3

260 34 26
                                    

Başımı sıkıntıyla sırama koyarken zihnimin içinde tek bir kelime dönüyordu: neden?. Hayır yani bir insan başkalarının hayatına burnunu sokmaktan nasıl keyif alabilir ki? Pekâlâ, meraklı bir insan olabilirsin ya da insanların hayatlarıyla fazla ilgilenmekten zevk de alıyor olabilirsin ama bunu neden hiçbir kâr amacı gütmeden diğer insanlara aktarırsın ki? Olaya onun gözünden baksam bile ne kadar saçma olduğunu görebilecek kadar sağlığım yerinde. Belki de bir akıl hastalığı vardır, hiçbir fikrim yok.

Nefesimi sıkıntıyla dışarı verdiğimde elimdeki kalem ile boş sayfaya bir şeyler karalıyordum. Üzerine yattığım kolum uyuşmaya başladığında sınıfa hızla Jaeyoung girmiş, çantasını görüş açımda olan sırasına fırlatır gibi attıktan sonra yan sıramdaki sandalyeyi yanıma çekip oturdu ve gözlerini bana dikti.
"Neler olduğunu anlat."

Kafamı yavaşça kaldırdım ve uyuşmuş kolumu hiç kıpırdatmadan ona baktım. "Jaemin çok güzel bir hikaye uydurmuş zaten, açıklasam da kimse inanmaz."

"Ben inanırım, çünkü Jaemin'in yalan söylediğini biliyorum. Hep söyler." Sıkıntılı bir nefes verip aslında neden orada olduğumu, onların beni sıkıştırdığını ve Gohyun ile hiçbir alakamın olmadığını anlattım. Beni dinlerken tüm duyularını açmıştı ve dikkatle dinliyordu. En sonunda aramızda kısa bir sessizlik oldu. Dudaklarını birbirine bastırmış yavaşça kafasını sallarken durdu ve ellerini masaya koyarak söze o başladı.

"Öncelikle bu kızlar için dilekçe yazıp okul idaresine teslim ediyoruz. Sonra Jaemin ile konuşup ortak nokta bulmamız lazım. Artık yalvarır mıyız, yakarır mıyız bilemiyorum."

Aklımda beliren fikir ile gözlerimi büyüterek ona döndüm. "Benim çok daha iyi bir fikrim var." Sıramdan çıkıp kafamda belirlediğim istikametimde ilerlemeye yeltendiğimde Jaeyoung bileğimden tutarak beni durdurdu.

"Otur oturduğun yerde ve hemen ne yapmamız gerektiğini anlat." Yüzümdeki gülümseme genişlerken oluşturduğum yol haritamı anlatmaya koyuldum.

***

"Beni haberdar etmeyi unutma, görüşürüz." El sallayıp Jaeyoung'u izlerken gözden kaybolduğunda etrafıma baktım. Sınıfımın kapısında telefonuma bakıyordum. Aslında bakmıyordum, tek yaptığım Jaemin'in sınıfından çıkmasını beklemekti. Onu takip ederek iş üstünde yakaladıktan sonra ifşa edecektim. Fakat ben onun gibi senaryo uydurmak yerine sadece gerçeği söyleyecektim.

Birkaç saniye içinde sınıftan çıktığında gözlerim telefonumda iken onu takip ediyordum. Doğal olsun diye aramızda birkaç çocuğun daha girmesini bekleyerek mesafe koymuştum. Arkadaşları ile beraber okulun çıkışına kadar konuşarak ve etrafındaki herhangi birinin farkında olmadan gittikten sonra telefonunu çıkardı ve bir şeyler yapmaya başladı. Belki de yeni bir dedikodu yazıyordu belki de oyun falan oynuyordu.

Aramızda uzun bir mesafe vardı ama onun ne yaptığını görebiliyordum. Etrafımızda insanlar ve okuldan birileri de vardı. Onlar da bir yerlere yürüyorlardı bu yüzden dikkat çekmiyordum. Bende kulaklığımı kafama geçirip normal bir şekilde yürüyormuş gibi davranmaya koyuldum.

Jaemin'in biriyle iş birliği yaptığına emindim. O kadar şeyi nasıl tek başına akıl ederek, uydurarak yapacağını sanmıyordum. Ayrıca geçen gün okul sitesine sızmayı denemiştim ama başaramamıştım. Gerçi nasıl yapıldığına youtubedan baktığım için de olabilirdi tabii. Ama sonuçta biri sistem için ona yardım etmişti. Lise bilgisi ile böyle bir şey yapacağını hiç sanmıyordum. Bunun eğitimini aldığı da tartışılırdı. Gerçi bilgisayarlara ilgisi olması da mümkündü. Ama ben mümkünat vermiyordum.

don't panic: hacker | na jaeminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin