✷⤵
Gözlüklerimi taktım ve hırkamın kapüşonunu başıma geçirip penceredeki perdenin kenarından dışarı baktım. Sınıf arkadaşlarımın hepsi beden eğitimi dersinde olduğumuzdan dışarıdaydılar. Yoongi ve arkadaşlarının da beden eğitimi dersi olduğu için onlarda dışarıdaydılar ve banka oturmuşlardı.
Bu sabah yine erkenden gelmiş ve geçen seferki hatayı yapmayarak aldığım çilekli şekeri her zaman oturdukları bankın altına yapıştırmıştım. Birkaç dakika önce de ona mesaj atmıştım ve görmesini bekliyordum.
Sessiz sınıfta öylece beklerken sonunda telefonunu eline almıştı. Mesajım görüp görmediğini anlamak için bende telefonumu açıp mesaj kısmına girmiştim ki sınıf kapısının hızlıca açılmasıyla birlikte irkilerek telefonu kapattım.
Tanımadığım ve muhtemelen alt sınıflardan olduğunu düşündüğüm bir çocuk sınıfı gözleriyle taramış ve tek bana bakmıştı. Zaten sınıfta bakabileceği başka kimse yoktu.
"Lilah, değil mi?" diye sordu. Başımı sallayarak onayladım onu.
"Bay Park seni çağırıyor, spor malzemelerinin olduğu odada bekliyor."
"Tamam, geliyorum." dedim çocuk sınıftan çıkmadan önce.
Telefonumu hızlıca cebime koydum ve gözlüklerimi düzelterek sınıftan çıktım. Merdivenleri inip malzeme odasının önüne geldiğimde elindeki basketbol toplarını bir selenin içine atan Bay Park'ı görmüştüm.
Kendimi belli etmek için kapıyı tıklayarak bir ses çıkardığımda beni fark etmiş ve gülümseyerek yanıma gelmişti.
"Lilah, çabuk gelmişsin." Gülümsedim.
"Malum, derse katılamıyorsun. Bende malzeme odasını toparlamak için yardımcı olursun diye düşündüm. Hem boş durmamış olursun." Diye konuştuğunda gözlerimi büyütmüş ve odada gezdirmiştim. "Tüm bu odayı, tek başıma mı?" diye yakınarak konuştuğumda kısa bir kahkaha atmış ve başını iki yana sallamıştı. "Hayır, tek başına değilsin." Dediği sırada gözü arkaya kaymıştı ve gördüğü şeyle memnun olmuş gibi yeniden bana dönmüştü. Eliyle arkamı gösterdi. "Bak, sana katılacak kişi de geldi." Diyerek konuştu ve sonrasında eklediği isimle beraber benim kalbim çoktan teklemeye başlamıştı. "Yoongi, gel bakalım."
Derin bir nefes alarak çekingence arkamı döndüğümde elleri cebinde, rahat tavırlarla ve benim aldığım lolipopu emerek bize doğru yürüyüp hemen karşımda duran kişiyle karşılaşmıştım.
Bir saniye...
Benim aldığım lolipopu emerek?
Benim aldığım lolipop?
Benim aldığım?
Lolipop!
İçimden attığım çığlıklar ve karşımda bana minik bir şaşkınlıkla bakan Yoongi ile kendime gelmek adına sahte bir şekilde öksürmüş ve daha fazla garip karşılanmamak için güneş gözlüklerimi çıkarmıştım. Odaya, tavana yakın kısımdaki küçük kare camdan giren ışığa arkam dönük olduğu için şimdilik bir sıkıntı yoktu.
Yoongi birkaç saniye beni süzdükten sonra Bay Park'ı dinlemiş ve hemen ardından o dışarıdaki öğrencilerin yanına giderken biz sessizce beklemeye başlamıştık. Onun gözleri kesinlikle benim üzerimdeydi ama ben o hariç her yere bakıyordum. Sonunda bu gergin ortamdan sıkılınca kenardaki karışık iplerin yanına yürüdüm. Karışmış kulaklık çözmek gibi sinir bozucu bir iş olduğuna emindim ama en azından tüm dikkatimi iplere verirsem bu kadar fazla gerilmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Sun | Yoongi
FanfictionLilah, güneşe alerjisi olan, dört duvar arasına sıkışmış, yalnız ama aşık bir kızdı. Texting/düzyazı for @cleosera