji bir haftadır bu kafeye sık sık gidip geliyor, sadece saatlerce yazıyor ve evine dönüyordu. Her sabah geldiğinde kahvesini Koutarou'dan istiyor, kahvesini yarıladıktan sonra da işine koyuluyordu.

Koutarou, Keiji'yi izlerken biraz sapık gibi göründüğünün farkındaydı ama kendisini engelleyemiyordu. Hem, Keiji'nin alışkanlıklarını da ezberlemeye başlamıştı bu sayede. Örneğin, her zaman aynı beyaz dolma kalemi kullanıyordu ve her zaman gün içinde içtiği kahvelerin sırası aynıydı. Sabah vanilyalı latte istiyordu, sonrasında ise cappuccino içiyordu. Gitmesine iki saat kala da büyük bir bardak americano. Bunun dışında ise her daim kırmızı tonlarda kurutulmuş bir çiçekten ayraç kullanıyordu, Koutarou pek edebiyattan anlamasa da Keiji'nin sürekli yanında taşıdığı 'Yeraltından Notlar' başlıklı bir kitabın sayfalarının arasında duruyordu bu ayraç. Koutarou, Keiji'ye bu kadar dikkat ederken Keiji ise ilgisini aniden kaybetmiş gibiydi altın gözlü oğlana.

Halbuki Kenma da Tetsuro da onun kendisine baktığı konusunda hemfikirlerdi, Keiji neden aniden ilgisini kaybetmişti?

Koutarou homurdanarak başka bir masaya geçerken işine kendisini kaptırmıştı ve Keiji'nin gizli bakışlarını fark etmiyordu ona olan. Keiji ona ilgisini kaybetmemişti aksine o da aynı şekilde Koutarou'nun alışkanlıklarını birer birer ezberlemeye başlamıştı. Sadece son bir haftadır yazdığı sayfalar son birkaç ayda yazdıklarına eş değerdi, bu onu heyecanlandırıyordu.

Keiji, her zaman aynı masaya oturuyor ve aynı saatte bu kafeye geliyordu. Koutarou'yu izlerken cümleleri bulması kolaylaşıyordu. Evine döndüğü anda ise bunalımlı hali de dönüyor ve kelimeleri bulması tekrar zorlaşıyordu. Keiji'nin neden böyle olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu ama Koutarou'ya yakınlaşması gerektiğini biliyordu. Koutarou aniden işi bıraksa Keiji ne yapacaktı? Ya Koutarou'dan kendisini koparması ya da kendisini tamamen ona bağlaması gerekiyordu.

Keiji'nin Koutarou'nun onun ruh eşi olduğuna dair hiçbir fikri yoktu ama yazmayı ne kadar sevdiğini biliyordu kendisini bildi bileli. Yazamadığı zamanlar sanki bileklerinde prangalar oluşmaya başlıyor ve bu prangalar onu yer altına çekiyor gibiydi. Keiji bir gün kendisini boynuna kadar toprağın altına gömülmüş ve yer altındaki Gaia'nın sarmaşıklarını prangalanmış bacaklarını sonsuza dek bağlamış halde bulmaktan korkuyordu. Bu yüzden eğer becerebilirse Koutarou'ya bağlanmayı tercih edecekti.

𝘴𝘵𝘢𝘳𝘥𝘶𝘴𝘵. -𝘣𝘰𝘬𝘶𝘢𝘬𝘢 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin